a clockwork orange

entry383 galeri103
    229.
  1. ilk izleyişte kesinlikle anlaşılamayacak film. çünkü filmin geçtiği dünya, yaşayan karakterler bizden uzaktadır, farklıdır. ilk izleyiş "n'oluyo lan burada?" denilerek filmi anlamaya çalışarak geçtiğinden, yalnızca bir kez izlemiş olanların hiçbir şey anlamadıkları, "olm hiç abarttıkları kadar yok, saçmasapan bi' şey" dedikleri film olmuştur.

    sizi stresten strese soksa da, tecavüz ve suç sahneleriyle rahatsız etse de en az iki kere izlenmelidir.
    0 ...
  2. 228.
  3. imdb'nin en iyi 250 filmi listesinde üst sıralarda yer alan kült film.
    1 ...
  4. 227.
  5. izleyemediğim tek stanley kubrick filmi, özellikle kapağı dikkat çekicidir.
    1 ...
  6. 226.
  7. kubrick in en anarşist diliminin ısırıldığı "otomatik portakal"da, kabuğunun ekşiliğini tükürüp atmak isteniyor çoğu sahnede, belki de sistemin alex e uyguladığı iyileştirme yöntemini, yönetmenin de bize uyguladığını hissediliyordur.


    --spoiler--
    film; sistemin, kendi ahlaksızını da, kendi tecavüzcüsünü de, kendi hırsızını da, yine kendisinin yarattığını gösteriyor. bunu yaparken de, sorunun çekirdekte yani ailede başladığını anlatıyor.örneğin; aynı evde yabancılaşmış sahte anne-oğul diyaloglarıyla rahatlıkla kandırabiliyor alex annesini. ebeveynlerin birbirlerine, "anne" ve "baba" şeklinde hitap etmeleri, alex’in hapisanedeki "665321" kod adı kadar irite etmektedir. oğulları hapishanede olduğu için, kiraladıkları odanın yeni sahibi, aslında ailenin amaçladıkları evlat profilidir ve artık onlar bu uyumlu yeni genç evlat ile mutludurlar.
    toplumun karar verdiği ahlak anlayışları, sistem yararı ve sistem zararı olarak "iyi" yada "kötü" dür. davranışların altındaki niyet önemli değildir. bunu farkeden alex fayda temeline oturtulan bu kuralları kullanarak kendini aklar ve özgürlüğüne kavuşur, yeniden doğar... Sistemin ulaşmaya çalıştığı "iyi toplum" için iyi bir bireydir artık. ama sorun şu ki; toplumun faydaya dayalı ahlak anlayışı, alex in savunmasız, robotlaştırılmış, tertemiz olmuş zihni ve bedeni için ne kadar güvenlidir?...
    kubrick' in fotoğraf sanatçısı olarak başladığı kariyerinin izleri her zaman filmlerinde görebilir. yönetmenin filmlerinin her sahnesi, iyi kurgulanmış bir fotoğraf karesi kadar haz verir. otomatik portakalda da, görsellik kadar bir diğer dikkat çeken unsur, kulağımızındaki müziktir. mozart ın 9.senfonisini dinlerken, alex'in çetesine uyguladığı şiddeti izlemek, filmin vahşet dolu öyküsündeki anlatıcımız alex in"şiirsel" sözlerinin tezatı kadar, yönetmene hayran bıraktırır,izlenilen sahnelere diyalektik materyalizm kadar zıtlıklar yükleyebiliriz. Aynı senfoni alex'e iyileşmesi için uygulanan film seanslarından birinde hitlerin görüntüsü ile verildiğinde, diğer şiddet ve tecavüz filmlerinde verdiği tepkinin aksine, en gerçek hisleriyle tepki verir. çünkü müzik; savaşlarla, sahte ahlak kurallarıyla kirletilemeyecek kadar saftır onun için. belki de müzik, alex'in en insan tarafıdır.
    --spoiler--

