18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günümüz kutlu şehitlerimizin ruhu şad olsun arkadaşlar.
okumak isteyenlere mehmet akif ersoy'un çanakkale şehitlerine yazdığı şiir:
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle “Bu: Bir Avrupalı!”
Dedirir- yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.
Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da,
Ostralya’yla berâber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ’ûna da züldür bu rezîl istîlâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle sefîl,
Kustu Mehmedçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakîkat, yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahrîbe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam ;
Atılan her Iağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller
Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,
Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre .
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat îman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te’sîs-i ilâhî o metîn istihkâm.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Yaralanmış temiz alnından, uzanmış yatıyor;
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i...
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi...
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni târîhe” desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istîâb.
“Bu, taşındır” diyerek Kâ’be’yi diksem başına;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ nâmıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvîzeni lebrîz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn’i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, islâm’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla berâber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
liman von sanders ; Osmanlının bütün gücünü kırdığına inanıp, ingilizler'le haberleşip 7 düvelin ( ittihatçılar'ın yüzünden Osmanlı tek başına dünya ile savaşır, almanya ve avusturya - macaristan hristiyan imparatorluğu'da itilaf devletleriyle birlikte savaşır. bu iki' sinin arası iyidir, hint, anzak ve bazı arap devletleri (suudi amerika emirlikleri, birleşik amerika emirlikleri gerçek arap değildir. genel olarak arap kelime'si bulunan devletler' in arap baharında bölünmeme' sinin sebebi: gerçek arap olmayışları' dır. bu 3' lü ise abdulhamit taht' dan indirilmesi'nin ardından ingilizler tarafından abdulhamit lekeleniyor ise de medya gücüyle kandırıldı.... abdulhamit döneminde bütün araplar, hint, anzak hep abdulhamit tarafını tutardı.)) 18 mart günü büyük bir saldırı yapmasına inanır.
liman von sanders :18 mart günü savaşta bile yoktu. 18 mart'a doğru liman von sanders' ten (dar alanda savaş yaptırır, savaşın ilk günü neden'se 2 tane tabyamızı vuruldu) habersiz boğaza gizlice mayınlar da dökülür
18 mart 1915 mehmet akif'in hatıralarından; mehmet akif ile abdulhamit sürgünde görüşürken mehmet akif şunları der: savaşacak ne topumuz ne tüfeğimiz ne de mermimiz kaldı. abdulhamit savaşacak kürt ve arap subaylar' dan oluşan 40 bin kişilik ordu kurmalısın. sana haliç' te bulunan donanma' nın yerini söyleyeceğim. ki bu donanma' nın içinde 500 binlerce mermi, 100ler' ce hatta 1000' e yakın makineli tüfek barındırır. mehmet akif der ki: karaya tıklım tıklım çıkan işgalciler' den 1 tümen ve akın akın gelen en iyi teçhizat' lı, iyi yetiştirilmiş hatta kendine çok güvenip kişi başı 3 silah getiren, havan topu getiren ve tanklar' ın arkasından gelen kraliyet norfolk alayı (3tümen +1tugay)+ fransız 3 tümeni +hint ve anzaklarda (alman da olabilir) karaya çıkmaya başlar. ki ağaçların arkasında pusu kuran 500 kişilik direniş için gelen kürt grup' dan habersizdir. 