39 yıl. 39 yılı, üç gülden yoksun geçirdiğimiz özlemli yıl. birileri deniz koydu adını. diğerinin adı hüseyin, diğerinin adı yusuf. terörist dediler, katil dediler ve çok şey söylediler. türk ceza kanununun 146/1 maddesinden, anayasayı değiştirmek ile suçlandılar. o zaman gülemedik onları tam olarak anlayamadığımız için. şimdi ise gidişlerinin 39. yıl dönümünde gülüyoruz. anayasayı değiştirmeye çalışmak gibi komik bir suç ile astılar üç fidanı. o üç fidanın neler yaptığına hiç bakmadılar. türkiye halk kurtuluş ordusu'nun ismini bile anlayamadılar. 6. filonun ülkeyi işgale geldiğini bile anlayamadı onlar. onlar, sadece amerikan emperyalizminin uşağı olup, bu üç gencin davalarındaki kararlığını görüp korktular. bir darağacı, bir iskemle ile engelleyebildiler.
39 yıl oldu bugün. ve bugün aramızdan onları en çok anlayan biri daha gitti. halit çelenk. 89 yıl yaşadı. deniz'i, yusuf'u ve hüseyin'i anlatmasına bile fırsat vermediler. sus demeden susturdular. çünkü bu ülkede devrim, mustafa kemal atatürk ile bitti. ve bu üç fidan onun yolundan gidip bağımsızlık mücadelesi verdiler. onlara terörist diyenler var. onlara bölücü diyen var. çok şey diyen var, bilip bilmeden konuşan çok insan var. onları anlamak yerine, onları anlatılan dillerden dolayı yargıladılar. ve bir kez daha urganı boyunlarına unutulmak fiilini kullanarak bağladılar.
bu ülkede devrim ve bağımsızlık mücadelesi onlardan sonra bitti. 1968 kuşağı gittikten sonra, korktuk her şeyden. sustuk. konuşamadık. konuşmak istedik, susturulduk. faili meçhul olduk kimi zaman. kimi zaman failimiz apaçık ortadayken meçhule gittik. kim vurdu? biz vurduk. susarak, ses çıkarmayarak ve korkarak, korkak olarak biz vurduk onları.
bugün ölümlerinin 39. yıl dönümü. 39. yıl önce, 5 mayıs gecesi idam edildiler.
atatürkçü diyenlere saygı duyarız ama, maalesef "atatürkçü generaller"in yaptığı balyoz operasyonları'yla, 12 mart amerikancı-faşist darbeleriyle bu gençler katledilmişlerdir.
bu gençler devrimcidir, eşit-özgür, sosyalist bir türkiye için mücadele vermişler, bedellerini canlarıyla ödemişlerdir.
bugün hangi "atatürkçü" böyle bir yola girebilir?