bugün

Nasa 1960'ta "belki bizimle iletişim kurmaya çalışan dünya dışı varlıklar vardır" düşüncesiyle "seti" projesini başlatmıştır. Bu program, başka gezegenlerden gelecek olan sinyalleri bulmak amacıyla büyük radyo teleskopları kurmuştur. fakat 17 yıl boyunca hiçbir sinyal bu radyo teleskoplarının çekim bölgesine girmemiştir. ta ki 1977'ye kadar...

15 ağustos 1977'de ohio eyaletinde bulunan bir radyo teleskobuna 72 saniye süren bir sinyal takılmıştır. Dr. Jerry R. Ehman tarafından kaydedilen bu sinyal çıktısının sayfa kenarına -o anki heyecanla- wow (vay canına!) yazılmış ve daha sonraları bu sinyal wow ismiyle alınır olmuştur. görsel

yapılan hesaplamalar neticesinde sinyalin Yay Takımyıldızı'nda, 5. kadirden yıldız Chi-1 Sagittarii'nin yaklaşık 2,5 derece güneyinden geldiği saptanmıştır. yay takımyıldızı, samanyolu galaksisinden 200 ışık yılı uzaktadır. sinyalin 1777 yılı civarlarında gönderildiği tahmin edilmektedir.

sinyali yakalayan ve big ear adı verilen teleskobu gözlem penceresinin genişliğinden dolayı belirli bir bölgeyi sadece 72 saniye boyunca tarayabilmekteydi. yakalanan sinyalin ilk 36 saniyesinin yüksek, diğer yarısının alçak olması ve toplamda 72 saniye sürmesinden dolayı Dr. Jerry R. Ehman'a göre dünya dışı bir kaynağa işaret etmekteydi.

bu sinyal, o dönem basında büyük yankı buldu ama detaylı aramalara rağmen sinyal tekrar tespit edilemedi. ta ki 1989'a kadar. 1989 ve 1990 yıllarında toplam 5 kısa sinyal daha tespit edilmiş fakat bu sinyallerin araştırılması için oluşturulan fonlar devlet tarafından bir anda kesilmiştir.

konu hakkında uzman kişiler, bu sinyalin tekrar duyulabilmesi için yaklaşık 200 yıl geçmesi gerektiğini belirterek, diğer mesajın 2177'de dünyaya ulaşacağının düşünmektedirler.

Judie Foster'In başrolünde oynadığı ve carl sagan'ın romanından uyarlanmış olan contact filmi wow sinyalinden ilham alınarak çkilmiştir.
wow sinyali dışında teleskoplara takılan diğer sinyallerin kaynağı ve tarihi ise şu şekildir:

10 ekim 1989.yay takımyıldızı:
harvard (megachannel extra terrestrial assay) radyo teleskopundan alınan 40 sinyalden biri kaydedildi.

14 ağustos 1989.başak takımyıldızı:
harvard tarafından bir başka sinyal daha kaydedildi. dünya dışı zekanın yayında olduğunu düşündüren türde bir sinyaldi.

16 ağustos 1989.balık takımyıldızı
bu kez de parkes radyo teleskopu tarafından kaydedilen sinyal belirli aralıklarla tekrarlanıyordu. kontrol edilme aşamasında kesildi.

15 kasım 1989.kasiope takımyıldızı:
bu sinyal bir yıldızdan çok dünya dışı varlık tarafından veriliyormuş izlenimini yarattı.

9 mayıs 1990.yılan taşıyan takımyıldızı:
avustralya’da bulunan parkes radyo teleskopu tarafından kaydedildi.
(bkz: contact)

filminde de bu konu işlenmiştir.
1960'ta kurulan seti dünya dışı yaşam formlarıyla temas amacıyla kurulmuş ve 2011 yılında başarısız olduğu gerekçesiyle kapatılmıştır. oysa tahminen 90 bin ışık yılı uzaklığında bulunan gezegenlerin taraması için bu 50 yıllık süre çok ama çok yetersizdir. ayrıca 1977, 1989,1990 ve 1995'te alınan sinyaller "seti" programının başarılı olduğunu göstermektedir.

nasa aldığı bir kararlar "seti" programını 2012'de tekrar devreye sokmuştur. hiç kuşku yok ki insanoğlu uzayı keşfetme yolunda emekle döneminde bile değildir.
Ilk kim milyonerde duymustum. Neden olmasin. Dogru olabilir.
Üstü kapatılan sinyaldir.
Koca evrende yalnız olduğumuza inanmıyorum.
görsel

Sinyalin kaydedildiği an alınan görüntü.
insanoğlunun emeklemeyi öğrenmesi bile on binlerce yıl almışken, uzayı keşfetmesi belki de çok daha uzun yıllar sürecek. Şu anki teknolojimizle en yakındaki galaksiye gitmemiz dahi üç bin yıllık bir dünya zamanını kapsaması, ne kadar acınacak durumda olduğumuzu göstermeye yeterlidir.

