dere kenarlarına oy kar$ılığında ev diktirerek oy toplamaktır tanımı!
dün ve bugün istanbul'un batısında büyük afetler gerçekle$ti. insanlar öldü, evler yıkıldı, milli servetler yandı. en önemlisi de 31 ki$i öldü. bazılarını canlı canlı sürüklenirken gördük. yapabileceğimiz bir $ey yoktu. doğal afetti. ama ya önceleri? zamanında oy toplamak için dere kenarlarına ev diktiren zihniyetler? ormanları keserek pe$ke$, rant alanı yaratanlar? evet, bu insanların ölümünün dolaylı olarak sorumlusu kadir topba$'tır. belediye ba$kanı topba$ değil de mesela ba$ka bir milletvekili olsaydı; ona da aynı tepki verilirdi. çünkü bunun siyasi bir çıkarı yoktur. haa, ama hangi zihniyet dere kenarına ev yaptırır bilinmez. japonya'da tren kazası olur, ula$tırma bakanı istifa eder. mamada zehir çıkar, sağlık bakanı istifa eder. o insanlar onurludur. ama hâlâ "sayın" ba$kanımız ve bayındırlık bakanlığında tık yok. çok onurlusunuz beyler!
bütün bu olaylar olurken ba$ka bir ba$lık konusu da gerçekle$ti. "yağmacılar". onlar da artık ba$ka ba$lıklara kalacak.
yanlış düşüncedir. 31 kişinin ölmesinin sorumluları yalnız kadir topbaş değil, 15 yıldır istanbula çivi çakmamış halkı aldatmış eski şerefsiz belediyelerdir de. yıllardır ne altyapı çalışmaları yapılmıştır ne bir afet önlemi alınmıştır. yapılan tek şey istanbulun nimetlerinin ona buna peşkeş çekilmesidir. ama yok genede herşey takdiri ilahi...
çicek-lale ekmek belediyecilik değildir. alt yapıdır, alt yapı aslolan. ama rantta orada vardır, yandaş zengin olmalıdır. durmak yok yola devam istanbul.
kaynak olarak götümü gösteriyorum ama; gerek bu tırların durduğu yerin iznini, gerekse servis aracının iznini muhtemelen belediyenin verdiğini düşünürsek çok da yanlış olmayan önermedir. ama ölümlerin hepsini de topbaş'a yüklemek de yanlıştır. ondan önceki belediye başkanlarından misal hafız tayyip'in de bu işte parmağı vardır.
kadir topbaş'ın geleneksel ve dillere destan pişkinliğiyle "istanbullu"ya attığı suçun esas sorumlusunu acı bir şekilde yüzlere vuran cümledir.
sahi sen nereliydin kadir amca? ya da istanbul'u yönet diye poponun altına koyulan koltukta oturup akrabalarınla hoşbeş ederken, ihalecilik oynarken nereli olduğunu hayal ediyordun? istanbul'u sular seller götürürken sen camdan bakan arap kızı mıydın yoksa? "yapabileceğimiz bir şey yok" derken "aslında yıllar önce altyapı konusunun azıcık üstünde dursaydık..." diye bir cümle geçmedi mi hiç aklından? geçmemiştir sanmıyorum da. ne de olsa sen rahatsındır. ya televizyonda kocasını, kardeşini sular altında veyahut arabasının üzerinde can havliyle gören istanbullular ne olacak? neyse canım ne olursa olsun değil mi, yapabileceğiniz bir şey yok! sen lale ektirmeye devam et, 2010'da kültür başkentiyiz ne de olsa. bayrama da bize bekleriz, öptüm kadir amca.
bu üzücü olayı dar bi zaman dilimine sığdırmak ve sadece kadir topbaşa yüklenmek yanlış ve zalimlik olur bu olay bundan önceki belediye başkanlarınında eskinin belediye başkanın şimdinin başbakanı olan şahıs çıkıp halkı suçlamak yerine utanmalı ve hesap vermelidir eğer seni izin vermeseydin denetlemeni tam yapsaydın o insanlar dere yataklarına yerleşmezdi dere düşmanı.
benim atalarımın dediği gibi ( senden ne köy olur nede kasaba ) sayın başbakan
kadir beyin dünkü açıklamasına göre selimpaşadaki selin sorumlusu chp olarak gösteriliyosa (sıf belediye başkanı chpli diye) neden bugünkünü insan oğluna malediyo? cesareti yok tabi biz altyapıya dokunmadık onun yerine istanbulu lale devrinde yaşattık sorumlu belediyemizdir demeye. daha doğa olaylarının sebebinin allah olduğundan haberi olmayıp üstüne bunu onlar başlattı gibi saçma sapan bi sebeple kendini korumaya çalışan kadir bey için geliyor. (bkz: sen türkiyesin büyük düşün) bunun yanında belediyecilikle başbakanlığa gelen ibb eski belediye başkanı kişi de sorun derelerde demiş vermeseydiniz oy uğruna izni kimse 20 yıl öncesinden yapmasaydı o evleri.
