son derece normal durumdur. asıl sorun halkın buna gülmesi değil kemal sunal filmlerini günümüzde yapılan filmlere tercih etmesidir. olanaklar daha iyi olmasına rağmen türlü olanaksızlar içinde çekilen filmlerin kalitesini yakalayamayan günümüzün sinema sektörüdür konunun ana karakteri. sığ beyinsel üretimleri , çalıntı eserleri, taklit fimlerli sunarsan millet hala kemal sunal filmleri izler.
eğer o "köşeyi dönen adam" filmiyse gülmelerin bitiminde o biçim ders de alınır...
--spoiler--
patronunca bazı kurnazlıklara alet edilen saf bir işçidir. hile hurda bilmediğinden patronla uyuşmaz, kovulur. kovulmuş ve ayak takımı bir adam olduğundan ve dolaysıyla kendisine kız verilmediğinden genç kızı arkadaşın gazıyla kaçırmak ister. hem de halıya yanlışlıkla annesini koyup kaçırarak... ve daha da önemlisi niye ve nereye kaçırdığını bilmeden... kendini ele verir başaramaz. tam bu pozisyonda boş boş dolanırken amerikan konsolosluğundan gelen bir araba bu gencin amerika'daki akrabasından kendisine bir miras kaldığını haber verir. kendisini sırtlamaya gelenler sokağı bayram yerine çevirir. artık o el üstündedir. ve etrafındaki tüm kalleş adamlar bu adamın iti köpeği olur. ancak bir ordu kadar insan mirasını teslim almaya gittiğinde
mirasın sadece bir eşek olduğunun görür. burda gence sövmeler mi tükürmeler mi dersin artık... velhasıl eşeğiyle yalnız kalır. ama midesinde en azından elmas filan gizlendiğini düşünüp eşeğin filmini çeker fekat eşeğin sadece gazının olduğu anlaşılır. ama o elmas bulunmuş gibi davranarak tüm insanları karşısında eşeğe çevirmeye başlar... etrafında paraya tapan herkesi maymuna döndürür... şöyle: eşeğin altına teşti koydurtup her kakasını yapışında içinden çıkacak elması nöbetle kontrol etsin diye sevdiği kızın babasını, patronu ortaklarını filan iyice yerin dibine sokup intikamını alır...
ve işte tüm bu olanların ardından yine boş boş sokaklarda dolanırken "e, şimdi neyapacam?" cümlesi vardır ki filmin en hoşuma giden yeriydi diyebilirim.. adam intikamı almış.. ama "e, şimdi ne yapacam?" diyor ya... güle misin ağlaya mısın? böyle tuhaf bir ruh halinin üzerine 1 mayıs işçi yürüyüşünü farkedip hemen aralarına karışıp sloganlarına eşlik eder...
izleyen çoktur ama izlemeyen varsa gidip mutlaka bir baksın; bugünü anlatmıyor da neyi anlatıyor acaba?
olayı yalnızca küfüre indirgersek, sunal filmlerinin türk toplumunun sosyolojisini resmetmedeki başarısını görmezden gelmiş oluruz. o filmler toplumu çok iyi etüt ettikleri için yıllar boyudur izleniyor.
burda gülünen kemal sunul'dan ziyade, çocukluk döneminde izlendigi için o döneme duyulan özlemin bilinçaltındaki yansımalarıdır. ustadır kemal sunal,tartışılmaz.
burada gulunen kemal sunal filmlerinin halkin icinden, yasamindan cikmis olmasidir.herkes kendinden bir seyler bulmaktadir. tabi ki butun filmleri kaliteli degildir ama duzgun yonetmenlerle calistigi filmlerine gulmeyenler ancak ve ancak halktan kopuk yasayan, halka yukaridan bakan insanlardir.
ustelik, her zaman ayni tipte espri yapan amerikan dizilerinden daha uretkendir(arada iyileri vardir mutlaka). ilk izlediginizde cok gulersiniz belki ama 2-3'ten sonra espri sekli tamamen aynilasir bu dizilerde. mesela cok olumsuz giden bir sahnede birden bire her sey durur; ve siz anlarsiniz ki orada espri yapilacak.
neyse sonucta iyidir yani kemal sunal. kibar feyzo,davaro,sakar sakir,saban oglu saban...vs
sanatçıya değer vermek, hakkını teslim etmektir. sayılı sanatçımız varken sadece pornografiyle ilgilenen insanların bulaşmaması gereken çok değerli bi şahsiyettir. her filmine yıllarca gülebilirim.. o yüzden (bkz: bsg).