Ama insanoğlunun şu bebeklik çağlarındaki merakı onun önünde çok daha geniş ufuklar açacaktır. Tabi bu süreç çok uzun yılları kapsayacak.

iste tam da burada bu sinyal belki de çevresini yeni keşfetmeye başlayan insanoğlunun algıladığı fakat anlam veremediği ilk sestir. Tıpkı bir bebeğin çevresinden duyduğu ama anlamadığı sesler gibi. Kim bilir kaç yıllar sonra o bebek büyüyüp çevresindekilerle konuşmaya, anlaşmaya başlayacak. Uzay denilen bu sonsuzluk keşfedilmeyi bekliyor. Bu sinyal belki de koca bir karanlıkta ortaya çıkan iğne başı büyüklükte bir ışıktır. Kim bilebilir...
Sinyalin içeriğinde küfür olsa insanlık için daha heyecanlı olabilirdi.
Bu sinyal için çeşitli görüşler ortaya konmuştur. Özellikle sinyalin tekrar yakalanamaması dünya dışı varlıklardan geldiği iddiasını çürütmek için kullanılmıştır.

Fakat gel gelelim sinyalin frekans aralığı yani 1.42 ghz olması yapay bir kaynaktan geldiği iddiasını güçlendirir. Aynı zamanda sinyali yakalayan büyük kulak isimli anten gökyüzüne sabit bir açıdan bakıyordu. Başka bir deyişle uzayın farklı noktalarını taramak için dünyanın kendi ekseni etrafında dönüşünden faydalanıyordu. Bu yöntem şu gerçeği oluşturdu: antenin yakalayacağı sinyal 72 saniyelik bir süreyi kapsayacaktır. Aynı zamanda sinyalin ilk 36 saniyesi kuvvetli geri kalan 36 saniyesi düşük frekansta olmalıydı. Bu kurallar yapay bir sinyalin en önemli ip uçlarıydı.

Bunlar tam da wow sinyalinin özelliklerine uymakta. Araştırılması gereken ilginç konulardan biridir. Belki de insanoğlunun dünyadışı yaşam formlarıyla ilk teması olarak tarih sayfalarına girecektir wow sinyali.
bunların hepsi amerikan oyunu.
carl sagan'ın fikri olan seti projesiyle yakalanmış bir sinyaldir. Kendisi popülarite olmuş ufo kavramına karşıydı ve kişilerin iddia ettiği gibi uzaylıların zırt pırt dünyayı ziyaret edemeyeceği fikrini savunuyordu. Söz gelimi ışık yılı kavramıyla ifade edilen bir mesafeyi hiçbir akıllı canlı sadece ziyaret amacıyla kat etmez. Nitekim bu sinyal de 200 ışık yılı bir mesafeden gelmiştir ki olası bir cevap tam 400 yıl sonra dünyamıza ulaşacaktır.
1903'te ilk başarılı uçuş denemesini gerçekleştiren wright kardeşler'den sadece 66 yıl sonra aya ulaşan insanoğlunun müthiş atılımının en güzel ödülüdür bu sinyal.

Hepimizin biyolojisinde yıldız tozu ve yıldızlarda oluşmuş elementler olduğuna göre hepimiz birer evrenin. Ve evrenin kendi kendisini anlama yollarından biriyiz. Koskoca cosmosta evreni anlamak üzere yola çıkanlardan küçük bir ip ucu bizim dünyamıza kadar ulaşmıştır.

66 yılda uzaya çıkan insanoğlunu yüzlerce yıl sonra neler bekliyor insan merak ediyor.
Daf'çı bir dayının selektörüdür.
carl sagan, karanlık bir dünyada bilimin mum ışığı adlı kitabında bu sinyallere kuşkucu yaklaşmış; hatta bu sinyallerin bir çoğunun dünyevi kaynaklardan geldiğini ileri sürmüştür.

Adı geçen kitapta anlatıldığına göre bu tarz sinyallerin ilki 1963'de sscb'de yakalanmış ve dönemin genle havası gereği (bkz: soğuk savaş) medyaya uzaylılarla irtibata geçildiği yönünde haber verilmiş hatta bir basın toplantısı bile düzenlenmiştir. Fakat kısa süre sonra bu sinyalin bir radyo istasyonundan kaynaklığı anlaşılmıştır.

