romantik yıllarım, hatunun birini düşürmek için yapmayacağım şebeklik yok. karşıma çıkan beni heyecana gark edebilecek ilk hatuna yazılacağımı her gören hal ve tavırlarımdan çıkarabilir. böyle bir ruh halindeki bir erkekden ne beklersiniz ki, sinema kankilerim tüm dostları satışa getirmekle meşgulum. gelen film izleme tekliflerini önerileri ne varsa elimin tersiyle itiyor, iflah olmaz bir reddedici haline geliyorum. derken gene bir arkadaş muhabbetinde güzeller güzeli beni heyecandan öldürecek derecede bana hitap eden bir hatun. gözü gözüme değdiğinde kalp atışlarım hızlanmak yerine durma raddesine yaklaşıyor. merhaba dedim titrek bir sesle yanındaki sandalyeye çökerken, sağolsun bizimkiler halden anlayan elemanlar ve kızla tüm iletişimi kesip, kızı bana mahkum ettiler. dönüp dolaşıp muhabbeti en iyi olduğum alana bir şekilde getirdikten sonra sazı elime aldım ve bildiğim tüm romantik filmleri, en ayrıntı karelerine varıncaya kadar estetik bir üslüpla hatuna aktarmakla meşgulken, söz dönüp dolaştı 2 gün öncesinden izlediğim 2046'ya geldi tabi. böyle bir film olamaz, olamdağı için de anlatamam, anlatacak bir şey yok görülecek dinlecek şeyler var dedim. "çok merak ettim" lafını almak içindi tüm bu laf ebelikleri elbet ve başardım da. o kadar ki bir daha izlenip bir daha dinlenecek sanat eseridir dememle sana bir sinema ısmarlayabilirim demenin aynı kapıya çıkacağını anlayacak kadar zekiydi neyse ki. elemanlardan izin alıp sinemanın yolunu tuttuk..
--spoiler--
aşk bir zamanlama olayıdır;doğru kişiyle erken yada geç karşılaşırsanız onun yanından geçer gidersiniz
eskiden insanlar kimseyle paylaşmak istemedikleri bir sırları olduklarında bir dağa çıkar bir ağaca oyuk açar onun içine saklarlarmış sırlarını sonra da balçıkla kaparlarmış oyuğu...
geçmişinden kurtulmaya karar verirsen beni bul
neden eskisi gibi olmuyor ?
aşkın ikamesi yoktur.
bana aşık olup olmadıgını merak etmiyorum ben seni seviyorum
senin icin ne kadar istersen öderim,her gece
--spoiler--
festivalde izledigim tüm filmlerin yorumunu nacizane yapabiliyorken kelimelerimi kifayetsiz kıldıran film... canımın yanacagını bilerek gitmiştim bu filme ama bu kadar acı cekeceğimi düsünmemiştim filmden cıkarken kızarmış bir yüz hızlı atan bir nabız sırılsıklam bir mendil sıkıştırıldıkları yerden fırlamış anılar yarası kanayan bir kalbim vardı...
yaralı bir adam teslim olmamak kosuluyla asktan aska kosturuyor canını yaktıgı nice kadın... kimisine teget geciyor kiminin tam icinde yer ediniyor ve itiraf ediyor sonunda aradığının o ilk ask olduğunu bunu anlayan akıllı kadınlar uzak duruyorlar ondan ama sadece 'seni seviyorum' diyen karsılıgını duymasa dahi sevmeye devam eden bir kadının hüznüne takılıyoruz en cok ama genis düsünürsek insanın hallerini görüyoruz aşkın bizi mazoşist yapışını, teslimiyetin kimine göre zor kimine göre kolay oluşunu, korkusunun üstüne giden yada korkusundan kaçanları, aşkı korkuyla yaşayanları, baskasına ait olanın kıymetinin artısını, önünde engeller kurallar olanın daha davetkar olusunu, tutkunun anlamını... film eternal sunshine... daki gibi bir soru ilistiriyor beynimize eger anılarımıza yolculuk edebilsek yitirilmis askımıza doğru yola cıkarmıydık?!...
"bir defasında birine aşık olmuştum. o bir süre sonra kayboldu. 2046'ya gittim, beni orada bekliyor olabileceğini düşünmüştüm, ama onu bulamadım. beni hala sevip sevmediğini düşünmeden duramıyorum, ama onu asla bulamadım. belki de onun cevabı bir sır gibiydi, hiç kimse bilemezdi.. bütün hatıralar gozyaşlarının izleridir."
gibi, insanın "neden böyle" diye sormayı akıl etmediği hallerinin cevaplarını duymak istemeseniz de veren bir yapıttır.
sadece bay chow değil de sanki wong kar wai'nin kendisi de o odada asılı kalmış, su li zhen'e yapışmıştır. bu yüzden wong kar wai hangi filmi çekse, orada mutlak bir su li zhen vardır.
"all memories are traces of tears." *
sigaralı ve alkollü bir yazar. hayatına kadınlar girer. ve geri çıkar. hiçbirini alıp da hayatının merkezine koymaz. sadece bir kez gerçekten aşık olmuştur. ama o da...
"aşk bir zamanlama işidir. doğru insanla daha erken ya da daha geç tanışmak hiç de iyi değildir." zamanlama problemi vardır. kendi zamanını kendi yaratır. soğuk otel odalarında hikayeler uydurmaya başlar. ne kadar uyduruyormuş gibi yapsa da tüm karakterler gerçektir. tanıdıktır.
düşüncelerimi ben yazıya dökemezken, kar wai wong aşkı filmle anlatmış..
--spoiler--
beni sevmemesi de mümkündü. sonunda anladım. bazı şeyler kontrol edilemez. bana kalan tek şey pes etmekti.
---
aşk zamanlama meselesidir. doğru insanla çok erken ya da çok geç karşılaşmak fayda etmez.
--spoiler--
"...
Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Birçok seneler geçti; dönen yok seferinden."
"Aşk zamanlama meselesidir. Doğru insanla çok erken ya da çok geç karşılaşmak fayda etmez. Onunla başka yer ve zamanda karşılaşmış olsam hikayem daha farklı bitebilirdi."