bekir hazar bugünkü yazısında doğru bir noktaya değinmiş. biris açıklarsa sevinirim.
"Siz meydanlara çıkıyorsunuz, "Ekonomiyi düzelteceğim, gelir dağılımını yükseğe çekeceğim, enflasyonu düşüreceğim" diyerek iktidara geliyorsunuz. Bunun için Para'yı yöneten olmak zorundasınız. Ancak ülkede PARA'yı yönetme işi "Bağımsız, hükümet karışamaz" denerek 6 kişilik Merkez Bankası yönetimine bırakılıyor. Eğer bankadaki 6 kişinin verdiği kararlar ekonomiye zarar verirse hatta batırırsa bunun hesabını "iKTiDAR" veriyor. "
ekonomi iyi derken nasıl övünülüyorsa kötü olduğunda da iktidar hesap vermeli arkadaşım. ikincisi yargı da bağımsız deniyor ama bahsettigin iktidar bunları dinliyor mu? bir yolunu bulup edip pis siyaseti oraya bulaştırıyor sonra da yargıya güvenmiyorum diye beyanat veriyor komedi gibi..
yandaş medya ve onun sosyal medyadaki tetikçileri tarafından örtbas edilmeye çalışılan krizdir. sanıyorsunuz ki insanlar tarafından konuşulmazsa kriz çıkmayacak he mi? bir de sabah gazetesinden yardırmış beyfendi.
"medyalari devrede
vatandaşı dolar konusunda galeyana getirmek için medya da devreye sokulmuş durumda. aydın doğan'ın gazeteleri ve paralel medya "dolardaki yükseliş durdurulamıyor" haberleriyle "ülke batıyor" imajı vermeye çalışıyor. operasyonun uluslararası boyutunu üstlenen ingiliz medyası da kriz tamtamları çalıyor. lobinin gazetesi wall street journal, "liranın oynaklığı yatırımcıları kaçırabilir" haberleri geçerken, reuters da "başbakan ahmet davutoğlu'nun new york temasları olumsuz geçti, yatırımcılar tedirgin" analizleri yayımlayarak panik çıkarmaya çalışıyor."
1- medya dolardaki yükseliş durdurulamıyor diye haber yapıyormuş? yalan mı amk? dolar 1.5 sene içerisinde 1,80'lerden 2,64'lere gelmiş ne diyeceklerdi herifler?
"citi'yi bile kullandilar
türkiye'yi kur oyunuyla faiz artırım sürecine sokmak isteyenlerin tutunduğu son gelişme citibank'ın akbank'taki hisselerini satması oldu. citibank'ın hisse satışını 'türkiye'den kaçış var' algısı yaratmak için kullandılar. fakat bu hisseleri yine yabancıların aldığını unuttular."
2- olaya gel olaya. citibank elindeki hisseleri yine bir yabancı sermayeye satıyor ama 800 milyon dolar zararla satıyor. bunun adı kaçış değil de nedir?
en çok akp seçmeni etkilenecektir bu krizden. çünkü maalesef ki gelir dağılımının en alt tabakasını kendileri oluştururlar. bir nevi kendi ayağına sıkmak.
Allah korusun böyle bir kriz çıkarsa ve bu kriz 2015 genel seçimlerinden önce meydana gelirse, cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan ve yetkisi de sorumluluğu da oldukça kısıtlı olan* recep tayyip erdoğan, bu krizi daha önce de dış işleri bakanı olarak harikalar yaratmış olan(!) davutoğlu ile erdem başçı, mehmet şimşek, ali babacan gibi kişilere yükleyecektir. ekonominin gidişatından sorumlu olan bu kişiler için "Reisten sonra beceremediler bu işi" denilecek, sosyal medya ve aktroller üzerinden yürütülecek kampanyayla erdoğan'ın ekonomiden ne kadar da anladığı, o olmayınca işlerin sarpa sardığı ve ekonominin tekrar düzen alması için anayasanın değiştirilerek başkanlık sistemine geçilmesi gerektiği propagandaları yapılacak büyük ihtimalle.
ya rte'nin hamleleri ve davranışları o kadar tahmin edilebilir bir hale geldi ki, sıradan vatandaş bile artık erdoğanın nasıl hareket edeceğini oturduğu yerden tahmin edebiliyor.
veya fuatavni hakikaten bitmiş, oturduğu yerden tespitte bulunan birinin (bu ben oluyorum ehehe) yazdıklarının aynısının tıpkısını yazmaya başlamış.
