bu festival sayesinde emek sineması'nın eksikliği hissedilir, belki sinemanın yıkılıp yerine alışveriş merkezi yapılması engellenir diyordum. fakat gördüm ki buralarda insanlar hakikaten her şeye alışıyor, bi kaç saat geçsin her şey kanıksanıyor. mekanlara aidiyet ve bağlılık dersek, yıllardır süregelen festival sağlayamamış bağlılığı anladığım kadarıyla. şey gibi, hani gazetelerde haberler okuruz, birileri yerde yatıyordur insanlar bakmadan yürüyordur. şu avrupa'nın amerika'nın insanı ne duyarsız, ne sorumsuz, cık cık deriz. emek sineması yerde yatıyor, bakmadan yanından yürüyüp geçiyoruz. tanım mı demiştiniz? yerde yatan emek sineması'na bi başımızı çevirip de bakmamızı sağlayamamış festival, 29. uluslararası istanbul film festivali.
5.30 saat sırada bekleyerek biletlerime kavuştuğum, benim gibi birçok sinamaseverin de bilet almak için saatlerce beklediği (rekor 7 imiş, öyle duydum) festivaldir. 80 tane bilet alan, gişeye gelip 'şuna mı gitsem, buna mı' diye düşünen, bilet basımında sorun yaşatan sistem vb. bizi bekleten sebeblerden.
facebook ta grup açıcam '12:00 17:30 istanbul film festivali kadıköy kuyruğundaki sefiller' diye.
yarışma dışı türk sineması bölümünde merakla beklediğim reha erdem'in kosmos adlı son filmi de gösterileceği için beni koşa koşa istanbul'a koşmaya sevk eden festival.
an itibariyle ntv'de açılışı canlı olarak izleyebileceğiniz, 3-18 nisan 2010 tarihleri arasında düzenlenecek olan, akbank sponsorluğunda gerçekleştirilecek olan festivaldir.
mısır yemenin, alkışlamanın, filmin başlama saatinden sonra içeriye izleyici alınmasının yasaklanması gereken festivaldir. insanlar ses çıkarmadan mısırını yese, ota boka alkışlamasa ve herkes vaktinde koltuğuna otursa daha iyi olacaktır tabii ki.
telefonu çalanlardan ya da film sırasında habire telefonuna bakanlardan bahsetmiyorum bile.