rakiplerimiz ukrayna, dominik, finlandiya , yeni zellanda . Bu takımlar bizim ayarımızda mı. dev adammış. malak gibi basketbol oynuyorsunuz. neymiş abd ye 3 periyot direnmişiz. ispanya, arjantin, yunanistan abd yi yenecek takımlar. biz gitmiş ukrayna ya yeniliyoruz. bir kerede büyük takım olduğumuzu anlayalım önümüze geleni devirelim.
iki sayı atma özürlü takımdan biraz daha az özürlü olanın kazandığı maç.
3 sayı yüzdemiz daha iyi lakin boyalı alan ve saha içi yüzdelerimiz daha kötü.
yıllardır harun erdenay ve ibrahim kutluay gibi kulüp takımlarının bir numaralı skoreri olan bir milli takım oyuncumuz yok. keith langford'un peşine haybeye koşulmadı.
hücum edemediğimiz için kaybettiğimiz bir başka maç. kabul etmemiz gerekir ki oyuncularımızın yetenekleri kısıtlı. sadece konsantre oldukları zaman takım halinde iyi savunma yapabilen oyuncularımız var ancak işin hücum yönüne gelince hiçbiri bir takımı üst seviyeye taşıyabilecek oyuncular değiller.
takımdaki hiçbir oyuncumuzun yerel ligdeki sayı ortalaması çift haneli değil. ligdeki en skorer oyuncularımız bile gönlüm ve tunçeri, onlar da geçen sezon 8.5 sayı civarı ile oynamışlar ki bahsettiğim lig türkiye ligi. zaten bu yüzden turnuva öncesi teknik ekip devşirme yapılabilecek skorer bir gard arayıp durdu ama anlaşacak birini bulamayınca iş emir'e kaldı. emir her ne kadar oyun zekası yüksek bir oyuncu olsa da, ona destek olacak, boş şutları sokabilecek, gerektiğinde bire bir oynayabilecek bir yardımcısı olmayınca etkisi çok azalıyor, zira o da sazı eline alıp skor üretebilecek bir oyuncu değil.
sonuç olarak oyunculara veya teknik ekibe saydırmak son derece anlamsız zira bu takımın seviyesi zaten bu. bu tarz maçları savunma yaparak sonuna kadar oynar, kritik 1-2 top maçın sonucunu etkiler.
amerika maçı ölçü alınabilecek bir maç değildi çünkü amerika'yla grupta değil elemeli bir maçta karşılaşsak son çeyrek yaptıklarını bize ilk yarıda yaparlardı.
bence coach mike fratelloya yenildik. bir de tabii, çok yüksek şut yüzdesi.. sürekli olarak oyuncu değiştirdi ve maçın her bölümünde ukrayna'yı farklı bir adam sürükledi. biz ömer aşıka ve üreteceği sayılara çok bağlı kaldık. zaman zaman emir ve oğuz da devreye girdi ama esas maçı ukrayna'ya getiren dışardan şut sokabilmesiydi. bir çok az dışardan çalışabildik, bu da ukrayna'nın pota altı savunmasını odaklanmasını kolaylaştırdı.
3 tane 3'lük atsan maçı kazanıyorsun. yani ortada bir kurgu bir oyun sistemi tıkandığında yapabileceğin bir şey yok. dış atış girerse takım harika girmezse berbat. ve abd maçında gereksiz yere sıktın kendini. sal gitsin atsınlar 40-50 sayı fark. sen yoruldun adamlar yorulmadı bir çeyrekte 20 sayı fark attılar. potaya gitmen gerek tek opsiyonun dış atış olmamalı.
Uzunlarımızın hucum konusundaki yetersizlikleri(savunmada haklarını vermek lazım) ve kısalarımızın ne bok yiyeceklerinin belli olmaması gibi handikaplarımızdan ötürü ukraynaya verdiğimiz maç, koca takımda sinan güler ve barış hersek dışında kimseye güvenemiyorum her an bi halt yiyecekler endişesiyle maç izliyorum.
savunmanın hakkını vermemiz gereken maçtır lakin sayı bulamadık oyunun içinde olamadık. ama bir gün göklere çıkardığımız takımı ertesi gün yerin dibine sokamayız.
abd karşısında 3 çeyreğe kadar öve öve bitiremediğimiz adamları şu anda yerin dibine sokma hakkına sahip bu millet.
rezillikten başka bir şey değil.
ukrayna ne arkadaş.
geçen yeni zelanda maçına hunharca sevinen arkadaşları için sevinmeyin yendiğiniz takım yeni zelanda dediğimde herkes vatan haini ilan etmişti. bu yüzden kazanamıyoruz zaten bu bize yeter psikolojisi yüzünden.
ayrıca o ender arslan ı hala milli takıma alan zihniyete sayıyorum şu an.