Şu an alttan alta devam etmekte olan, asıl seçimden sonra olanca ağırlığıyla üzerimize çökecek krizdir.
Seçime kadar gerek yandaş medya gerek akp gerek rte allayıp pullayıp saklayacaktır -ki yalan dolan istatistik sunma makinesi tüik çoğu rakamda yalan söylüyor-. seçimden sonra bir akp kazansın, artık kim kime dum duma, gerisi sorun değil.
hesabını kitabını bilmeyenleri fena hırpalayacak olan krizdir. insanlara uzun vadeli borçlanma yoluyla ev alma hırsı aşıladılar ne ugruna? sanayi ve tarımla büyüyemeyen Türkiye inşaat sektörü ile büyüsün diye... mantar gibi varoşlarda müteahitler türedi daha dün kartal'a doğan'a binenler x5'lere randrover'lere bindiler 2007-2015 yılları arasında ( mortage yılları).
insanlar ev aldıkça, bankalar daha cazip kredi verdiler 0.64 faiz puanı ile kredi verdiler, olması gereken ailenin gelirinin 1/3 kadar borçlandırılması idi ama hükümet ve bankalar umursamadı bile aylık net gelirin % 60 kadar kredi verdiler, kredi ödemek için insanlar tüm birikmişini peşinata sayıp ev aldılar. hayallerindeki eve sahip olurken hayatlarından çok şey feda ettiler; her ay kredi öderken ay sonu faturalar derken ceplerinde ay sonunu getirecek para zar zor kalmakta...
aylık net kazancı 3.5- 4 milyar olan bir arkadaşım çocugunu devlet hastanesine götürmekten, çok gelen dogalgaz faturasından, ummadık yerden çıkan masraflardan şikayetçi önümüzdeki 8 sene bu borç sürecek...
karı koca memur tanıdıgım site içi ev aldı krediyle yetmedi sıfır araba tabiki krediyle kendisi şuan mtv ve kasko parasını 9 taksitle nasıl öderim onun derdinde sosyal hayat sıfır. kart borcu asgari ama site içinde ev ve golf arabası ile dışardan bakılınca durum iyi Tıpkı Türkiye ekonomisi gibi...
ziyaaa gelince aylık maaşının 1/3 mortage kredi kartı borcum aylık 100 lira endeksli yanisi taksit tutarım 100 tl geçmeyecek şekilde planlı. mütevazı giyim, mütevazı yaşam, eh mütevazı bir arabaya.
bundan bir yıl, yani amerikan doları uçuşa geçmeden önce türkiye'de satılmayı ya da kiralanmayı bekleyen bir milyon konut vardı.
istanbul'da gayrimenkûl patlamaz değil, patlayacak. diyelim ki patlamadı, bu müteahhitler yalnızca istanbul'da mı iş yapıyorlar? türkiye'de boş boş duran konutları mars'tan gelen müteahhitler mi yaptı?
recep tayyip erdoğan ekonomiden zerre kadar anlamıyor. anlasa yolsuzluktan kazandığı milyarlarca doları emlak almaya harcamazdı zaten.
bugün oturduğum evin aylık kirası 800 lira ama satın almaya kalktığınızda götünüze giren 200.000 lira. bir yatırımın kendi kendini amorti etmesi 10 yıldan fazla sürüyorsa zarar ettiğiniz anlamına gelir. e bizim evi almaya kalkan adam bırakın 10 yılı 20 yılda bile yatırdığını çıkartamıyor.* iki adım ötemde ali ağaoğlu yüksek yüksek binalar dikti. bir milyona ev satıyor. siz o daireler bir milyon eder mi sanıyorsunuz?
federal reserve küresel kriz boyunca az gelişmiş ülkelere ucuz ucuz dolar verdi. brezilya gibi akılcı yönetilen ülkeler bu paralarla %8 büyürken türkiye'de büyüme rakamları %4'ler dolayında kaldı çünkü gelen onca parayla üretime değil tüketime yatırım yapıldı. kentsel dönüşüm kisvesi altında memleketin ormanları yağmalandı. yandaş müteahhitler ve onların mamaladıkları büyükbaşlar palazlandılar. her yağmurda çöken duble yollar yapıldı. hız yaptığında devrildiği için hız yapmayan hızlı trenler...
bankalar ucuza aldıkları dolarlar ile tüketicilere ödeyemeyecekleri krediler verdiler. bunlardan da büyük paralar kazandılar. ithalat uçtu gitti. öyle ki samanı bile ithal eder olduk çünkü ucuz parayla almak üretmekten ucuza geliyordu.