500=50 kişiden oluşan fedakar aşiret üyeleri × 10 grup dur. (şimdiki kürtlerin genetik anatomisine bakarak gercek kürt olup olmadığı anlaşılır. bana kalırsa çoğu gerçek müslüman kürtler' den değil). itilaf kuvvetleri cehennemi bombardımanı bitirdiğinde 500 kişiden 247 kişi kalmıştır. bu sırada kürtler'in bazısı ağaçların etrafını hacimlemesine demirlemişler. ki bu agaçları queen elizabeth bombalaması' na rağmen delemedi. sonuç olarak itilaf kuvvetleri mecburi olarak çıkarma yapmak zorundaydı. ingilizler çıkarma yapmaya başladığında kötü bir zamanda yakalandığından dolayı (kötü zamandır. ki 10 bin + devamı gelen nitelikli bir ordu) ağaç arkalarındaki makineli tüfeklere dayanamıyordu. ingiliz cesetleri birbirinin tepesine binmeye başladığında nihayet Osmanlının uçsuz bucaksız devasa savaş gemileri, kruvazörleri ve destroyer'leri plansızca itilaf kuvvetleri' nin donanması tarafından tanımlanamayacağı bir şekilde arkasına geçer. itilaf kuvvetlerinin telsiz frekansları kopukluk ve karışıklık yaşarken mecburi olarak itilaf kuvvetleri'nin donanması yakın temas şeklinde ilerler ve durur. Osmanlı' nın savaş gemilerinden havalanan pearl harbour benzeri savaş uçakları ve çoğunluğu el bombası atmak için kullanılan savaş uçakları yani toplamı 1000' e yakın savaş uçağı koordinatlar' la ingilizler' in büyük savaş gemilerini vurur. ( Osmanlı savaş uçakları'nı türkmenler kullanır, sayı azlığından söz konusu olmaz. türkmenler itilaf kuvvetleri'nin iyi canına okumuşlar. ki bundan dolayı türkmenler de bombaların hedef'indedir.. genelde Osmanlı karayı bombalamaya çalışan isgalci savaş uçaklarını kendi savaş uçaklarıyla uzaktan takip ederken de vurur. itilaf kuvvetlerin'den bazı savaş uçakları karayı bombalamayı başarıyla tamamlarsa tekrar mühimmat yüklemek için kendi savaş gemisine doğru giderken Osmanlı savaş uçakları ile dogfight yapar, itilaf kuvvetleri hava savaşı'nı kaybeder.) itilaf kuvvetleri'nin kıyıya yakın savaş gemilerinden havalanan savaş uçakları yakın ve alçak uçuş yapmak zorundaydı, yaparlardı. bu sırada kürtler ağaç arkalarından düz tüfeklerle işgalci kuvvetlerinin savaş uçaklarını vurdu. Osmanlı rakibin varını yoğunu vurduktan sonra kaçan işgalci birliklerini öldürmek için kıyıya kendi donanmasını getirip, asker çıkartır. itilaf kuvvetleri korku' dan kaçarken bile arap ve kürt subaylar arkasından hepsini boğazladı. mehmet akif derki: Osmanlı donanması işgalci kuvvetlerinin kalabalığından ötürü kıyılar'ın ilerisini göremiyor. Osmanlı 247 kişilik kürt'ün direnmesi için ölüyo, öldürüyo ve ölenler adeta tekrar şehit olarak doğup savaşa devam ediyor. ki karada Osmanlı' dan kimse kalmazsa tepeyi kaybeder, istanbul gider.
Osmanlı savaşı kazanır.
itilaf kuvvetlerinin durumu; finansörü rostchildlerin ekonomisi batar. saldırı ve savunma direncini de kaybeder.
18 mart günü: mehmet akif savaş da tankları ve karaya çıkan 1 tümeni görünce bayılır, bayıldığında vızır vızır geçen mermilerden, mermilerin havada çarpışmasından ,boğazdaki donanmalar' ın birbirini bombalamasından ötürü uyku'sundan kalktığından boğaz yanmıştı.
belki arap, hint ve anzaklar yanımızda olsaydı, daha doğrusu abdulhamit taht' dan indirilmeseydi çok yol kat ederdik. acaba savaşı kazanmış olsaydık. sscb' nin nükleer teknolojisine yetişememek'den de dolayı nasıl bir felaket olabileceği de söz konusu'dur. her şerde bir hayır vardır. Allah burda olan felaket de pek şeyin hayırlı olacağını çok iyi bilir. tabikide bu savaşda itilaf kuvvetleri Osmanlı kıyısı'na bile donanmasını getirir. savaş meydan'ı uzunlamasına 1km' ye yakınken ise genişlemesi epeyce büyük. ..
