ulan samuraysın lan sen deden ninja olum nası kaybedersin lan. gönlümü verdim sana. çok üzdün beni çok. yok muydu tsubasalar, benjaminler... çok efkarlıyım hacı bildiğin gibi değil.
japonya kazanmalıydı. akıl da mantık da bunu gerektiriyordu.
paraguay maça tipik güney amerika takımı görüntüsünde başladı. hücum oynacayağız biz, izlenimi bıraktılar maçın ilk bölümlerinde. japonya ise tedbirliydi. her ne kadar kontra atak görünümlü bir sistemle sahada olsalar da japonya'nın hızlı hücuma çıkmasına imkan yoktu. ne keisuke honda ne de yasuhito endo buna müsait yapıda oyuculardı. duran toplardaki üstünlüklüklerine, kalitelerine güveniyorlardı. bir frikikle işi bitiririm hesabı.
japonya haddini bilerek başladı maça. öyle de bitirdi.
ama paraguay her nedense maç başındaki gol arayışlarına rakibinin bu durumunu gördükten sonra ara verme ihtiyacı duydu. halbuki devam etseler mutlaka bir gol bulacaklardı.
sonuç olarak her ne kadar paraguay'ın üstünlüğü göze çarpsa da japonya'nın yönlendirdiği maç, bir güney amerika takımını daha çeyrek finalist yaptı.
maç sırasında japonya teknik direktörünün ağzını hiç açmaması *, ilk yarıdaki japon füzesi, oscar cardozo'nun son penaltıdaki soğukkanlılığı maçın akılda kalan yanlarıydı.
japonlar adına üzüldüğüm maç. bu kadar iyi mücadele eden, takım oyunu ve yardımlaşması bu kadar iyi olan
bir takım keşke daha fazla ilerleyebilseydi bu turnuvada. üstelik adamlar sempatik. honda ve endo'nun frikiklerini
izlerdik. paraguay ise turnuva başından beri hayalkırıklığıydı. herhalde çeyrek finalden öteye gidemezler.