bugün

şişenin dibini görmeden durmayanlar için idealdir.
şişenin dibini görünce duranlar için idealdir.
uzun zamandir yasadigim yerde bulunamiyor.LCBO ithal etmiyor.pis ecbebi kafirler .yeminle en son arena stadinda volkanin elinde gordum.
ayarı iyi olan rakıdır, bir kişi için idealdir.
hep bir kadeh eksik gelir. 70'lik de vur dedik öldürdün kıvamındadır.
bir nevi yatırım aracı.zor zamanlarda kolayca bozdurup maddi olmasa da manevi sıkıntıları unutmaya yarar.
http://galeri.uludagsozluk.com/r/35-lik-rak%C4%B1-123192/
Tek kişiliktir, makuldur. Boyuna degil, işlevine bakılır.
özlenendir, içki gibi içkidir , bir çok dosttan daha vefakardır.
50 tl. Vay mına koyum. Üniversitede iken 22 lira falandı.
Desene bi sikime yaramıyor hala asgari ücret.
%300 zamma kurban giden enfes içki.
Sol frame de gördüğümde kokusu burnumu sızlattı vicdansızlar.
dün büyük abisi 100 lük anca yetmiştir.

Not: 2 kişiydik.
eskiler, garsona "35'lik rakı ver" demek yerine, "bize bi' fahrettin kerim" derlermiş. o dönemim eski istanbul vali'si fahrettin kerim gökay'ın boyu çok kısa olduğundan mütevellit, alay yollu ufak rakıya verilen mahlas diyebiliriz.

(bkz: ne olacak halimiz mini mini valimiz)

edit: hatta size neyzen tevfik'ten bununla alakalı bir anı paylaşayım. yüzlerde gülümsemeye vesile olabildiysek, ne mutlu bize.

hikaye şöyle;

"1950'lerin başında bir gece Beyoğlu meyhanelerinden birine, elinde bir ney muhafazası taşıyan, 25-30 yaşlarında,iyi giyimli bir genç girer.

Şöyle bir etrafı kolaçan ettikten sonra, boş bulduğu bir masaya ilişip,havalı bir el hareketi ile garsonu çağırır;

-Şişşşt,bakar mısın buraya?

Garson seyirtir hemen masaya doğru;

-Buyrun beyim?

-Bir Fahrettin Kerim bana. biraz buz, az da badem.

Fahrettin Kerim, o zamanların istanbul valisinin adı ile anılan minik rakı şişesi.

-Başüstüne beyim.

Sipariş gelmeden daha, mekanın sahibi gelir masaya;

-Delikanlı, bakar mısınız?

Delikanlı afili bir bakış atar;

-Buyurun?

-O masadan kalkmanızı rica edecektim, şu arkadaki masaya alsak sizi?

-Ne münasebet efendim, boştu masa ben geldiğimde.

-Üstadın masasıdır bu, buraya gelen herkes bilir, kimse oturmaz!

-Ne üstadı imiş bu?

Patronun gözü masadaki neye ilişir ve gözüyle işaret eder;

-Üstad Neyzen Tevfik, tanıyor olmalısınız.

-Ben benden başka üstad tanımam, benim üstad diyeceğim adam bu aleti benden iyi üflemeli...

Patron sinirlenmeye başlar, iki de fedai hareketlenir masaya doğru.

Tam o sırada, az önce meyhaneye girip tartışanların haberi olmadan duruma şahit olan Neyzen Tevfik el eder patrona "bırak kalsın" anlamında. ne de olsa son demleridir artık hayatının, durulmuştur artık gençlik ateşi. yavaşça ilişir arkadaki boş masaya, bir Fahrettin Kerim de o söyler, az da badem.

Delikanlı ikinci şişeyi de bitirdikten sonra, neyi çıkartır muhafazasından, dudaklarına götürür.

Patron artık dayanamaz acele seyirtir masaya;

-Delikanlı ayıp yahu, üstadın yanında.. Her şeyin bir edebi, usulü var yahu!

Arka masadan kısık bir ses duyulur;

-Şşşşt bırak efendi, tamamdır.

Patron üstada hürmetten, geri geri çekilir karanlığa doğru, delikanlı başlar bir taksim üflemeye. herkes bırakır çatalı,bıçağı, kadehi; kulak kesilir. Ustadır delikanlı hakikaten. Ustadır da,çok tizden girmiştir, hem caka satma merakı, hem de içkinin tesiri ile. tıkanır kalır..

Tam fısıltılar başlamışken, ilahî bir ney sesi duyulur üstadın masasından,delikanlının çıkamadığı perdeden almış,devam etmektedir. şaşırır delikanlı, hem zordur o perdeye çıkmak, hem de alıcı gözle baktığı halde, ney görememiştir üstadın elinde o ana kadar.

Arkasına döner... Bakar... Gördüğü yeter ona..

Alelacele,kıpkırmızı bir suratla.. Çeker gider.

Üstadın elinde ney değil, boş bir Fahrettin Kerim şişesi vardır, ona üflemektedir ney yerine."
En uygunu 300 lira o da tekel bayinde, şaka gibi mk!
Emin olun haftaya yeni yıla girince yine zam gelecek! Maddi durumu müsait olan bol bol rakı stoklasın..
yeni yıl ile beraber zamcık yiyecek.