Osmanlı imparatorluğunun (Perslerden sonra en donanımlı, en uzun süre yıkılmayan ve 3 kıta' ya yayılandır) yalan çizilen ve popüler kültür ürünü olan merkatör projeksiyonu'nun aksine 66 milyon km kare' dir. 1. Pers ise 2. Osmanlı' dır. Osmanlı savaşı kazanmasına rağmen zorla ingilizler tarafından sevr imzalatılıp hem subayları öldürtüldüğü için hemde silah envanteri yunanlılara gittiği için savaşı kaybetti. Osmanlı insanları'nın bir kısmı nolur nolmaz diye silahlarını vermedi.
yahudiler taif'de peygamberi taşladığında Allah onları helak etcekken, peygamber Allah' dan yahudilere 3 şans vermesini ister. 2 şansları abdulhamit'i yahudi ailleleri indirtikten sonra Allah onlara gözdağı amaçlı titaniği batırır. 3.de yahudilerin hâlâ akıllanmama' sından dolayı yok oluşudur.
. hamiltonun 18 mart günü başından geçenler: 18 mart günü çok emindim, işgal etmek pahasına az da olsa kayıp söz konusu ki ben savaştan küçük bir filoyla ayrıldığımda çıkarmanın olduğu zamanlarda (sayısız mermilerin çarpıştığı) ingiliz komutanlarla telsizle konuşurken çatır çatır bilinmeyen sesler geliyordu. ama o genede endişeli değildi. taki finansörleri rostchildlerin ekonomisi ve askeriyesi (savunma sanayiside derim) çökene kadar. hatta zamanımızın peygamberi para ise tanrısı rostchildlerdir. bu söz 1860 dünyada dönen paranın 4 katına sahip rostchildlera söylenir.
Gömelim gel seni târîhe" desem, sığmazsın (kürtlerin 18 mart günü başarısı gerçektende pek azı tarafından bilinir , Osmalıdaki kürtlerin ataları derki; ordusunu kürtlerden kur'anın düşmanı çok olur, çünkü onların birkaçı bile onlarcasıyla dövüşebilcek cesarete, imana ve güce sahiptir.) (iran, med, eyyubi ve perslerin ordusunda çok fazla sayıda kürt barındırır. persler (300 spartalı filmi gerçek değildir, 1.darius' un emriyle Pers' lerin 60 lık tokatçılık yapan kürt ölümsüzleri tokatlarıyla 300 spartalı'nın delinmez zırhlarını delip, atağa geçip bilerek sersemletir. ki 300 spartalı' yı öldürmemeleri'nin sebebi spartalıları pers kralı' nın yanına getirmeleridir. pers kralı batılılar'a göre deliydi. hatta kürt tokatçıları'nın burdaki başarısı tüm dünya'ya hızlıca yayılır. sasaniler (persler'in devamı) hz.muhammed ile kültür alışverişi yaptı. hz.muhammed görünüm ve dövüş sanatların da tokatçıları baz aldı. 300 spartalı'yı 300 ler komitesi yani holywood' un kurucuları çekmiştir. persler'in film de savaşı kaybetmesi normal. )
mehmet akif hatıralarında kürtlerin çanakkale'de bilinmeyen gizemli bir tarihi var der.
.
bu tarihin saygısına küfürlerinize biraz ara bari verin diyeceğim ama. galiba müslüman evladının yapacağı iş değil cuma vakti ve 18 martta cinsel başlık girip küfredip durmak. nerenin soyusunuz lan siz?
şehitlerimizi hatırlatan tarih. ruhlarına fatiha hediye etmek lazım.
binlerce kurşun binlerce ihtimali doğururken, yüksek yerlerde açan çiçekler, annelerin cennet için yetiştirdikleri çicekler, topraklarına namahrem ayaklar değmesin diye, temiz alınlarını toprağa koymuştur.
kundura ayakta, boş mide, yaptığı tümseğin ardında annesini, kız kardeşini, babasını, sevdiğini düşünen bir de zihin.
eli kız eline değmemiş, ruhunda benliğinde zerre kötülük bulunmayan anadolu'nun yiğitleri, evrenin en iyi insanlarını kaybettik.
