bugün

kendi çocukluğumdur.

4 yaşında okuma yazmayı söküp ezberlediğim numaralar sayesinde telefonla akrabalarımı veya babamın iş yerini arardım. adli tıp kurumunun santrali beni 10-12 yaşında sanmış
babam iş yerine götürdüğünde şok olmuştu.
her gün arayan bu bacaksız mıydı dedi.

ayrıca tv ve babamın ilişkisini çok iyi izlediğim için
eve gelen misafirlere siyaset hakkında soru soruyordum
mesela şöyle

-lütfü amca sen hangi partilisin?
-ben parti tutmam ki, hem sen ne biliyorsun git tasolarınla oyna
-amca sen ecevit ne zaman çıksa saydırıyorsun erbakancı mısın?

veya

-hala
-efendim
-sen tansu çilleri seviyor musun?
-ne ilgisi var
-kadınsın ya ona oy veriyorsun kesin..

ayrıca bir gün gelen nüfus sayım memuru beni saymadığı için o kapıdan daha çıkmadan daha yaygarayı koparmıştım.

edit:

ayrıca halamın oğlu benden epey büyüktü ona sürekli babamlar kız arkadaşını soruyorlardu. yakışıklıydı ama sessiz ve beceriksizdi. ben de bir gün iftar sofrasında xxxx abim in kızı arkadaşı yok ki armut düş ağzıma düş diye bekler o... dedim. yalnız 22 yaşında evlendi.
5 yaşında biri ile konuşmayı, 55 yaşında biri ile konuşmaya tercih eden kişi için sevimsiz bir durum.
Hayat bir noktada akışını kesip beni düşündürtüyor. Bugün.
Pazara gittim.
7 yaşındaki çocuğun 40 yaş üstü tavır ve konuşmaları beni çok düşündürttü. Hayat, 8 yaşındaki çocuğa 40 yaş üstü sorumluluk yüklüyor.
Erken olgunlaşmasına neden oluyor.
Bebeklikten Erginliğe geçen delikanlılar.
Mecburiyet.