memleketin her semtinde her banka şube açtı. hele zincirlikuyu'dan mecidiyeköy arası tam evlere şenlik. banka şubesinden geçilmiyor. bakacak vitrin bile kalmadı çünkü vitrinler avm'lere doluştular. ama avm'ler de kazanamadılar. ülkede yapılan avm'ler teker teker batıyorlar. götü sağlamda olanlar yalnızca etiler - levent tarafındakiler. işini bilmeyen çavuşlar döner kıçını avuçlar öyküsü oldu tam. önüne gelen müteahhit kesildi başımıza. boş gördüğü arsaya ya avm ya konut dikildi. sonuçta bir milyon boş konut ve düğün salonu olarak kullanılan abuk subuk avm'ler.
şimdi... küresel ekonomik kriz bitti ve abd başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin ekonomileri teker teker başlarını kaldırıyorlar. özellikle fed'in yapacağı her olumlu açıklama bizim tabutumuza bir çivi daha çakacak. tarım dışı istihdammış, vırtmış, zırtmış... dolar yükselecek. türkiye'deki bankalar dışarından aldıkları ucuz kredileri pahalıya ödemek zorunda kalacaklar. bunu doğal olarak tüketiciye yansıtmak zorunda kalacaklar ve faizleri artırıp faizi gelen borçları da geri çağıracaklar ama recep tayyip erdoğan'dan daha üç gün önce açıklama geldi: krediler geri çağrılır ise bedelini ödersiniz.
işte bu yüzden türkiye'nin yunanistan'dan beter olacağını söylüyoruz. siyaset tek adamın dudakları arasına sıkışmış durumda. o da kendi politik çıkarları için ülke ekonomisinin kuyusunu kazıyor. bunu da haziran'daki seçimler için yapıyor.
haziran'a kadar bankalar ayakta kalırlar nasılsa. ondan sonra da başkanlık sistemini bir biçimde çıkartacak recep tayyip erdoğan. o noktadan sonra ülkenin yarısı kuzey kore'deki gibi açlıktan ölüyor olsa umurunda olmaz.
oysa yapılması gereken tek bir şeydi: kredi faizleri yükseltilecekti. ama bunu yaparsa konut kredileri patlar, bu da yandaş müteahhitlerin batması anlamına gelirdi. e haşmetlümüz yandaşının batmasına izin verir mi hiç? sonra "sen kendi yandaşını bile koruyamadın, ülkeyi nasıl koruyacaksın" demezler mi?
benden size uyarı sözlük: evinizi barkınızı satın. dolar almak için değil, elinizde para olsun diye satın. yaz sonuna kadar dayanırsanız bugün sattığınız evden çok daha iyisini çooooooook daha ucuza kapatabilirsiniz.
kriz zaten yıllardır vardır. sadece aylık net 1,000 tl gelir ile yaşamaktan memnun olan embesiller olduğu için durum idare edilmektedir. o embesillere sevgim sonsuz, onlar olmasa biz beyaz türkler bu kadar rahat yaşayamazdık...
tayyibin her şeye burnunu sokmasıyla daha fena girecek kriz. sana ne lan merkez bankasından sana mı çalışıyor aq. yalnız en azından kendi sonunu hazırlıyor sadece ona sevinebiliyorum.
suratına tükürsen yarabbi şükür diyeceklerin hala kabullenemediği krizdir.
bugün açıklanan verilere göre işsizlik oranı son 4 yılın en yüksek seviyesi gelmiş durumda. işsizlik ödeneği için başvuranların sayısı bir önceki yıla göre %28 oranında artmış.
dolar 2,62 - 2,63'lerde rolantiye aldı kendi ve artık 2,60'ın altına da düşmeyecek gibi görünüyor. bu yıl içerisinde türk şirketlerinin milyarlarca dolarlık borç ve kredi ödemesi olacak dolar üzerinden.
mümkün oldukça gereksiz yere harcamalarda bulunmayın, kredi çekmemeye çalışın şu sıralar.
Bugün, üretim yapan orta ölçekli bir firmada 20'den fazla personel çıkarılmıştır. Sebep olarak ise, işlerin aşırı derecede düşmesi gösterilmiştir. Fuar ve ihracat çabaları da fayda etmemiştir.
Bugün çok sevdiğim bir arkadaşımın çalıştığı firma iflas bayrağını çekti. 100 kişiye yakın insan işsiz kaldı bir anda, tazminatlarını da alamayacaklar büyük ihtimalle.