' sebeb-i hayatım, feyz-i velinimetim. sevgili peder valideme ' ile başlayan nice sevgi/hasret yaşanmışlık barındıran cümleler ile kaybettik.
' sevgili hemşirem lütfiye'ciğim bilirsiniz ki sizi çok severdim. sizin için ve sa'yimin yettiği nisbette ne yapmak lazımsa yapmak isterdim. belki size karşı da kusur etmişimdir, beni affet. ilahi mukadderat böyle imiş. hakkını helâl et. rûhumu şad et '
' ölme ihtimalim çok fazla, ben bir pusula yazdım, arkadaşıma
ulaştırın" tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur: "ben... ben
köylüm lâpsekili ibrahim onbaşından 1 mecidiye borç aldıydım...
kendisini göremedim. belki ölürüm. ölürsem söyleyin hakkını helal etsin '
yazar arkadaşlarımın söylediği üzere, biz çok gülen, abartılı gülen gülmeyi seven insanlar değiliz en mutlu anımızda dahi böyledir, özsaygımız hep bir adım öndedir. anadolu'nun bağrı yanık türküleri, en somut örneğimiz. çok isterdim, bu cümleleri kuracak yücelikte insanlar ile aynı yıllarda yaşamayı. seYiT onbaşı'nın ingiliz OCEAN zırhlısı'nı yıktığı anı bu gözlerle görmeyi pek çok isterdim.
allah allah nidalarıyla ölüme giden nice yiğit ile birlikte yaşamak isterdim.
' 81 il ve 957 ilçe olmak üzere tüm Türkiye'de 18 Mart günü sabah namazında aynı anda Çanakkale şehitlerinin hatıraları için anma programı düzenlenecek. '
dualarımız ile analım, yüksek yerlerde açan çiçeklerimiz için sabah erkenden camii'lerimizde buluşalım dostlar.
rabbim dualarımızı kabullerin en güzeli ile kabul etsin, inşallah.
Çanakkale Zaferi, Mustafa Kemal adıyla birlikte Türklerin yurtseverliğini , kahramanlığını
direnişini destanlaştıran bir abide olarak tarihe geçmiştir. Bu büyük zaferi bizlere kazandıran başta Mustafa Kemal ve öteki komutanlarımız ile Mehmetçiklerimizi bir kez daha saygıyla anıyoruz.
Tüm dünyaya Türk'ün gücünü, vatan sevgisiyle neler yapabileceğimizi gösterdiğimiz, binlerce gencimizin şehit olduğu fakat dünyanın en büyük donanmasına karşı dimdik durduğumuz gün bugündür. bu yıl 98. kez söylüyoruz: Çanakkale geçilmez.
Başta Çanakkale şehitlerimiz olmak üzere, o günden bu güne ülkemizin birliği ve bütünlüğü için canlarını veren tüm şehitlerimizi sonsuz şükran ve rahmetle anıyoruz, minnettarız...
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.
Rûhumun senden ilahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, ilâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!
Okuyunca içim sızladı http://www.hurriyet.com.t...d&utm_medium=facebook .
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere,tüm vatan evlatlarına,henüz 15'inde çocukken cepeye koşan yüreği vtan sevgisi dolu yavrulara allahtan rahmet dilerim.
Bir de dilerim ki güzel ülkem kıymet bilsin.
Onur duyulacak milli mücadelesini ideolojik hesaplara kurban etmesin.
Olmayan tarihlerinden destanlar yazarken kimi uluslar,biz olanı da elimizin tersi ile itmeyelim.
Allah tüm şehitlerimizden razı olsun.
Bize de akıl ,vicdan versin biraz daha..
-bugün, olan gündür şehitleri anmanın bu toprakları kolay kazanılmadığının kıçımızın üstüne kolay kolay oturmamak geertiğinin ve şimd bir kez daha çanakkale geçilmez!
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
işte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, islam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.