"yağmuru kadir topbaş mı yağdırdı" diye savunulan kişinin 31 kişinin ölümünde büyük bir sorumluluk payı olması durumudur. istanbul dünyanın en büyük şehirlerindendir ve bu yağmur değil bunun 5 katı bile yağmur yağsaydı, şehirde olması gereken düzenlemelerle herhangi bir can kaybı yaşanmazdı.
birisi bir göreve geldiğinde onun sorumluluğunu alır. eğer ki yetersizse de sebep olduğu şeylerin sorumluluğunu kabul eder. o konuma layık olan kişi elinden geleni yapan kişi değil, yapması gerekeni yapabilen kişidir.
bu ölümlerde kendi suç payını kabul etmeyen kadir topbaş da yağmuru o mu yağdırdı diye aptal saptal konuşan tüm insanlar da bu ölümlerin vebalini taşımaktadırlar.
engellenebilecek bir şey engellenmediyse ihmalkarlıktır, ancak zaten engellenemeyecek bir şey olduğunda sorumluluk doğaya havale edilebilir.
tek başına topbaş'ın suçu değildir asla. selefleri ile beraber bu yükümlülüğnb altına girecektir. 20-30 senelik bir iştir bu. o dere orada duruyor hemen her sene büyük yağmurlarda taşıyor sen onun yanına etrafına imar izni veriyorsun. tapusunu da seçimlerden önce dağıtıveriyorsun.
sonra çıkıp bunu doğa yaptı. seni de yapsın o doğa.
yıllardır bağırıyor profesörler bu ülkdenin can damarı istanbul büyük bir depremin olacağı fay hattında diye. peki sen ne yaptın bunun için? o deprem olduktan sonra da suçu ozon tabakasına küresel ısınmaya deodorant sıkanlara mı atacaksın?
ama layık bu millete. 31 kişi öldüğü günde 1 gün boyunca istanbul büyükşehir belediyesinin ne halt yediği ortada. sonra iki din imandan bahsetti film çekti diye yaşar alptekin'i de başkan yaparsınız. altyapınızı ...
metrekareye 305 kilogram yağış düşmüş bir şehirde halen altyapıdan bahseden bir neslin serzenişidir.
ölen kişilere bir bakalım.
evindeyken, sokaktayken, yağmur uyarısına rağmen önlem almayan insanların hiç mi suçu yok?
peki yatacak yer yokmuş gibi tırlarda yatan tır şoförlerinin?
allah gani gani rahmet eylesin fakat bu kadar insanın vebali yüklenmez bir insana.
bu felaketin tsunamiden tek farkı vardır. oda yönü. dünya üzerinde böyle bir felakete önlem alacak bir belediye, bir yönetim varsa getirin onu seçelim.
dünya üzerinde en çok yağış alan yerlerde bile (ingiltere, iskoçya v.s.) böyle bir olayla karşılaşılmamıştır.
yahu bir düşünün 2 günde, normalde 3 yılda düşen toplam yağış kadar yağış olmuştur.
bu neye benziyor biliyor musunuz?
standart bir insan;
* tek seferde en fazla 4 kilo yemek yiyebilir, daha fazlasını yerse mide fesadından ölür.
* tek seferde en fazla 100 kilo ağırlığındaki bir şeyi taşıyabilir, eğer daha fazlasını yüklerseniz ezilir.
evet kadir topbaş'ın suçu vardır!