Carl sagan, bu tip sinyallerden bahsederken nedense wow sinyali'ne değinmemiş; fakat bu sinyallerin -her ne kadar bir çoğu dünyevi kaynaklı olsa da- dünya dışı yaşam adına en güclü kanıt olabileceğini de belirtmiştir.
Bir ara hakkında bir şeyler okuduğum sinyal. Wow diye not yazılmıştı. Ama bu gibi işler farklı olabiliyor arkadaşlar. 1977'de bugünkü gibi kesin sonuç alacağımız araştırmalar, bilgi ve deneyim birikimi ve hassas teknoloji bugünkü kadar iyi değildi. 2000'li yıllarda aynı buna benzer bir olay daha yaşandı. Sürekli aynı dalga boyunda sinyal kaydeden uydu garip bir frekans yakaladı. Normalde orada hiçbir gezegen yoktu, dedi araştırmacı. Günlerce frekansı taradılar. Bulamadılar bir şey. Sonra farkına vardılar ki, sinyal güneşin yanında araştırma yapan bir uydudan gelmekteydi. Seti bu heyecan verici günlerden sonra rutin günlerine geri döndü. Belki 1977'deki olayda böyle bir şeydi. Lakin, ben de isterim dünya dışı kaynaklı bir sinyale. Çünkü, çoğu kişinin aksine, koskaca kainatta yaşayan tek akıllı (göreceli bir durum tabiki. Bazen bir hamamböceğinden daha beyinsiz olabiliyor insan) ırkın insan olduğunu düşünecek kadar bencil değilim.
carl sagan'ın 1985 yılında yazdığı ve 1997'de sinemaya uyarlanan contact romanına ilham kaynağı olmuş sinyal.
Allah'ın seçilmiş kulu recep tayyip erdoğan'a gönderilmiştir. O gereken mesajı almış ve hak ve millet yolunda yürümeye o zaman başlamıştır.

(bkz: la fontaine masalları)
bir boktan haberimiz olmadan, her sey bizden saklanirken terkedecegimiz dunya'ya gonerilmis veya gonderilmemis sinyaldir.
Gelecegimizin gecmise gonderdigi sinyaldir.
Duymuştum bu sinyalleri ya, ama pek üstünde durmadım.
sinyalin bulunduğu frekans, 1420mhz'dir. bu sinyal aralığı "korunmuş tayf" içinde yer alır ki dünyadan herhangi bir ülke veya cihaz bu sinyal aralığını kullanamaz. sinyali esrarengiz hale getiren bilgilerden biri de budur.
Sinyali yakalamak tek başına hiç bir anlam ifade etmez.
51. Bölge (şu an Air Force Flight Test Center, Detachment 3 ayrıca Dreamland, Watertown Strip, Paradise Ranch, The Box, Groom Lake, Neverland ve diğerleri şeklinde de bilinmektedir), sahibi Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı ve Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri olan ve bilindiği kadarıyla uçak ve düşman silahları inceleme, analiz etme ve araştırma merkezi olarak kullanılmakta olan yerdir. Yeni uçakların da test ve geliştirme yeri olarak da kullanıldığına inanılmaktadır. UFO teorilerinin de üzerinde üretilmesi ile ünlüdür.

51. Bölge, ABD Las Vegas'ın 153 km kuzeyinde, Groom Gölü yakınında olup Nevada Test Sahası ve Nellis Hava Kuvvetleri Sahası ile çevrelenmiştir. En yakın yerleşim birimi, hemen kuzey sınırında bulunan Rachel kasabasıdır. 51. Bölgenin içinde bulundugu arazi 76 km. karedir ve bu ebat Connecticut Eyaletinden biraz küçük olup, Lübnandan ise biraz daha büyüktür.

Las Vegasdan 130 mil kadar uzaklıkta, ıssız Nevada Otoyolu 375'de Mile Marker LN 29.5'de, yöreden bir çiftçi tarafından kullanılan tek bir posta kutusu vardır. Black Mail Box (siyah posta kutusu şimdilerde beyaz), bu geniş otobandaki tek sınır noktası olduğu için burası, inançlı insanların geldiği yerdir. Bu sınırın öte tarafı olan 51. Bölge topraklarına giriş kesinlikle yasaktır. Etrafa girilmez ve güvenlik güçleri girenleri öldürme yetkisine sahiptir yazılı büyük levhalar vardır ve her taraf güvenlik kameralarıyla çevrilmiştir. Ne karadan ne de havadan bu çok gizli üssün 30 mil etrafına hiç kimse yaklaştırılmamaktadır.

51. Bölge'nin özel güvenliği Cammo Dudes ismi verilen bekçiler sağlamaktadır. Sınıra yaklaşan insanları ve araçları belli bir zamandan sonra uyarmakla görevlidirler. Şayet uyarı sonucu siviller sınırdan ayrılmazsa yüksek miktarda para cezası kesilmektedir. Cammo Dudeslerin rütbesi yoktur. 51. Bölgeye yetkisiz hiç kimse alınmadığından daha üst düzey askeri görevlilerin öldürme yetkisi bulunmaktadır.UFO'ların ve uzaylıların burada tutuldukları söylentileri vardır.

ABD'li bilimci Boyd Bushman ölmeden önce kendini kayıt altına almış ve o kayıtlarda iddiası üzerine uzaylıların fotoğraflarını elinde tutmaktadır. Bushman, ABD’li yetkililer tarafından sürekli inkar edilen Area 51 (51.Bölge) merkezini gördüğünü ve orada uzaylıların yapısı ile ilgili çalışmalar yapan bir grup bilim adamının varlığına şahit olduğunu söylemiştir

Girilmesi kesinlikle yasak olan bu bölge de neler araştırıldığı hala tam olarak bilinmemektedir.
Adamlar resmen selektör yapıp korna çalmışlardır.bu bir namus meselesidir.