herkesin başına gelebilecek durumdur. çünkü sorumluluk sahibi olman gerekiyor. sorumluluklar sana ağır gelebilir diye korkuyorsun. aşık olmak basit değil. öyle ilk görüşte olabilecek bir şey değil. aşk dediğin zamanla oluyor ve olunca büyük oluyor. bu da korkutuyor insanı.
"acaba aşkın o pis acısını çekecek miyim?" diye soruyor insan. ya unutmak gerekirse...
kısaca insan aşk konusunda kafasını kullandığı zaman korkar. kafandaki sesle olmaz.
bir erkeğin sıkça yaptığı şey.
o kadar ki karşısındakinin kendisine aşık olma ihtimali bile bir erkeği kaçmaya itebilir bazen. anlamıyorum ki ben sizi.
en az bir kez aşk acısı çekmiş bünyeye yerleşip onu içten içe kemiren korku. elbet aşk başa geldiğinde korkunun ecele faydası olmayacak ve kişi kendini "bir daha asla" dediği durum içinde bulacaktır. bundan sonrası için (bkz: aşk acısı çekenlere tavsiyeler).
korkunun ecele faydası yok sözünü akıllara getiren hadisedir.
önceden kırılmış insandır bu ve asıl korktuğu yeniden kırılmaktır. ama korkudan aşka engel olunamıyor malesef.*
genelde sütten ağzı yanıp, yoğurdu üfleyerek yiyenlerin yaptığı eylem. ancak beyhude dir. çünkü zaten aşk en zayıf yerini kollar ve zaten tam da o zamanların da ister-istemezsin onu.
aman ya, hem adamı yakalayacaksın, hem aşka inandıracaksın,hem aşık edeceksin, sevdireceksin kendini çok uzun bir süreç ve enerji işi. *
iğneden korkmak gibidir. bir kere canınız yandı mı diğer seferlerde de aynı acıyı çekmekten korkarsınız. demek ki mühim olan iğneyi yaparken canınızı acıtmayacak birini bulmak.