PKK'nın yan kuruluşu olan dhkpcliler ile Maocu teröristlerin göçertildiği operasyondur.
Allah yapandan razı olsun. Her ne kadar kullandıkları yöntemi benimsemesem de bugün bu operasyon yapılmasa PKK'nın arkasında çok daha fazla aşırı solcu terörist olurdu.
Ister el kaide olsun, ister PKK, ister aşırı dinciler, ister aşırı solcular... Ne kadar terör örgütü varsa milletin huzuru ve bütünlüğü için göçertilmesi şarttır. Hayata dönüş ile de bu yapılmıştır.
teröristlerin denetimindeki hapishanelere devletin el koyma operasyonudur. neticesi alınmış ve devlet hapislerde hakimiyeti ele geçirmiştir. devletin bu mevzudaki tavrını eleştirenlere hayret ediyorum; devlet hapishaneleri teröristlere mi verecekti.
ben tarafsız sayılırım. ancak adalet çerçevesinden bakarsan tam bir kısasa kısas vakası.
burda yanan arkadaşlarımızdan hangisi mavi çarşı katliamı yapılmasın derdi ki?
batılı toplumlardaki en büyük sol örgütlere bakın. bilhassa baader meinhof'a ve ira'ya dikkat edin.
sivil halka dokunmamak için her şeyi yaptıkları, nitekim dokunmadıkları çok nettir.
eşitlik, sosyal adalet, ezilenlerin yanında olmak, gelir dağılımında adalet, ana dil, parasız eğitim...
bunların tartışmak insanlık onuruna aykırı, doğrudur.
işkence de aykırı, bu da doğru.
ve dahi benim burdaki kolluk kuvvetleriyle cebelleşen insanlarla bir sürü ortak fikrim var.
ama bana mavi çarşı'yı açıklayamazlar. serap eser'i de...
hayata dönüş operasyonu veya en basit tabiriyle bir insanı diri diri yakmak haklı bir eylem değildir veya değildi.
ama sen de istanbul'un gayet tumturak'tan uzak, kendi halinde, memur mahallesi diyebileceğin bir yerinde alıp veremediğin hiçbir şey olmayan insanları diri diri yakarsan... ''tc bizim yoldaşlarımızı niye yaktı, biz ona naaptık?'' diyemezsin.
terör falan bunlardan bağımsız konu. hayata dönüş daha tarafsızca düşünülmeli.
özet geçersek... hayata dönüş operasyonu can acıtan bir vaziyettir insan olana, kürt türk farketmez.
olmamalıydı, ama sebep olması için her şeyi yapanlar da neden diye sormamalı.
efendi... senin canın candı da, altı üstü eve ekmek götürmeye giden gariban neydi?
Cezaevlerinin çiftliğe döndüğü dönemde devlet tarafından yapılmış gerekli operasyondur. Ayrıca kendilerine devrimci diyen üç beş terörist de gebermiştir.
sözlüğün genelini oluşturan şu ülkücü, türkçü minik oğlanların fikrini zaten tahmin edebiliyorum da; ben bugünün ezileni olup, ecevit güzellemesi yapabilen demokrat chp seçmeninin bu konuda ne düşündüğünü merak ediyorum.
Dün gibi aklimda markete gidiyordum hemen önümde cezaevine giden tüm yollar kapatildi silah sesleri gelmeye basladi aksam haberlerde ögrendik neler oldugunu.
Hayata Dönüş Operasyonu adıyla 19 Aralık 2000’de düzenlenen operasyonun yürütücülerinden, dönemin Jandarma Genel Komutanlığı Asayiş Daire Başkanı Ali Aydın’ın ifadesinin "gizlice" alınmasına karar verildi.
Bayrampaşa Cezaevine 19 Aralık 2000’de "Tufan" planı kapsamında düzenlenen Hayata Dönüş Operasyonu’yla ilgili davanın görüldüğü Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi, bugün görülen 43. duruşmada, emekli Tuğgeneral Ali Aydın’ın "örgütlerin ölüm listesinde olduğu" gerekçesini kabul ederek, ifadesinin, tarihi açıklanmayan bir günde ve SEGBiS’le alınmasına hükmetti.
Bianet'ten Ayça Söylemez'in haberine göre; karara şerh yazan üye hakim ise “tanığın Ceza Muhakemesi Kanunu’na uygun şekilde, güvenliği sağlanarak mahkemede dinlenmesi gerekir” dedi.
Avukat Güçlü Sevimli yaptığı açıklamada, mahkemenin bu “gizli duruşma” kararına üst mahkemede itiraz edeceğini söyledi.
"Başbakan Ecevit ‘çağın operasyonu’ dedi"
Operasyon sırasında Albay olan Aydın, 28 Haziran 2021’de Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesi’nde talimatla ifade verdi.
Bu ifadesinde de operasyon öncesi yaşananlara dair şunları anlatmıştı:
"O tarihte Kurmay Albay olarak Jandarma Genel Komutanlığında Asayiş Daire Başkanı olarak görev yapıyordum, cezaevi şube müdürlüğü de benim bünyemde faaliyet göstermekteydi. Cezaevleri tamamen yasadışı suç örgütlerinin kontrolü altındaydı, devlet organları buna önlem almak zorundaydı.
Milli Güvenlik Kurulu’nda konu geç görüşüldü, nihayet Türkiye’deki bazı cezaevlerine inceleme yapılması kararı verildi, incelemeyi yapacak keşif heyetinde ben de bulunmaktaydım. Heyet olarak düzenlediğimiz raporu, Başbakan Bülent Ecevit’e de sunduk, toplantıda bizzat ben de hazırdım.
Başbakan bizim bilgilendirmemizi dikkate aldı ve operasyonunu devletin bekası için zorunlu olduğunu söyledi, hatta operasyonun zor olduğunu, çağın operasyonu olduğunu belirtip kılıcınız keskin olsun, temennisinde bulundu."
"Operasyona askeri görünüm vermemek için koordinasyon içişleri Bakanlığında kuruldu"
Ali Aydın, Sağlık Bakanlığını da kendisinin bilgilendirdiğini anlattı:
Başbakan operasyon öncesi ilgili bakanlıklarla da görüşülüp ona göre işlem yapılsın, dedi. Zaten Adalet Bakanlığı, içişleri Bakanlığı da toplantıdaydı. Toplantıda Sağlık Bakanı olmadığı için ben bizzat Sağlık Bakanı Osman Durmuş’la görüştüm, operasyonun kapsamı hakkında bilgi verdim, tüm hastanelerin açık olması gerektiğini söyledim.
Operasyona askeri görünüm vermemek için koordinasyon içişleri Bakanlığında kuruldu. Operasyon 19 Aralık 2000’de saat 05.00 itibariyle 20 cezaevinde başladı…
Aydın, Çanakkale Cezaevinde mahkumların öldüğü yangından yine mahkumların sorumlu olduğunu, kendilerinin hukuka aykırı bir eylemde bulunmadığını ileri sürdü:
Hayata Dönüş Operasyonu yapılmak zorundaydı, insan haklarına uygun şekilde yapıldı ve bitirildi."