14 Mart 1936 yılında Necip Fazıl Kısakürek tarafından Ankara'da çıkartılmaya başlanan dergidir. Fikir aksiyon dergisi olarak yayın hayatına girmiştir. Ağaç'ta Ahmet Kutsi Tecer, Ahmet Hamdi Tanpınar, M. Şekip Tunç, Abdülhak Şinasi Hisar, Burhan Toprak, Fikret Adil, Asaf Halet Çelebi, Sabahattin Ali, Cahit Sıtkı Tarancı ve Ziya Osman Saba gibi dönemin önde gelen entelektüellerinin şiir ve yazıları yayınlanmıştır. 17 sayıdan oluşan Ağaç Dergisi'nin yayın hayatı 29 Ağustos 1936'da sona ermiştir.
Bu şiire girmek için
yıllarca bekledi
şu yaşlı ağaç.
Kimse onu anlamadı.
Yanından geçen
birini görünce
usulca kımıldanmasını bile
bir şeylere
yormadı...
Yolun kıyısında duran
yapraksız,tozlu ağaç
işte bir şiire girdin.
Artık yalnızca
bir ağaç
değilsin.
3-5 dakika bir çam ya da çınar ağacını izlemek, insana antidepressan ilacı almışcasına etki yaratmaktadır. yorgun ve gergin hissedildiğinde, ağaçlık yollardan geçerek işlerine başlayan insanların daha sakin ve pozitif düşüncelerle işe başladıkları saptanmıştır. çünkü yeşil renk, bol oksijen insan kaslarını gevşetir ve dinlendirir. eğer mevcut bir ortam yoksa bile, bilgisayardan, ya da pencereden kısa bir süre izlemek, insanı rahatlatır, gevşetir...
yaklaşık 2-3 yıl önce. msn ya da icq'ydu tam hatırlayamıyorum bir arkadaşımla konuşuyoruz. orhan veli kanık'ın ağaç adlı şiirini gördüm pek bişeye benzetemedim arkadaşıma attım eğlence olsun diye.
spaltula:
ağaca bir taş attım
düşmedi taşım
düşmedi taşım
taşımı ağaç yedi
taşımı isterim
taşımı isterim
x*: abi bu ne?
spaltula: orhan veli şiiri.
x: abi biz bu adamı edebiyat dersinde gördük değil mi?
spaltula: evet.
x: ve ben bir süre sonra o dersten ileride hayatımı etkileyecek bir sınava gireceğim.
spaltula: evet.
x: lanet olsun.
2-3 yıl sonra ki bugüne tekabül ediyor yakından inceleyince hiç de bizim basit eğlencemize konu olacak bir şiir gibi gelmiyor. sembol kullanmış belli ki. sevdiği bişeyi şiirde ağaç diye geçen hede içinde kaybeden bir kişinin çocukça serzenişini anlatıyor*.