hiç birşey ifade etmemektedir. zira artık bütün siyasal akımların, politikaların adı her ne ise, hepsinin temelinde kendi çıkarlarını gözetme ve kendi zümresini yüceltme vardır.
herhangi bir yönetim şeklinin (siz hangi adı verirseniz verin- despotluğu ve monarşiyi bundan ayrı tutuyorum) halkın tabanında eğitimsizliğin ve cahilliğin diz boyu olduğu toplumlarda hiç bir önemi yoktur.
eğitim ve kültür (kültür dediğimde de aklınıza hemen güzel sanatlar gelmesin-aile kültürü, toplum kültürü gibi şeylerden bahsediyorum) seviyesi ile bunların toplum tarafından nesilden nesile aktaran, insani haklarını savunan, devleti fedakarlıklarının yardımıyla kuran ve buna göre de yönetime seçtiği adamların (particiliği kenara bırakarak) eleştiren veya yeri geldiğinde bu kişileri demokratik olarak alaşağı edebilen yerine yenisini koyabilen bir sistem olmadığı sürece değil komünizm feriştahı gelse sistem işleyişinde hiçbir değişiklik olmadan yaşamımız aynen devam edecektir.
o yüzden yunanistan'da soros'un destekleriyle seçilen ve almanya'ya gözdağı vermek amacıyla seçtirilen aşırı solun aslında en nihayetinde yine abd maşası olduğu gerçeği ne yazık ki suratımıza çarpmaktadır.
komunizm, ileri demokrasi, sosyalizm, liberalizm.. her ne istiyorsanız isteyin arkadaşlar. toplumsal bilincimiz geçenlerde sırf kapalı köprüden vatandaş beklerken geçtiği için prensi protesto ederek özür dilemek zorunda bırakan danimarka gibi olmalıdır.
ama en önemli soru da şu, bu kadar eğitim ve bilinç düzeyi yüksek halkı hangi yönetici niye istesin ? yönetememek için mi ?
Sadece hayal ürünüdür. Kominist diye geçinen birçok birey kapitalist dedikleri ülkelerin ürettikleri dayattıkları markaları kullanmaktadır. Bu ülkeye kominizm gelse de bir tık ileri gidemez.
yeni bir buhrana yol açar. tarihte bir çok kez bu ütopik hayal denenmiş. krallıklar kurulmuş. padişahlıklar gelmiş geçmiş. liberaller konuşmuş , klasikçiler karşı çıkmış falan filan. ama komünizmde yada sosyalist düşünce de her zaman bir şeyler ters gitmiş. çünkü eksiktir komünizm. sosyalizm eksiktir. şimdiki sosyalistler herşeyi " olacaksa herkes zengin olsun. fakirin hakları korunsun. önce işçi emekçi" falan sanıyolar. ama olay o değil. en basit anlatımıyla bu ve güzel düşünceler eyvallah. ama sosyalizmde herşey tek düzedir. zenginlik diye bişey yoktur. mal mülk sahibi olup ileriye yatırım yaparak , gece gündüz eşşek gibi çalışarak , kafanı yada bedenini çalıştırarak bir koç holding kuramazsın. özel sektör olamazsın. piyasa olmadığı için piyasaya giremezsin. devletten teşvik bekleyemezsin.
herşeyin fiyatını arz talep döngüsü belirler. bir mal ne kadar talep edilirse firma o kadar arz eder ve çok talep edilenin fiyatı artar. fiyat artınca talep düşer. talep düşünce arz da düşer. sonra fiyatlar düşer. fiyatlar genel seviyesi dediğimiz şey ortaya çıkar. neyse bu işin eciği cücüğü. en önemli şey şuan ki gibi bir menkul kıymetler borsası olmaz. çünkü sosyalist ekonomistler der ki " devlet sadece toplumsal ihtiyaçlarımızı ve halkın refahını, güvenliğini sağlasın. bu tür şeylere baksın kafi. başka şeylere burnunu sokupta yok euro bu kadar , yok hisse senedi şu kadar falan bunlara karışmasın. onu alan satan ayarlar." der. hal böyle olunca o ekonominin devamlı olmasının imkanı var mı ? yani bu şekilde devam eden ekonomiler tarih içerisinde bir çok kez yıkılmış. hatta 1929 yılında büyük iktisat buhranına yol açılmış falan. her zaman yıkılmış. her zaman da yıkılmaya mahkum. arkadaşların dediği gibi ütopyadır bu. başka bişey değil. paranın satın alma gücü dediğimiz enflasyonun sosyalizmde dengede tutulması mümkün değildir. çünkü sosyalistler devlete para basma yetkisini sadece halkın ihtiyacı kadar verirler. devlet halkın harcaması için ne kadar gerekirse o kadar para basabilir.
enflasyon olduğu zaman devlet şimdiki ekonomik sistemimizde (Liberal ekonomik sistem) devlet tahvilleri çıkarır ve piyasaya sürer. özel sektör ve bankalar gibi parayı ellerinde tutan para babaları , enflasyona yol açan kişiler yani , gider koşa koşa bu tahvilleri alırlar. çünkü devlet garantilidir. ve hem karizma , hem full garanti. devlet kağıt verip , para toplar. yani piyasadan parayı çekmiş olur. ama sosyalistler devlete gene böyle bir yetki tanımazlar. devlet enflasyon gibi piyasanın durumu ile ilgili konulara burnunu sokmaz. sadece halkın sosyal ihtiyaçları , toplumsal gereksinimleri gibi şeylere bakar. piyasa fiyatlar genel düzeyi denen arz talep ilişkisi dedikleri "gizli bir el" diye de tabir ettikleri şey tarafından dengeye sokulur. ama hiçbir zaman sokulmamış. hiçbir zaman sokulmayacak.
