milli eğitim bakanımızın yeni açıklaması. iç ferahlatan, kafa açan bir açıklama. bu kadar öğretmen ne yapacağını düşünürken milli eğitim bakanımız mükemmel bir intihal şey yani açıklama yaptı. bundan iki sene önce de bulunduğum okulda istanbul il milli eğitim müdürü gelmişti. okulumuz bittikten sonra atanma korkumuzla ilgili bir soruya -yahu merak etmeyin sizden önce mezun olanlar ya bir işe başladı ya da çoluk çocuğa karıştı rahat olun- diye mükemmel akademik kimliğine yakışır, entellektüel bir cevap vermişti. velhasıl zihniyeti biliyorduk lakin bu kadar arsızca itiraf edeceklerini bilmiyorduk.
madem öğretmen fazlası var;
hala yığılma olan alanlarda neden bölümler açılıyor? acaba küçük şehirlerdeki bacasız fabrikaların çalışanlarını mı arttırmak istiyorsunuz?
mevcut olan bölümde 10 bin yığılma varken tutup bir çok okulda aynı bölümün ikinci öğretimini açmak da ne oluyor? yoksa üniversitenin masraflarını böyle mi çıkarıyorsunuz?
bunun yanında tamamen başlıkla alakasız bir iki şey söylemek istiyorum. geçen şanslı masaya katıldım. biliyorsunuz ilk bölüm şanslı masada bir iki kelimeden cümle çıkarmaktı. kelimelerim; şerefsizler, beceriksizler, şark kurnazları idi kuramadım cümleyi.
ihtiyaç olmaması milli eğitim bakanınca da dillendirilmesine rağmen; yine aynı bakan, bu fakültelerin neden hala öğrenci aldığını, neden mezun vermeye devam ettiğini de açıklamalı.
3 dönemdir atınızı sürüyorsunuz.
bu 200 bin (sizce) gereksiz öğretmenin kaçı sizin zamanınızda mezun oldu sayın bakan?
Neyin kafasında olduğunu düşündüğüm bakanın acı sözleridir.
Ulan bu kadar düşüncesiz bir açıklama yapan bir bakan olabilir mi ? Madem sizin bu kadar öğretmene ihtiyacınız yoktu neden hala açık bırakıyorsunuz o kontejyanları kapatın madem belli bir süreliğine sonra plana göre tekrar açarsın şimdi o bölüme daha yeni girmiş daha içi heyacanla dolu gençlerimizin geleceğe bakışı hayattan beklentisi ne olabilir? Ona da daha yolun başındayken bırak sen okulu tekrar hazırlan mühendis falan mı ol diceksiniz gerçekten gülüyorum bu olaylara.
türkiye cumhuriyeti milli eğitim bakanı ömer dinçerin söylediği söz.
sözün söylenme sebebi türkiye cumhuriyetinin eğitim sistemini mükemmel hale getirip artık daha fazla ihtiyaç duymamasından mı kaynaklanıyor? sanıyorum ki malesef bu kadar basit değil. öğretmen açığı olmasına rağmen ataması yapılmayan öğretmenlerin boşluğu kadrolu olmayan saat ücreti karşılığı çalışan sözleşmeli öğretmenler tarafından dolduruluyor. bu durumun suçlusu ilk etapta milli eğitim bakanlığı gibi görünse de malesef milli eğitim bakanlığının yapabileceği bir şey yok.
üniversite birinci sınıfta alınan eğitim bilimine giriş dersinde de anlatıldığı gibi her yıl milli eğitim bakanlığı ihtiyacı olan öğretmen sayısını ekonomi bakanlığına bildirir. ekonomi bakanlığı da olanaklar dahilinde öğretmen ataması yapar. ihtiyacaı olan okullara ve açıkta kalan öğretmenlere "başınızın çaresine" bakın der.
yani her ne kadar şöyle büyüdük böyle geliştik şunu yaptık bunu ettik her yer duble yol desek de, yeteri kadar öğretmeni atamaktan aciz bir ekonomi bakanlığı söz konusu.
olaya bir diğer açıdan bakacak olursak apayrı bir durumla karşılaşıyoruz ki o da şu an devletimizin en büyük problemi konumunda. terör.
