kimisinin araştırılması için gerekli bütçenin kesildiği türünden komplo teorilerine ve de bir sonraki sinyal için 200 yıl beklememiz gerektiği gibi mantıksız laflara meze ettiği sinyaldir.
sondan başlayalım... evet radyo dalgaları ışık hızıyla ilerler ve sinyal kaynağı 200 ışık yılı ötede olduğuna göre o sinyalin çıkışı dünya tarihiyle 1777'dir. fakat durumun böyle olması bir sonraki sinyalin elimize ulaşması için 200 yıl beklememizi gerektirmez. eğer o sinyal bilinçli varlıkların süregelen aktivitelerinin bir ürünüyse tek bir sinyal gönderdikten sonra sinyali kesmelerinin mantıklı bir açıklamasını bulmak zordur. aynı sinyalin devamını beş dakika sonra tekrar gönderseler ilk sinyalden yine beş dakika sonra elimize ulaşırdı.
kaldı ki illa "bize gönderdiler" diye düşünmemek lazım. sinyal gerçekten bilinçli canlıların bir ürünüyse belki de bizimle hiç alakası olmayan bir takım işlerle uğraşırken yayınlanmıştır. fakat o zaman devamının da gelmesi gerekirdi. misal bizim televizyon yayınlarımız şu anda tüm evrene kesiksiz olarak yayılıyor.. yayınımızı yakalayan canlılar devamına da anında ulaşacaklardır.
"fonların kesildiği, araştırmanın derinleştirilmediği" iddiası ise tam bir komplo teorisi.. araştırma farklı tarihlerde defalarca tekrarlanmış ama bir sonuca ulaşılamamış.
bu konu son derece muallak bir konu, hele bizim gibi 3. dünya ülkesi vatandaşlarının şayet uzaylılarla bir temas kurulduysa bile haberdar olması imkansız.
soru işaretleri ve çözülmezlerle dolu dünyadaki cevapsız sorulardan sadece bir tanesidir. belki de uzaylı diye tabir ettiğimiz başka canlılarla ilk temasımızdır. binlerce yıl sonra, insanoğlu bize belki de taş devri insanı muamelesi yapacaktır bu mesajı anlamadığımız veya mesaja cevap
Dünya dışı olması doğru amma lakin akıllı varlık gibi anlaşılması yanlış olan sinyaldir. Yamulmuyorsam samanyolundaki bi yıldız patlaması mı neydi.
Bunu keşfeden iki bilim adamı nobeli almışlardı. Bu sinyalin kaynağını bulmak için çanaktaki tüm kuş pisliklerini bile cifle bi güzel ovalayıp temizlemişler.
adını hatırlamadığım bir prof vardı. diyordu ki: "siz en son ne zaman bir solucan ile iletişime geçtiniz? yada dnanızda küçük bir fark olan orangutan ile ne zaman iletişime geçtiniz? uzaylıların sizle iletişime geçeceğini nereden biliyorsunuz?"
hakikaten bu açıdan bakacak olursak neden iletişime geçsin? insan denen varlık bir kağıt parçasını dünyanın en değerli şeyi ilan etmiş. maymunlarla bile muza tapıyor ahaha salaklar diye dalga geçmiyor muyuz? yazılacak şey varda kısa ve öz iletişime geçmelerini beklemek çok gereksiz bir düşünce.
seti projesi kapsamında tam 40 yıl önce uzayın derinliklerinden alınan bu sinyalin sanırım sırrı çözüldü.
tam 40 yıldır büyük bir heyecan ve muamma yaratan, hatta uzaylılardan gelen bir "merhaba" kabul edilen bu sinyalin bir kuyruklu yıldızın arkasında bıraktığı radyosyonik bir tortu olduğu keşfedildi. aynı sinyalin 2006 yılında tekrar dünyanın yakınından geçen bu kuyruklu yıldızdan alındığı duyurulmuş nasa tarafından.
her şeye rağmen carl sagan'ın dediği gibi; eğer uzaylılar yoksa bu evrende müthiş bir yer israfı demektir.