* kendisi süperman değildir, eğer öyle olsaydı hepsini kurtarırdı...
sorumlu kadir topbaş olamaz çünkü dediğine göre sorumlu sadece havaya sıkılan spreylermiş. helal olsun...
sen trilyonlar harcayıp istanbul'un her metrekaresine lale dikeceğine dere yataklarını, su giderlerini genişletseydin en azından bu kadar büyük bir felaket olmazdı. şaşkın.. sprey evet.
bugünlerde yolda takılıp düşen ak partiyi ve belediyelerini suçluyor. öfkesini kontrol edemeyen sözde çağdaş naraları, gülüp geçiniz efendim. meteor düşseydide kadir topbaş mı sorumlu olacaktı? yuhh !!
muhalefet dediğin bu memlekette ne sike yarar afedersin? var mı cevap verebilecek? yok mu? ben vereyim cevabını o zaman.
hali hazırdaki yiyicilerin kendilerinden çok yediklerini alenen dile getiremediklerinden ötürü mızmızlanır dururlar. akp'si, chp'si, mhp'si farketmeksizin bu böyle. yobaz olmuş, laik olmuş, milliyetçi olmuş hiç farketmiyor kuzum.
görev başındaki yada muhalefetteki farketmeksizin kişilerin amacı halka hizmet olacakken rant peşinde beyhude geçirmekte yıllar.
kadir topbaş şöyleydi böyleydi. yahu anlamadığım,
orada o geçen yılın gözdelerinden kılıçdaroğlu olsaydı aynı ağır ithamlarda bulunabilecek miydi bu boş meydan çığırtkanları?
efendim?
sesinizi duyamadım.
tam da düşündüğüm gibi.
kemal kılıçdaroğlu ile seçim öncesi karşılaştığımda istanbul için neler yapmayı planladığını sormuştum kendisine. kendisi de;
-hele bi seçilelim göreceksiniz.
şeklinde olmuştu.
yahu adam, madem elinde istanbul için yapacağın projeler var, seçilemeyince bu önerileri neden mevcut seçilmiş başkana götürmedin?
yoksa amaç istanbul'a hizmet değil miydi?
tüh ya, doğru ya, istanbul kimin skinde. amaç parsayı götürmek, rantı elegeçirmekti.
konuya dönersek;
tutup burada yapılmayanları, eksik olanları dile getirmek, sorunu, sorumlularını netleştirmek varken, hazmedilemeyen karşı zihniyete fırsat geçtiğinde bok atmaktan öteye muhalefet yapamayan insanların kafa sikmelerini görmek çok komik duruyor. inanın itiraf.com sitesindeki yaran itiraflar bile şurada yazılan skimsonik, sikko, hakaret dolu entarilerin yerini tutamaz.
yahu hep diyoruz, renginizi belli edin, amacınız istanbul'a bunlar neden yapılmadı diye hesap sormak değil ki, düpedüz istemediğiniz lakin çoğunluğun tercihi ile başa gelen adama elinize geçirdiğiniz ilk fırsatta "vurun kahpeye" mantığı ile belaltı çalışmak.
hayır anlamıyorum, faraza kemal kılıçdaroğlu seçilmiş olsaydı bu yaşananlara engel olmak adına ne yapacaktı zannediyorsunuz? elinde sihirli değnekle herşeyi bir anda normale mi döndürecekti?
ya hepsini geçtim de,
şu kuru sıkı atıp tutanlardan bir tanesi belediye başkanı olsa bu söylenenlerin olmaması için ne yapacaktı? bi zahmet soru versinler kendilerine?
bakalım bekâra kârı boşamak ne kadar kolaymış?
neticesiyle:
kadir topbaş veya selefleri başkan olmalır münasebetiyle, göz yumdukları bir çok şeyden ötürü bu insanların ölümünde pay sahibidir, lakin;
bariz vadi konumuna haiz bir noktada hiçbir önlem alınmaksızın ne amaçla olursa olsun iştirak kuran kişi yada kişiler ne kadar suçsuzdur?
beyzadelerim bizim memleket rize bu kadar yağmur almazken, dağ tepe dışında kalan bir yere ev fabrika vs kurulduğunda önce etrafına en az 3-5m duvar örüyorlar ingiliz kalesi gibi. keyiflerinden değil, ihtimal gözükmese de yaşanabilecek bir sel'den korunmak amacıyla.
keza araç içerisinde ölenler. allah rahmet eylesin hepsine. ama insan hiç mi düşünmez tek kapısı olan bir vasıtaya binmenin güvensizliğini. geçtim sel olayını falan, yahu araç devrilse yan yatsa çamura batsa zart olsa zurt olsa, belli yani cansız mal taşımaktan öteye başka bir işe yaramazken bu vasıta, bunu bile bile o tip bir vasıtayla seyahat etmek neden? bana göre bu güne kadar yaşadıkları için kendilerini şanslı bile saymaları gerekir. hele ki istanbul gibi bir vilayette.
