bazı nusayri yalakalarının inat ısrar yok saymaya çalıştığı katliam. Önce muhalifler kendilerini patlattılar diyorlardı şimdide esed değil ışid yaptı diyorlar. Pezevenkler sizi ne bok olduğunuz belli savunduğunuz esedle aynı lağımın bokusunuz.
kemal kılıçdaroğlu -ki partisi esad ile görüşmelere gitmiştir- kimyasal silah kullanıldığını kabul ediyor fakat bazı muhalif seçmeni hala daha esada toz konduramıyor. benim esadım yapmaz öyle şey diyorlar.
görüntüleri "ben nasılsa güçlü insanım; izlersem bir şey olmaz." denilerek izlenmemesi gereken saldırıdır. öyle aşırı hassas bir bünye değilimdir. buna rağmen, kimyasal zehirlenmelerin nasıl etki ettiğini bildiğimden mi nedir; mide bulantısı, hızlı nabız ve hızlı kalp atışı yaptı bu görüntüler benim üzerimde. zehirlenmelerle ilgili rüyalar gördüm vs. yeni toparlanıyorum. güçlü bir insanda bile bu kadar etki ediyorsa bu görüntüler; hassas bünyelerde nelere yol açar kim bilir... o yüzden kesinlikle herkes seyretmemeli.
daha önemlisi, bizim izlemeye yüreğimizin dayanamadığı bu olayları, minicik çocukların yaşamış olması... dehşet verici...
sorun, bu insanların müslüman olmasıysa, müslüman oldukları için bu muameleye maruz kalıyorlarsa, ateist olsunlar; rahat etsinler. müslüman olmanın bedeli, acı ve gözyaşı mı? bir de imtihan diyenler var tabi... din, bir vicdan meselesidir... ve savunmasız çocukların sarin gazı ile imtihan edildiği bir dini, benim vicdanım kabul etmiyor...
şayet abd suriye'ye gerçekten müdahale ederse bu saldırı suriye yönetimine atılmış bir karalama kampanyası ve abd'nin meşru işgal hareketi sağlamasına bahane olacak gerekçedir.
vahşeti bu zavallı yavrucaklara reva gören zalimlere allah hem bu dünyada hem ahirette cezalarını en ağır şekilde versin. duam budur. yazıklar olsun. bu nasıl bir vicdandır. vicdan var mıdır.
çocukların, gençlerin, yaşlıların kimyasal bombalarla ölüme terk edildiği şehir.
ELMA kokusunu sever misiniz?
Ya da şöyle sorayım. Hiç elma yerken aslında boğazınızda bir yanma hissettiniz mi? Hayır mı? O halde size bir şey anlatayım.. Bu sabah elma kokusuyla uyandı idlibliler. Sevinçle mutfağa yöneldiler önce. Kokunun mutfaktan gelmediğini görünce camlarını açtılar. Baktılar ki koku dışarıdan daha çok hissediliyor, hemen dışarı akın ettiler merak ve heyecanla. Çıktıklarında gördüler ki herkes aynı merak ve heyecanla dışarı çıkmış. Hızlı hızlı yürümeye başladılar; kokunun kaynağını aramaya başladılar. Gittikçe şiddetlendi elma kokusu. Ama bir yandan da derilerinde bir yanma hissettiler sanki. Aldırmadılar ve yürümeye devam ettiler. Bu sefer daha hızlı koşmaya başladı bir çoğu. Ancak zamanla o yanma gittikçe şiddetlendi. Koşuyorlardı; ama yanıyorlardı da. Bu sefer de dönüp eve doğru koşmaya başladılar. Yanma iyice artıyordu. Zamanla derilerinin morarmaya ve büzülmeye başladığını gördüler korkuyla. Bir an önce suya ulaşmalılardı. Kendilerini can havliyle suya attıklarında ise bedenleri kavruldu bu sefer, asit dolu bir havuza girmişler gibi. Artık ölmüşlerdi, ölümün nereden geldiğini anlayamadan. Yanarak ölmüşlerdi, üstelik ateşsiz ve dumansızdı bu yanma çığlıklarla bağırışlarla çağırışlarla. Bir avuç kül oluvermişlerdi aniden, ne olduğunu anlayamadan…
"Saçlarım tutuştu önce
Gözlerim yandı, kavruldu
Bir avuç kül oluverdim
Külüm havaya savruldu.”
Kimyasal zehir öyle bir şeydir ki; vücudunuza temas ettiği anda yakar sizi, nefes almak için çırpınırsınız; alamazsınız. Deriniz büzülüp çürür. Yavaş yavaş, acı çeke çeke ölürsünüz. Öyle ki başınıza silah vurularak öldürülmeyi buna tercih edebilirsiniz. Bu zehir de elma kokuluydu. Güzel kokulu zehir, Zekice planlanmış bir katliamdı. Hedeflerinde çocuklar vardı, geleceği hedeflemişlerdi..
En çok da çocuklar öldü idlib'de. Tıpkı diğer katliamlardaki gibi...
