işin güzeli amerika savunma da yapıyor. uzun zamandır savunmada bu kadar gayretli görmemiştim bu takımı. bakalım güçlü bir takımla oynadıklarında ne yapacaklar.
abd'nin bu turnuvada beklendiği kadar da favori olmadığını gözler önüne seren karşılaşmadır. Hırvatistan yeniden yapılanma içerisinde ve geçmiş turnuvalara nazaran daha genç bir ekip görüntüsü çiziyor. Takım belli başlı yıldızların etrafında şekillendirilmiş durumda. bu abd'nin sistemi çok daha oturmuş sağlam bir ekip karşısında çok daha zorlanacağını düşünmekteyim.
hırvatistan'ın hiç öyle hırvatistan olmadığı maçtır.
iki güçlü takım karşılaşıyor diye gaza gelen ben, yanına arkadaşı cumshot'u da alarak abdi ipekçi'nin yolunu tuttu. en ucuz olan zone 5'ten yer bulamayınca düşüncelere gark olduk fakat karaborsanın ilginç bir versiyonuyla karşı karşıya kaldık. satılan biletler günlük olduğundan, tek bilete 3 maç izlenebiliyor. sadece maç aralarında salondan çıkarken görevlilere biletin barkodunu okutmayı unutmayın. aynı sistematikle slovenya maçından çıkmış bir bilete aynı fiyattan konup içeri girdik. bu arada girerken üst baş araması gevşek olduğundan bizim gibi,
-cep telefonu, metal eşya vs. çıkarın! çakmaklar özellikle.
+hmm onlar da mı öter oldu lan?
diyalogundaki salaklardan olmayın. çakmağı da haybeye verdik. tabi eski tribün aşığı abiler işin yolunu ayakkabıya koyarak bulmuşlar. olsun bizim gibi muhtaç kalmayın bu konuda. neyse efendim, slovenler aldıkları galibiyetle salonu boşaltmayıp, zafer şarkılarını söylediler. günün ikinci maçına da kaldılar tabi. sloven kızları esgeçmek olmaz. burdan kendilerine selam ederiz *. salonlara da aç muhtaç girmeyin içerdeki fiyatlar ve ticaret uyuşturucu pazarlığı gibi. ne alsan 5'lik 10'luk anasını satanist.
ehm maça dönersek, bu seyirci nerde falan deniyor ya. o seyircilerin yüzde 80'i slovendi. sessizlik falan o yüzden. türk izleyicilerin zaten fazla da umurunda değildi. bağırma sesleri hırvatlardan geldi genelde. hele bayrak açıp, maçın neredeyse tamamını ayakta izleyen hırvat üçlüye burdan bağırıyorum, çağırıyorum.
abd başta iyi bir takım gibi oynayarak farkı açtı fakat sanırım farka kendileri de şaşırdığından gittikçe exponential olarak artış oldu skorda. hırvatistan'ı tanımak imkansız, çok ilginç oyuncular var. heleki 9 numara resmen çaylaktı. pota altına imkansız giriş çabaları oha dedirtti gerçekten. 6 numara * tuncay şanlı'ya benzemekle kalmayıp, amerika'nın 15 numaralı oyuncusuyla sıklıkla yanyana geldiler. hatta birkaç pozisyonda "ne diyon lebraam" tarzı bakışmaları oldu. son çeyrekte ise iyice pota altında başarılı olamayan hırvatistan üçlük atış olayını ancak öğrenebildi. abd tabi buna aynı şekilde karşılık verdi.
abd maçından beklentim alley-op ve smaçtı fakat bu maçta çok da fazla hareket görememek üzücü oldu. hem de bu kadar fark varken.