--spoiler--
2 gündür bir tuhafım, duygularım altüst oldu...
17 ağustos depremini yaşadım ben, 1 ay çadırda kaldım. tanıdığım insanları toprağa verdim. deprem sabahı ilk kez ekmek kuyruğuna girdiğimde nasıl ağladığımı bir ben bilirim. çünkü daha üç beş saat önce burun kıvırdığım ne varsa hepsine muhtaç olmuştum! karnım açtı ve bir somun ekmek için hiç tanımadığım insanlarla birlikte, pijamalarımın içinde kuyruğa girmiştim, yüzümde sarı bir maske vardı, terli ve pistim...
aradan geçen bunca yıla rağmen beton blokların altından çıkarılan insanların cesetlerini hiç unutamam, yüzlerine kan oturmuş, morarmış, gözü açık cesetler...tenleri ezilmiş, saçları tozdan topraktan bembeyaz olmuş insan cesetleri... ama artık onları görmek o kadar sıradanlaşmıştı ki şaşıramıyordum bile. yaz sıcağının ortasında susuzluktan kırıldığımız, günümüzü yardım kuyruklarında geçirdiğimiz, hastalandığımız, yoğurt kaplarına kuru fasulye ve pilav doldurabilmek için yemek dağıtan tırın arkasında yarım saat beklediğimiz günlerdi.
geçmedi o günler. en azından bende hiç geçmedi, geçmeyecek. her depremde aynı acıyı yeniden yaşıyorum, yeniden giriyorum o kuyruklara, yeniden görüyorum kireçlenmiş sıra sıra mezarları, cesetleri ve çaresizliği.
aynı acıyı van depremiyle yeniden yaşadım. görüntüleri izleyemedim, haberleri okuyamadım, olabildiğince uzak kalmaya çalıştım. çünkü deprem konusu bende artık travmaya dönüşmüştü. fakat dün bir şekilde, van depreminden sonra twitter'da yazılanları okudum. "allah'ın sopası yokmuş, onlara iyi olmuş, şimdi kendileri düşünsünmüş..."
insanlığımdan utandım, başkası adına utandım, ezildim, içim almadı yazılanları. "yanlış okusam." dedim, "şaka olsa..." dedim, "yanlış anlamış olsam keşke..." dedim ama her geçen dakika arttı bu düşünceler. şaşırdım, üzüldüm, tekrar tekrar okudum, her seferinde daha da şaşırdım. ne hissedeceğimi, ne yazıp söyleyebileceğimi bilemedim. saldırganlıkları karşısında, zavallılıkları karşısında çaresiz kaldım. dimağımdaki kelimeler, kalbimdeki duygular, sözlüğümdeki sıfatlar yetmedi onları tanımlamama, tanımlayamadım.
şişli'ye yakın oturuyorum. belediyenin yardım konvoylarına katkıda bulunmak istedim. evde kullanılmayan eşyalarım vardı, kışlıkları ayırırken artık giyemeyeceklerimi (küçük gelenler ya da alıp da bir türlü giyemediklerimi) toparladım, atkılar, bereler, kazaklar, gömlekler, pantolonlar, havlular, çarşaflar...yakın zamanda anneme götürüp ihtiyacı olanlara dağıtmasını isteyecektim. ama bugün onları aldığım gibi belediyenin yardım konvoyuna teslim ettim. içlerine de not yazdım "sizin yanınızdayız, yalnız değilsiniz...istanbul'dan sevgilerle..." diye.
bir arkadaşımın benim için ördüğü, neredeyse 2 metrelik yün atkıyı da koydum bavula, keşke daha fazlasını yapabilseydim, keşke gidebilseydim oraya, ama böyle de bir işe yararsam, o atkımla bir kişi ısınırsa daha da bir şey istemem.
şimdi ben bu depreme sevinen, "insan" demeye dilimin varmadığı kişilere ve bu depremden yola çıkıp "yaaa gördünüz mü, işte böyle olur..."culara sormak istiyorum:
17 ağustos 1999'da ölen 15 günlük bebekler kimin cezasını çekti?
17 ağustos 1999'da ölen 30 bin insan evlâdı neyin kefâretini ödedi?
17 ağustos 1999'da ölmeden mezara giren onbinlerce insanın suçu neydi? neyin bedeliydi bu yaşadıkları?
acının ırkı mı olur? sönen ocağın milliyeti mi olur? biz bu memlekette soykırım mı yapmaya çalışıyoruz da haberimiz yok?
ne ara böyle çarpık duygulara sahip oldunuz, hangi anne-baba sizi böyle yetiştirdi, nasıl bir sistem beyninize soktu bu düşünceleri? nasıl bir ruh hastalığı sizinki? nasıl bir kafa?
benim aklım almadı, midem almadı sizin yazdıklarınızı, söylediklerinizi. sizin için söyleyebileceğim tek bir şey var:
bugün küçümsediğiniz, güldüğünüz, acısını umursamadığınız insanları anlamak için, onlarla aynı acıları yaşamanız gerekmez umarım.
bugün gencecik bir öğretmeni -daha 23 yaşındaydı lan- toprağa verdik. O, sizin burun kıvırıp gitmediğiniz yerlere, o cahil deyip, pkk dediğiniz yerlere faydalı olmak için gitti. laf olsun diye değil, kendi ağzından duydum ben, - orası vatan toprağı değil mi lan, aslanlar gibi yaparız öğretmenliğimizi- diyerek 1500 km. öteye gitti. bir gün öncesinde babasını arayıp, " babacım öğrencilerim de arkadaşlarım da van da çok güzel beni merak etmeyin" dedi. eğitim şehidi oldu benim arkadaşım.
