belirli bir olgunluğa erişmiş, muhtemelen kendi ayakları üzerinde duran,toplumun oluşturduğu gerizekalı adet- gelenek- ahlak üçlemeli yaşam biçimiyle kafa bulan, istediği şeyi istediği zaman yapan ve her hangi boş bir zamanı olduğunda da böyle sözlüklere bakıp kendisi hakkında girilen yorumları okuduğunda " vah yazık gençlik" düşünceleriyle biraz acıyarak ve biraz da tebessümle bakan kadındır.
zamanında aklı durmuş, g.ötü tavana vurmuş bayandır. güzeldir, seksidir, alımlı ve akıllıdır. ancak geçmişinde kendisine yanaşan, yanaşmaya çalışan erkeklere "tipi kayık", "4 yıllık mezunu değil", "kendi iş yerine sahip değil", "arabası yok", "ailesiyle oturmam", "başka şehire gitmem", "işim senden daha önemli" gibi bahaneler uydurarak kendisini evde bıraktırtmıştır. 40'a kadar yolu vardır. ancak arkadaşlarının çocukları-torunları parkta oynarken "çöpçü olsaydı da yeter ki kocam olsaydı" diye düşünerek göz yaşı dökecek kadındır.
evlenmeyi hayatsal amaç olarak görenlerce hakarete uğrayan kadındır.
her kadın evlenmek zorunda değildir.
sanılanın aksine, toplumun dayattığının tersine, her kadın anne olmak için uygun bir yaradılışta da değildir (bunu adam gibi ifade eden sadece pelin batu, heyhat).
her insan, özellikle de yıllarca tek başına yaşayıp yalnızlığın lükslerine ziyadesiyle alışmış olanlar, evde bir kişinin daha -sürekli olarak!- bulunmasına çok zor alışırlar.
çalışıyor olabilir. dahası, çalışıp hakettiği mevkiye gelme arzusunda olabilir. barbara streisand'ın deyimiyle, "işini iyi yapan bir erkek gördüğümüzde, bu erkek "sıkı adam" dır. ancak bu bir kadınsa, hakkında söylediğimiz tek söz vardır: "kaltak!""
bir de zaruri durumlara bakalım:
bu kadın, kendini ailesine adamış olabilir.
hayatta kendisinden başka kimsesi olmayan annesine ya da babasına bakıyor olabilir, evlendiği takdirde birinci önceliğinin "kendi evi" olacağının bilincindedir ve bu sebeple yanaşmamıştır.
muhteşem erkeklerin dolup taştığı türkiye de * , kafasına uygun birini bulamamış da olabilir.
bunların tümü, sebep dahi değildir. sebebi, "olmamış/olamamış bir durumun bağışlatıcısı, affedici unsur" olarak görmeye alıştığımızdan mütevellit, bunların "sebep" olmadığının, daha ziyade birer "durum" olduklarının altını çizmek istiyorum sadece.
ha, sonra ne olur? ne düşünülür?
"bu kadının .mı yanıyordur"
"vuruşmak için can atıyordur da belli edemiyordur"
"aslında, hayırlı bir kısmet çıktığında kendini anında kakalayacaktır"
"çirkinin flamayla koşanıdır, zaten g.tü, de büyüktür"
artık "ben evlenmek istemedim,kariyer yapıyım dedim şekerim" demeye başlamış ve güzelliğindeki değişimle doğru orantılı olarak çevresindeki erkek nüfusunda azalma meydana gelmiş kadın tipidir.
kişinin hayatta sadece kendisine tutunarak sağlam kalabileceğini kavrayıp kimseye tutunmayan, güçlü kadındır. bekar kısmı ise sadece bel altı çalışan kimseleri ilgilendiren durumdur.
iltifata aç kadındır. biraz iltifat edilse ağzı kulaklarına varır. hatta bu yaş aralığındakiler resimlerine yorum yapılmasına bayılırlar. ergenlerle yaptıkları sohbet şu şekildedir:
e- resimini kaç yıl önce çektirdin?
31 e 1 kala: yeni çektirdim smiley.
e: ciddimisin ya gerçekten kendine çok iyi bakmışsın.
31 e 1 kala: teşekkürler canım. ee Allah vergiside var smiley.
e: genç kızlara da öğretsin biri smiley. ya biliyomusun senin gibi olgun kişilerle sohbet insanı rahatlatıyor.
31 e 1 kala: teşekküerler cnm
e: msn varmı sende burada zor oluyor.
31 e 1 kala: sen ver ben ekleyeyim.
e: ok