bilindiği üzere yeni ataması yapılmış öğretmenlerin yerine getirmesi gereken mecburi hizmet adında bir uygulama var. diğer bir adıyla şark görevi. bu görevi yerine getirmekte olan öğretmenlerin içinde istifa etme durumu da söz konusu. maraşta 5 yıl görev yapmış olan babam bunun canlı örneğidir gözümde. mecburi hizmet süresi bittikten sonra her yıl tayin istemesine rağmen başarılı olamayınca en son yıl hem tayin dilekçesini hem istifa dilekçesini hazırlayıp elbistan ilçe milli eğitim müdürüne verdiğini anlatır durur. bu durumun suçlusu öğretmen midir? eğer gözleri önünde okulu basılıp meslektaşı öldürülen birini suçlayabilecekseniz evet.
yani genel olarak, öğretmen açığının ve açıkta kalan 200 bin öğretmenin var olmasının temel sebeplerinin bunlar olduğunu düşündüğümü söyleyebilirim. yapılacak şey ne peki? işte onu benim değil bu sözleri sarf eden bakanın ve diğerlerinin bulması gerekiyor sanırım. ama 200 bin öğretmenin başka bir iş bulması kesinlikle en saçma çözüm önerisi.
bu söze ve bu sözü söyleyen kişiye, verecek çokça cevabımız var...
umarız bir an önce milli eğitim bakanlığı'nı bırakır ve bir şirket kurarak ,kapitalist ideallerini orada gerçekleştirir.. çok başarılı olur bu alanda, ben kendisinde bu ışığı gördüm...
katıldığım açıklamadır. devlet öğretmenlik okuyan her öğrenciye iş garantisi vermek zorunda da benim mi haberim yok. neden sadece öğretmenler devletin kendilerini istihdam etme zorunluluğu olduğunu düşünüyor. bu ülkede işsiz olan binlerce mühendis var. onlar paşa paşa iş ararken sesleri çıkmazken öğretmenler neden devletin kendilerini istihdam etmesi gerektiğini düşünüyor? onları diğerlerinden ayıran şey nedir? öğretmen olmak mı? kutsal meslek falan filan saçmalığımı? öğretmenler yılda en az 3 ay tatil yaparken haftasonları bile çalışan, yılda bir hafta izine zor çıkan, gecelere kadar çalışan, daha yüksek puanlı okuması çok daha zor mühendislik bölümlerini bitiren gençlerden neden kendilerini üstün görüyorlar anlamak mümkün değil. üstelik kamuda çalışıp sabahtan akşama kadar bilgisayarda oyun oynayan devlet memurlarının maaşını ödeyen, çoğu zaman mucizeler yaratan fakati intihar süsü verilip öldürülen bu insanların mesleği daha mı az kutsal? öğretmenlere bu hakkı yada cesareti veren şey nedir?
"Nietzsche bir gün yolda yürürken bir arabacının atını kırbaçladığını görüyor. Gidip atın boynuna sarılıyor ve 'özür dilerim, hepsi benim suçum' diyor.." kıssadan hisse efendim..
devlet öğretmenlik okuyanı değil de hidrojeoloji mühendisini alıp kadrolu sınıf öğretmeni yapıyorsa, kimse kalkıp da öğretmenlere siz nasıl isyan edersiniz diyemez. öğretmen açığına rağmen atama yapılmıyorsa, bakanlık kontenjanı diye bir şey varsa, kadrolar dolmasın paralar gitmesin diye ücretli köleler kullanılıyorsa öğretmenler her türlü seslerini çıkarır, çıkarmak zorundadır.
Önüne gelen öğretmen oluyor ve bir salak neslin daha mimarı oluyorlar zaten puanları yüksek olan öğretmenler rahatlıkla atanabiliyor düşük puanlı öğretmenlerde atamasında bi zahmet gelecek nesle katkı sağlayabilecek bi iş bulsun.
200 bin kişiyi öğretmenlik için ihtiyaç olup olmadığını hesaplamadan dört yıllık fakültelerle iyi oyalayıp işsizlik rakamlarını istatistiki olarak azalttık, ayrıca sizi bir bölgesel kalkınma aracı olarak da kullandık. ne haliniz varsa şimdi görün demektedirler. iibf ve fen edebiyat fakültelerini de hiç saymıyorum bile. onların durumu daha da felaket. öyle öğretmenler gibi yüksek sayıda kamuya atamaları da yok.