kime gülelim kardeş götünü açıp sıçana mı gülelim. o senin güldüğün filmleri ben yarısına kadar seyredip gerisini seyretmeyi zaman kaybı diyorum. kemal sunal filmlerinin her sahnesi ezberimde ama ne zaman denk gelse televizyonda gene sonuna kadar seyrediyorum. misal dün akşam atla gel şaban filmi vardı gene oturdum seyrettim sonuna kadar. çok zaman önce internet gençlği türemeden senin gibi gittim araştırdım filmde çalan şiki şiki yaba şarkısını buldum. durmuş çiğdem isimli biri söylüyormuş. şarkıyı indirip cdye çektim. arabada ne zaman canım sıkkın olsa açarım bu şarkıyı 2 dakkada neşem yerine gelir, kim duysa bu şarkıyı kırmızı ışıkta durduğumda tebessüm eder. bu etkiyi gösterebilen dünya film tarihinde 1 adet film göster bana da sana hak verelim. yüzyılla, okumuşlukla, ahkam kesmeyle bu sihri kavramaya çalışmanda zaten hata.
"eşşoğlu eşek" kelimesinin en çok geçtiği filmlerden bir tanesi de 100 numaralı adam'dır.
100 numaralı adam kalitesinde kapitalist düzeni eleştiren, döneme yönelik sosyolojik yaklaşımı bu denli derin olan 2. bir film var diyorsan eyvallah hacı.
veya ağa-marabalık düzenini bu denli eleştiren kibar feyzo'dan daha sağlam bir sosyo-siyasal film var mıdır?
ve düşün bu eleştirel yaklaşımlar bir komedi filminde.
21. yüzyıldaki hangi komedi filminde sosyo-siyasal bir yön de mevcut?
vel hasıl tanımım tanım olsun; 21. yüzyılda o film kalitesinde filmlerin hala çekilememiş olması ile doğru orantılıdır.
ha bu arada, aynı adama sorsan recep ivedik'e gitmiştir ancak, pardon gibi bir şaheseri de ancak vcd'den izlemiştir.
pardon gibi bir filmin 30.000 gişede kalıp, abzürt yeni nesil hababam sınıfı serilerinin ve recep ivedik serilerinin milyonlarla ifade edilen gişesinin olduğu bir ülkeden bahsediyoruz.
kemal sunal sayılı filmlerinde 'eşeoğlueşek' demiştir, bunun aksini söyleyen kemal sunalın sadece 4-5 filmine bakmıştır.
- 8.35 mülayim efendi, beş dakika geç kaldın.
+ 8.30 treni şimdi geçti müdür bey, geç kalmadım ki.
- ben geç kaldın diyorsam, geç kaldın demektir.
+ ben geç kalmışsam 8.30 trenide geç kalmıştır, demek ki ikimizde geç kaldık.
+ mülayim, allah belanı versin mülayim, babanın parası mı inek ? getirsene çabuk 250 bini altıma yapacam ulan, hadi !
- aman patron sık biraz, sinek pisliği neyse ama senin ki altı ayda temizlenmez.
edit : anlamayan varsa bunu ironiyle söyledim -> "bu diyalogları duyduktan sonra gerçekten oturup ağlanılır".
espri anlayışından mahrum bünyenin sarfedebileceği sözlerdir. nitekim espri sırf ağızdan çıkan kelime serileri değil , yüzün verdiği mimikle , el kol hareketleriyle desteklendiğinde komik olabilecek bir unsurdur. o yüzden şimdi ;
(bkz: bi siktir git çay demle)..
kemal sunal' a gülmemek, arda turan' a kötü futbolcu demek gibidir. tabii zevkler tartışılmaz ama, kanımca kemal sunal' a gülmemek, gülmekten daha acayip bi durumdur. hıhıhı anladınmı ulan eşoğleşşek *
kitapların olduğu gibi filmlerin de klasikleri vardır, bu yüzden kaç kere izlerseniz izleyin sıkmayacaktır. garipsenmesi tuhaf, normal bir durumdur. asıl bahsedilmesi gereken nasıl olur da bir aktör kendini yıllarca izletecek kadar yetenekli olabilirdir.