    otomatik portakal’da, sistemin yeniden modifiye etmek istediği bireylerin, toplumun faydası için yeniden doğuşunu izlemek, bildiğim kadarıyla, bir çok ülkede yasaklandı, hatta ingilterede gençleri suça yönelttiği için, kubrick, filmi kendi isteği ile gösterimden kaldırtmak zorunda kalmıştı. eh ne de olsa; sistem için faydalı değil ise yasaklanmalıdır.
    2 ...
  8. 225.
  9. internet film veri tabanı verilerine göre en tehlike ilk 25 film içerisinde yer alan otomatik portakal, şiddeti ifade ettiği gibi aynı zamanda da şiddetin ağır bir eleştirisini de yapmaktadır. şiddet çeteler aracılığıyla gerçekleşse de asıl şiddet, devletin kanatlarının altında. filmin çekildiği dönemlerde tüm dünyada var olan gençlik hareketlerinin de varlığıyla gayet cüretkar bir film olmuştur.
    136 dakika süren bu film Kubrick yönetmenliğinde çekilmiştir. aynı ismi taşıyan kitabın uyarlamasıdır. suç, psikoloji, politika, cinsellik ve şiddet ögeleri filmde çok yoğun kullanılmıştır.
    her bireyin algılayabileceği türden bir film olmadığından bir çoğu olaya pornografi, bir çoğu ise vasat, saçma anlamsız olarak yaklaşarak filmi yarısından sonra izlememiştir.
    1 ...
  10. 224.
  11. 1980 sonrasında doğmuş ülkem gençliği beyni yıkanmış olarak fırladığından suç ve şiddet eğilimini kişisel veya bireysellik olarak algıladığından toplumcu ve/veya toplumsal göndermelerinin pek farkında olamamıştır.
    bu yüzden popüler kültürde yer alış konumu da 'kapın her çalındıkça o mudur diyeceksin?' biçeminden öteye geçememiştir.
    (bkz: biçem)
    0 ...
  12. 223.
  13. anthony burgess in bir romanı. her yeniyetmenin olmazsa olmaz filmi. ben sinemadan çok iyi anlıyorum kubrick tarantino diye sayıkladığı dönemlerde izlediği filmlerden başlıcasıdır.
    sanatçı olma potansiyeli varsa harbiden derin bir kişiliğe sahipse bırakın alacakaranlık izleyeceğine kubrick bıdı bıdı desin, yok karı kız kaldırmak için entelim ayağına yatıyorsa vurun küreği ağzına gitsin.
    2 ...
  14. 222.
  15. kafası sonradan gelen filmlerden, dünyadaki başka hiçbir filme benzemeyen itici bir çekiciliği vardır. tam tanım bu işte; bu filmin çekiciliği fazlasıyla itici. sarsıcı. ara ara sahneleriyle, müzikleriyle, o garip ingilizce deyimleriyle anımsatır kendini size, garip hissedersiniz.
    2 ...
  16. 221.
  17. Binlerce film izlememe rağmen beni en çok etkileyen film olmuştur. Çevremde ne kadar insan varsa bu filmin ortanın üzerinde gibi yorumları olmuştur ama beni bu kadar etkilemesinin sebebi benim gibi hümanist bir karaktere her insanın açık, eksik ve kötü bir yanının olduğunu, intikam duygusunu her insanın kötü olabileceğini öğretmiştir. Teşekkürler Kubrick.
    0 ...
  18. 220.
  19. türkçesi otomotik portakaldır. izlediğim andan itibaren hayatımda pek çok değişmiştir. gerçekten muhteşem bir başyapıttır. ölmeden önce mutlaka izlenmesi gerekir. şahsımca bu filmi izlemeyen insan yarım insandır. bu filmden haberi olmayan insan ise yaşamayan insandır.
    1 ...
  20. 219.
  21. şiddete ultre meyilli alex'in devlet eliyle "ehlileştirilmesi"nin hikayesi. çetesiyle birlikte insanlara hayatı zindan eden alex peşi sıra icra ettiği tecavüz, hırsızlık, kafa göz patlatma ve terör estirmelerden sonra hırsızlık için gittiği bir evde yaşlı bir kadını öldürdüğü için hapse atılır. elbette bunda kendisine ihanet eden diğer arkadaşlarının da payı çok büyüktür. hapiste bir rahibin yardımıyla nispeten yumuşasa da tek derdi özgürlüğüne kavuşmak olduğundan devletin mahkumlar üzerinde yapmayı planladığı bir sistemin klinik çalışmaları için kobay olmayı kabul eder. bu programı bitirdiğinde özgürlüğüne kavuşacaktır çünkü. fakat alex bu kabulün, hayatının hatası olacağını tahmin edemez. aylarca kendisine zorla aşırı şiddet içeren görüntüler seyrettirilir. bu şekilde şartlandırılarak şiddet içerikli bir şey düşündüğünde ve uygulamak istediğinde vücudu onu engelleyerek aciz düşürecektir. amaç tüm "suçlu"ları "zararsız" ve "hayırlı" birer vatandaşa dönüştürmektir.

    alex özgürlüğüne kavuşmuş fakat savunmasız kalmıştır. kendisini koruyamamaktadır. eski arkadaşları ve zarar verdiği herkes onun bu halinden faydalanarak intikamlarını alırlar. daha fazla dayanamayan alex intihar eder ve devletin uyguladığı bu sistem çöker.
    çünkü asıl mesele dışarıdadır.
    devlet, suçlu gördüğü kişiyi eğitip bilinçlendirmek ve asayişi sağlamak yerine, onları birer makineye dönüştürmek istemiş fakat bu tam anlamıyla ters tepmiştir.