Yıllar sonra ülkelerine demokrasi getirecek olan o uzak memleketteki adamlar, kendi memleketlerindeki o diktatöre hediye etmişlerdi bu elma kokulu zehri. Ölmeden önce, ölürken, yanarken idliblilerin attıkları çığlıkları duyamadılar o özgürlükçü ve demokrat adamlar. Çünkü o sırada başka ülkelerde başka hayatları mahvetmekle meşgullerdi. Başka soykırım planları vardı. Onlardı zaten, Hiroşima’da küçük gözlü onlarca küçük çocukları yakan. Onlardı Vietnam’da yüzlercesini, binlercesini katleden. Onlardı Ruanda’da 100 gün içinde 800 bin kişinin katledilmesini sessizce destekleyen. Onlardı Filistin'e, Arakana, Halepçe ye imza atan. Duyamadılar o çığlıkları…
Şimdi idlibli çocuklar el ele tutuşmuş Hiroşimalı, Ruandalı, Vietnamlı, Halepçeli, Filistinli kardeşleriyle dünyaya mesaj veriyorlar, insanlığa sesleniyorlar;
idlib'de 04 Nisa'n 2017 de insanlık nefessiz bırakıldı, yakıldı...
emin olamadım. umarım bir şeyleri yanlış bilmiyorumdur ama birkaç kelime etmek istiyorum:
suriye "kimyasal saldırı yapmadık. muhaliflerin deposunu vurduk." diyor, öbürleri "esad yaptı" diyor.
2013'te hama'da yapılan kimyasal saldırıda da rejime abanmışlardı. ama muhaliflerin yaptığı ortaya çıkınca üç maymunu oynadılar. cnn özür dilemedi. birçok olay böyle oldu.
kısa bir süre önce esad'sız çözüm olmaz diyorlardı şimdi fırsatı buldular, ölümüne esad'a yüklenmeye başladılar gene. hem de bütün dünya medyası. hayırdır? şu sıralarda muhalifler hama'dan itiliyor. şam'da zor tutunuyorlar. suriye ordusu idlib'e saldıracak. acaba bir destek mi lazım oldu? hadi kimyasal saldırıyı da geçtik, muhaliflerin yalan attığı biliniyor. suriye topraklarının %30 kadarı esad'ın elinde ancak neden şu anki suriye nüfusunun %90 kadarı bu bölgelerde toplanmış?
şunu da eklemeliyim ki, her kim yaptıysa allah belasını versin. ha muhalifler, ha esad güçleri. çocuklar ölüyor ulan!
herkesin sikinin keyfine gittiği bir dünya düzeninde verdiği acıya karşılık yapılabilecek hiçbir şey maalesef yoktur. misal ben şuan sikimin keyfinden çerez yiyorum. bu katliama üzülürken çerez yiyor olmam mantıksız olabilir evet ama ne yaparsam bu acılar son bulur diye kendime sorduğumda kökten çözümler ortaya koyamıyorum. bir başkasının da huzur içinde yaşaması için sadece birilerinin bunu istemesi ne yazık ki yetersiz.
af edersiniz daha uygun bir üslup kullanmam belki gerekirdi fakat gerçekten başımıza ne geldiyse keyif düşkünlüğünden geldi.
bbc ve theguardian gibi gazetelerin de verdiği haberdir.
anlamadığım şey bu haberin doğru olup olmadığının neden netleşmediği. neden uluslararası bir heyet,kurul bu iddiaları araştırmak için harekete geçmiyor. bir çok yaralı hemen ülkemize getirildi deniyor örneğin. bu heyet gidip ülkemize getirilen yaralıları incelesin, kimyasal saldırı var mı yok mu açığa çıkarılsın,tartışmalar da son bulsun.
yoksa böyle bir şey yapılyor da bizim mi haberimiz yok ?
Dünkü st Petersburg saldırısının intikamı alınmayacak mı zaneddin
Sen hem bomba patlatip sivilleri öldüreceksin hemde bana kimse dokunmasın yok öyke 3 kuruşa 5 köfte senin karşinda Rus Ayısı var başkası deil orda tek üzüldügüm ordaki cocuklar diger selefi picler umrymda da deil.
halen rusya ve abd karşısında net tavır almayacak mıyız? stratejik ortaklıkları kenara atıp gerçekten dost, kardeş olduğumuz ülkeler ile bir olma ve bu zulme fazlasıyla ve adaletle karşılık verme zamanımız gelmiştir. bu güce de sahibiz.
biz aman bu fotoğraflar görüntüler önümüze düşmesin diye korkarken sütten kesilmemiş bebeler kimyasallarla öldürülüyor. bu gün sorumluluk duymayan insan cürüm işlemektedir ve cinayetle yüzyüzeyken tarafsızlık diye birşey yoktur.
her şeyi maddede arayan kalbi gözüne inmiş olan insan hiçbir hakikati bütünüyle kavrayamaz.
(bkz: 3 yıldır tırnaklarını kesmeyen alman kız) başlıklığına 10'larca entry girilirken içinde 'katliam' kelimesi geçen bir başlık görmezden geliniyor. vicdanınız kadarsınız, fazlası değil.
bir çok bebeğin ve çocuğun da nefessiz kalarak ölmelerine neden olan insanlık dışı kimyasal saldırıdır. Kime yapılmış olursa olsun, özellikle çocuklar etkilendiğinde dayanılmaz bir acıdır. Lanet okumak, küfür etmek, dua etmek vb. hiç bir şey acıyı hafifletmemekte ve sonucu değiştirmemektedir.
Sürüklendiğimiz politik süreç burnumuzun dibinde gerçekleşen bu olayların her an ülkemizde yaşanabileceği korkusunu da getirmektedir.