şimdi bazıları çıkıp depremde ölenlerle dalga geçiyor ya. aha yukarıda bir sürü var onlardan. onların ben yedi ceddinin amınakoyayım ruhsuz piçler. siz şereften yoksunsunuz, sizin insalığınız kalmamış. klavye başında delikanlısınız. bu vatan için yaptığınız tek bir şey yok. eminim bir çoğunuz en basit vatandaşlık görevi olan oy verme yaşına bile gelmemişsinizdir.
size son sözüm köpekler, arkadaşımın adı alparslandı. umarım anlamışsınızdır. hababam sınıfındaki ahmet gibi oldu biraz idare edin.
burnumuzun dibindeki depremi kandilli rasathanesi 6.6 olarak ölçtü ve bütün haber ajansları bunu kaynak gösterip haber yaptı. milyonlarca km ötedeki amerikan jeoloji enstütisi ise depremi 7.2 olarak ölçtü. ve malesef depremin şiddetinin 7.2 olduğu anlaşıldı... ayrıca deprem vergisi adı altında toplanan paraların hiç birinin depremden korunmak amaçlı kullanılmadığı ortaya çıktı... kızılay, ellerind...e yeterli miktarda kan ve yardım malzemesi olmadığını açıklayarak 5tl tutarında sms atınız diye ilan verdi. demekki zamanında yapılan yardımlarda yerine ulaşmamış... hiç bir devlet kuruluşuna güvenemeyeceğimizi bir kere daha anlamış olduk... ilimde, fende ve insanlıkta geri kalmış zavallı ülkem benim...
düşünmemizi gerektiren olaydır. öncelikle çok üzgün olduğumu belirtmek isterim kış öncesinde bir çok insanın evsiz kalması bizi üzmüştür. bir türk olarak kürt vatandaşlarımızın başına gelen bu olay bizi derinden sarsmıştır. az önce tv de deprem bölgesini canlı yayında gördük. insanların çaresizliği kötüydü tabi. bir vatandaş diyordu ki ''bir tane polis gelmedi!'' o polis oraya gelecek ama daha dün van da 2 nisan caddesinde polis aracını taradılar çok şükür ölen ya da yaralanan olmadı ama bir tane van lı vatandaş çıkıp protesto etmedi. ses çıkarmadı. başka bir vatandaş diyor ki; bir tane iş makinası gelmedi. o iş makinesi oraya gelecek ama ah be kardeşim o iş makinelerini pkk yakarken, mühendisi öldürürken, işçiyi kaçırırken sesiniz çıkmıyordu. bir tanesi devletin valisine küfür etti. merak etme kardeşim o vali elinden gelen her şeyi yapacak van ın yaralarının sarılması için elinden geleni yapacak. devletin polisine tokat atarken sahip çıktınız mı polise ki şimdi gelmiyor diye küfür ediyorsun. van da şehir merkezinde polisler çelik yelek ile geziyor. polis arabaları her ara sokağa girdiğinde taşlanıyor biriniz çıkıp dur diyor musunuz? şehit haberleri geldiğinde teröristleri kınamayan lanetlemeyenler olmasına rağmen tsk imkanlarını seferber edip yardıma gelecek. 3 nakliye uçağı ankara dan yola çıktı bile. merak etmeyin devletimiz elinden gelen her şeyi yapıp sizlere afet konutları yapacak. kızılay sıcak yemek dağıtacak ve bunların desteğini hep bu millet gerçekleştirecek.
pkk sempatizanlarına gelince önce bölgeye bir heyet gönderecek sonra bir açıklama yapıp devleti kınayacak. asimilasyon vs. bahsedecek ama gelip sofrana bir ekmek koymayacak.
sonuç olarak biz türk halkı olarak sizleri seviyoruz ama ne olur artık bazı şeyleri düşünün. başınıza hangi kötü olay gelse devlet hep yanınızda. bölgenizde size hizmet eden devlet memurlarının kalbi kırık tamir edin. terör örgütü ile aranıza mesafe koyun. çünkü başınıza bir şey geldiğinde yanınıza gelecek olan yine devlettir.
1999 adapazarı depremini yaşamış biri olarak söyleyebilirim ki allah düşmanımın başına vermesin. çok zor bir durum. Allah herkese sabır, yakınlarını göçük altında bekleyenlere kuvvet versin.
doğuda yaşam çok zor. hem de öyle zor ki, çözüm bulamadığınızdan önce kim ölecek diye arkadaşlarınızla iddiaya bile girmeye başlıyorsunuz zamanla. görüntüleri izlerken ağlamaya başladım ama burada yazılanları okuyunca daha da şiddetlendi üzüntüm. hiç mi deprem yaşamadınız, nasıl bi duygu olduğunu, bu felaketin sonuçlarını bilmiyor musunuz cidden? benim insanım ne zaman bu kadar acımasız oldu, ne zamandır insanlıktan uzak? hiç bi şey insanların ölümüne sevinmek kadar aşağılık bi hal alamaz. yazıklar olsun size!