türk milleti olarak genellikle başımıza bir iş gelmediği sürece durumla pek alakadar olmuyoruz. bu zamana kadar yapmadığımızı yapmalı, ilgililer şapkalarını önüne koyup bundan sonra daha da boka batmamak adına, en azından şu anki durumun daha da kötüleşmemesi temalı olarak bir takım çalışmalar yapmalıdır. muhalifi iktidarı farketmeksizin bu sahnede performans sergileyen herkesin vazifesidir bu.
kadir topbaş'ın, 09.09.09 felaketi için konuşmasında dolaylı da olsa değinmediği noktadır. burada belediye başkanı ne kadar suçlu, ona oy veren ne kadar suçlu, ben ne kadar suçluyum mevzubahis olmayıp; daha ilk aşamada insanların moralini düzeltici bir konuşma yapmak yerine sorumluluğu üzerinden atmaya çalışan ve kirli siyaset yapıldığı için sitem eden kadir topbaşın konuşması ile konuyla ilgili takındığı tavır üzücü ve düşündürücü olandır. delikanlılık yerine dansözlük tercihi sorundur.
herşey allah'tandır evet ama derdi veren allah dermanı da verir. önemli olan dermanı bulmaktır. e bunu bulamazsan suçu kabul edeceksin. gideceksin..diyemiyorum çünkü gitsen diğer seçimde gene geleceksin. burası türkiye.
Yağmur un sorumlusu tabiki Kadir Topbaş değildir. Bunu düşünen bunun böyle düşünüldüğünü düşünen zaten ahmaktır.
Lakin ortada gerçekler var.
bu dereler yıllardır mevcut. Hatırlamazsınız aynı dere yıllar evvel de taşmış firmanın birini sular altında bırakmıştı. Yani yağmur yağması gerektiği kadar yağdığın da, bu derenin taştığı bir belediye başkanı ve ekibi tarafından bilinmelidir.
Fakat bu insan bir mimar olarak, sanırım şehir planlaması filan da okumuştur, bu derenin yatağına rant için kocaman bir alışveriş merkezi dikilmesine izin veriyorsa, o zaman bu, kasten adam öldürmedir.
bunun başka bir izahı yoktur. Belediyecilik, hiç bir yere çıkmayan kavşaklar yapmak, yolları olduğundan daha daraltmak, iş makinası kullanırken benim elim çok maharetlidir demek değildir. Bir köprü, bir alt geçit yapılırken önce alt yapı planlaması yapılmalı, olabilecek felaketler önceden belirlenebilmelidir. Yağmur iki damla fazla yağdığında suçu başkasına atmak basiretsizliktir.
kadir topbaş akp hükümetinin hatta rte sonrası istanbul'un en pasif ve en başarısız başkanı bana göre. ama bu başlığa katılmam mümkün değil.
bir felaket yaşandı bu felaketin ortaya çıkardığı sorunlar istifa ile çözülecekse yerine gelecek olan daha iyi olacaksa yine etsin. ama böyle oturduğumuz yerden yeniçeriler gibi kelle istemek olsa olsa ....
başlık ara kısmına ''istifa etsin'' yazıp ve aratınca şu sonuçlar geliyor ;
· abdullah gul ve hasim kilic istifa etsin (3)
· abdurrahman yalcinkaya istifa etsin (5)
· celalettin cerrah istifa etsin (31)
· deniz baykal istifa etsin mitingi (23)
· genelkurmay başkanı istifa etsin (23)
· istanbul valisi istifa etsin ve sorusturulsun (4)
· kaymakam istifa etsin
· melih gokcek istifa etsin diye dua etmek
· melih gokcek istifa etsin kampanyasi (4)
· muammer guler istifa etsin
· ozhan canaydin istifa etsin mitingi (5)
· yildirim demiroren istifa etsin kampanyasi (3)
· zall istifa etsin (9)
çalışmayıp danalar gibi yatıp, 10 tane çocuk yapıp sonrasında ''devlet bize yardım etsin'' demekle derenin üstüne şehir kurup sonrasında başkana istifa et demek arasında ne fark var?
''deprem oldu hükümet istifa etsin'', ''sel oldu, başkan istifa etsin'', ''piçin teki kızın birini öldürdü, vali istifa etsin''... sorun böyle mi çözülür?
nerdeyse 20 yıldır istanbul büyükşehir belediye başkanlığı yapan akp sorumlu gösterilse yine haklı görülebilir bi derece. zira üstüne koskoca bir ilçe kurulmuş bir dereyi ıslah etmek öyle birkaç yıllık bir iş değil.
