Ekranın ikiye bölündüğü sahnelerine bayıldığım, summer' ın romantik aşığı dururken başkası ile evlenmesine anlam veremediğim, filmin sonunda oyuncu isimleri ekranda akarken bile son bir görüntü ile tom ve summer' ın kavuştuklarını görmeyi umduğum, aşkın her halini anlatan tavsiye edilesi filmdir.
iki sene sonunda şu an anladığım film, izledikten sonra kalmıştım böyle lan böyle bitemez bunlar tekrar birlikte olmalı falan diye ama harbiden insan yaşayınca anlıyomuş. bananafish hikayesi ve şu replikte aklıma kazınmış ayrıca;
-I Love ringo starr.
+nobody loves ringo starr.
-thats why i love him.
zooey deschanel ve benden başka sevenin yok lan valla ringo sana da yazık.
bazı filmi izlemeden önce çok büyük beklentileri olur insanın. benim için de 500 days of summer böyle bir filmdi. beğenen çok fazlaydı ve amelie ve jeux d'enfants gibi bu filmi de beğeneceğimi düşündüm. ama sanırım yaşanmışlıkla ilgisi olsa gerek çünkü ben beğenmedim. yani beğenmek için kendimi zorladım ama olmadı. sadece summer'a küfrettim o kadar. benim için anlamlı gelmedi ve sadece izleyip vakit geçirmiş oldum. beklentilerimi karşılayamadı.
boktan bir aşk hikayesidir. ve bir de, insana abuk subuk şeyler düşündürür.
mesela bir sahnede kız ve oğlan yolun ortasında penis diye bağırıyorlar avaz avaz.
hıh al şimdi o sahneyi, getir. biz burda sultanahmet meydanında afedersin yarrak diye bağırsak romantik mi olucaz, sevimli mi olucaz, çılgın mı olucaz?
Rahatlıkla izlediğim en iyi filmler arasında sayabilirim kendisini. Müzik seçimlerine dikkat eden filmleri daha bir dikkatli izliyorum. Bu film sayesinde bir çok güzel şarkı keşfettim. Soundtrack'indeki her şarkıyı dinlemenizi tavsiye ederim. Ama bu şarkılar filmde anlam kazanıyor bunu da belirteyim.
Filmin genel konseptindeki klişelere başkaldırı düşüncesini sevdim. Normalde hep erkek karakterler üzerine biçilen rol 'Summer'a biçilmişti. Ne istediğini bilmeyen, bir günü bir gününe uymayan bir roldü. Sadık aşık rolü ise genelde kadın karakterlere biçilirken yine bu filmde bu rol erkek karaktere verilmişti.
Ayrıca normalde somut işler, ünvan getiren işler kişileri mutlu etmez. Kişiler film sonunda mutlu olmadığı bu ünvanları bırakıp daha eğlenceli, yaratıcılıklarını kullanabilecekleri meslek seçerler. yine bu durumun zıttını görebiliyoruz.
Belki bunun gibi daha bir çok zıtlık vardır ama benim ilk aklıma gelenler bunlar.
--spoiler--
nedense şuan hayatımı anlattığını düşündüğüm, top 10 listemde olan filmcik. Umarım bana sonbaharımı buldurtmaz.
Bu arada regina spektor isimli bayan sanatçımızın hero isimli şarkısı nedense beni benden almaktadır, filmin soundtrackları arasındadır.
Kadın mantıklı, oğlan aşık, çok farklı bir açıdan çekilmiş filmdir. Kıyaslama yapacak olursak eternal sunshine of spotless mind elbette bir kaç adım öndedir.
aşkın 500 günü olarak çevirilen film.
pek de öyle ahım, şahım bir film de değildi.
içinde aşk, duygusallık ve olasılıkları da barındıran vasattan biraz hallice olan film.
filmde bir kaç eğlendiğim sahne haricinde, pek de sürükleyici değildi.
en çok eğlendiğim sahneler; reality vs expectations kısmı idi,
onun haricinde, sıkıcı bile diyebilirim.
bahsi geçen kısıma ait spoiler verelim bir de görsel olarak; https://galeri.uludagsozluk.com/r/512664/+ https://galeri.uludagsozluk.com/r/512665/+
romantizm kokulu filmlerden nefret eden bir insan olarak, bu filmden de hoşlanmadım.
hayatımda her hangi bir şeyi değiştirmedi yani.
Şu kartlar ile ilgili yapılan toplantıda kişilerin bunları demekten korktuğu için falan kart yaptıklarını yalancı olduklarını, kişilerin kendi kelimeleriyle konuşması gerektiğini söylerken "doğru mk cesaretimiz yok yalancıyız." Dedim ve gözlerimden birkaç damla yaş süzüldü. O sırada sahne bitince alkışlamaya başladım ve tam o anda Thomas ın arkadaşı da bana katıldı ve o an hem üzüntü hem mutluluğu bir arada yaşadım.
izleyin vaktiniz boşa geçmez. Summer gibileri her yerdeler ki eminim o kaltaklar