    filmde alex tüm bu şiddet olaylarını beethoven'in dokuzuncu senfonisi eşliğinde icra etmektedir. yönetmen burada nazi almanyasına bir gönderme yapıyor. kullandığı görüntüler de bu yorumu destekliyor. yönetmenin bir sanat eseri fonunda şiddeti estetize etmesi elbette bazılarını zamanında fazlasıyla rahatsız etmiştir. film tarih ve yer belirtilmese de geleceğin ingiltere'sinde geçtiği tahmin ediliyor. ve dünyanın bugünkü haline baktığımızda yönetmenin ve tabi yazarın ileri görüşlülüğü net bir şekilde ortaya çıkıyor.

    film 1993'e kadar türkiye'de yasaklı kalmıştır. hatta yönetmenin kendi isteğiyle ingiltere'de bile yasaklanmıştır. çünkü filmden sonra benzeri çeteler peydahlanmıştır ingiltere'de.

    oyunculuklardan elbette bahsedeceğiz. başta malcolm mcdowell olmak üzere tüm performanslar neredeyse kusursuz. filmi buz gibi yapan ve insanla arasına mesafe koyduran da vahşi oyunculuklardır.

    ayrıca yazar için de bir şeyler yazmadan olmaz. burgess'e doktorlar bu kitabı yazmadan önce 5.5 aylık ömrü kaldığını söylemiş. o da karısını geçindirebilmek için aklında sakladığı bu düşünceyi yazıya dökmüş ve romanı beş ayda bitirmiş. daha sonra yanlış teşhis olduğu anlaşılmış ama artık burgess edebiyatı sarsan bir yazar olarak çoktan yerini almış.

    son olarak; her türlü sosyal çözümlemeye açık, görsel bir şölendir otomatik portakal. bir kılavuzdur. yeni dünyanın kasvetli geleceğinin alex'in kalın kirpikli o insanı korkutan bakışlarından yansımasıdır. ve hala güncelliğini sanki dün çekilmiş gibi korumaktadır.
    2 ...
  22. 218.
  23. rivayet edilir ki; stanley kubrick birgün bir türkle karşılaşır ve laf arasında ''göt sikenin göt borcu olur stanley'ciğim!'' lafını işitir. ve bu söz üstüne bu filmi çeker. nitekim olaylarda filmde hep bu söz çevresinde gelişir.
    2 ...
  24. 217.
  25. kitabının okunmasını tavsiye edeceğim bir film. kaç kişiye önerdiysem ilk önce kitabını okuttum sonra filmini izlettirdim. izlemeyen varsa böyle yapmasını öneririm.
    0 ...
  26. 216.
  27. muhteşem kubrick filmlerinden biri, nasıl oluyor bilmiyorum ama stanley kubrick farklılığını her filmde ortaya koyuyor, kitabı da filmi de benim için çok güzel bir yere sahiptir.
    dershanede ki rehber hocam bu filmi çok sevdiğimi görüp kitabını da hediye etmiştir, aldığım en güzel hediyelerdendi.
    0 ...
  28. 215.
  29. diğer yönetmenlerin stanley kubrick reyiz'in önünde secde ederek ''büyüksün baba'' nidaları atması gerektiğini düşündüren muhteşem kubrick filmlerinin en muhteşemi.film başlarında 9.senfoniyle çoşan alex'in insanlık dışı psikolojik deneylerden sonra 9.senfoniyi dinlemeye dayanamayıp intihar etmeye çalışması ile dağıtır insanı kubrick usta.
    1 ...
  30. 214.
  31. muhteşem bir açılış sekansına sahip film. aşmıştır.

    1 ...
  32. 213.
  33. beethoven 9.senfoni diyince akla a clorkwork orange gelir.
    0 ...
  34. 212.
  35. top 250'de 57.sırada bulunan baba filmdir. *
    0 ...
  36. 211.
  37. stanley kubrick’in sistem eleştirisi yapan kafaları ve mideleri karıştıran filmi.
    1 ...
  38. 210.
  39. 209.
  40. beethoven e yazık eden stanley kubrick filmi. * izleyin. alexander ın (alexanderdı galiba) hapisten çıkıp evine geldiği sahneyi görünce şükretmiştim.
    0 ...
  41. 208.
  42. 21. yuzyıl teknoloji harikası portakal. bu portakal kendi kendini soyuyor, kendi kendini dilimliyor ayrıca yiyen kişinin ağzınada otomatik giriyordur.
    0 ...
  43. 207.
  44. kült filmdir, sıkılınabilir ama izlenmesi de gerekir.
    1 ...
  45. 206.
  46. çok "sıkı" bir filmdir. hele o taytlar ve şapkalar kült üstüne kült. bunun tişörtünü hediye etmişti arkadaş doğum gününde. clockwork takılmak ya da manuel dedim ve kabul ettim tişörtü. sonrası malum.
    0 ...
  47. 205.
  48. çok ilginç ve bir o kadar da üzerinde düşünülmesi gereken bir konuya sahip bir (bkz: stanley kubrick) şaheseri.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük