96 yıl önce kanlarını bu vatan, bu toprak için akıtan şehitlerimizi saygıyla hatırladığımız gün. 20. YY'da "Toprağımıza başka bayrak dikilemez" gerçeğini gözler önüne sermişlerdir!
kendinden çok daha ağır silahlı, kalabalık emperyalist zihniyete karşı, vatanını seven kahramanların büyük bir zafer kazandığı tarih. saygı ve sevgiyle anıyoruz.
Yaklaşık bir asır önce destansı bir zafer kazanan merhum şehitlerimizi rahmetle anmaktayız.
Aziz ecdadımız maddi ve manevi buhranların yaşandığı o talihsiz yıllarda, vatan sevdasıyla çok büyük bir mücadele vermişler ve tarihe altın harflerle yazılan bir zafer elde etmişlerdir.
''Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar
Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi'' diyen M. Akif'i de hürmet ve muhabbetle anıyoruz.
Kuvvetli duygularımızı tazelediğimiz bu günleri birer muhasebe günü olarak görüyoruz.
Evet, istikbalde en büyük sadâ yine yeni yeniden bu topraklardan yükselecektir.
el oğlu gider haksız yere işgal ettiği vietnam'ın filmini çeker, kahramanlık edasıyla anlatır; benim vatanımda ufacık kara parçasında tam 250bin şehidim olur ama ne yazık ki şimdilerde kimse adını bile söylemez.
250bin kişi güzel kardeşim, 250bin... 250bin can, sevinç, hüzün, anne, baba, sevgili, nişanlı orada toprağın altında. gelibolu denen o yarım ada artık şehitdolu!
hüzün bizim mayamızda olan bir olgu. biz millet olarak pek öyle abartılı gülmeyiz. en mutlu anımızda bile bir hüzün vardır bizim. anadolu'nun bağrı yanık türküleridir türk milleti'nin dna'sı.
tam 97 sene olmuş bu büyük deprem yaşanalı. mehmet akif güzel özetlemiş;
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
250 bin kardeşlerimiz hayatlarını bugünkü götünü başını açanlar için, milletvekili * olup meclisin anasını sikmesi için, nice boşbakanların zirveye gelmesi için verdiği savaştır. içim sızlıyo sözlük.
Genellikle her yıl gittiğim için bu yıl çok ilginç ve açıkcası gurur verici tespitler elde ettim.
- Bu sene oldukça kalabalıktı, gösteri saatinden 1 saat önce otobüsümüzü Şehitlik abidesine 3 Km ileride trafikte bırakıp yürüyerek gittik.
- Katılımın %70 i gençlerden oluşuyordu.
- Üst düzey yetkililer geldiği için bir çok yol kapalı durumdaydı her yeri gezmek mümkün olmadı malesef
- Akp'nin yüzlerce otobüs ile gençlik kollarını getirdiğini gördüm, evet yüzlerce otobüs gördüm desem yalan olmaz.Türkiye'nin her yerinden her şehirden organize olmuşlar 9 - 19 yaş aralığında ki bütün gençleri rehberler eşliğinde geitrmişler. Demek ki bazen her şey anlatıldığı gibi olmayabiliyormuş.
- CHP nin sadece 1 otobüsünü gördüm, onunda gençlik kolları olup olmadığını bilmiyorum.
- Şişli belediyesi, her zaman ki gibi oradaydı, sanırım 10 - 15 civarı ufak otobüs ile gelmişlerdi.
- Türk yıldızlarının gösterisi muhteşemdi.
- Nusret Mayın gemisi Çanakkale iskele de demirlemişti, gidemesemde gördüğüm kadarı ile dolaşılmasına izin veriliyordu, insanların ellerinde pankartlar ile Çanakkale caddelerinden toplu bir şekilde bu gemiye gitmeleri insanları çok duygulandırdı.
- 57 Alay şehitliği düzenlenmiş. 2 yıl öncesine göre daha güzel.
- Abide nin yakınlarına bir mescit yapılmış, şehitler için dua edenler, onalr için namaz kılanlar burada temiz ve rahat bir şekilde dualarını ediyorlar.
- Anzac lar için hazırlıklar başlamış, Anzac koyunda ve abidesinde çalışmalar başlamış.
Eğer Çanakkale'ye şehitliğe gitmediyseniz, henüz hayatınızda çok büyük eksikler var demektir. Orada yaşanılan duyguların hiç bir yazı, hiç bir resim, fotoğraf, materyal ile alakası yok, orada yaşanılanlar çok farklı, oradaki çimenlere dokunmak, bir ağacın gölgesinde rehberiniz size yıllar önce orada neler olduğunu anlattığında o ağaca bakıp burda kimler vardı diye düşünmek bambaşka. Bu duyguyu dünyada hiç bir şey ile elde edemezsiniz. Eğer biraz şansınız varsa çok iyi bir rehbere denk gelirsiniz çok iyi diyorum çünkü bugüne kadar gittiğim ve duyduğum kadarı ile kötü rehber yok, detay anlatanlar, farklı yerlerde duraklayanlar var.
Biraz uzun yazdım ama bir gün sözlük olarak gitmek orada bunları yaşamak lazım. Bir çanakkale turu belki de sadece hafta sonu 1 günde harcadığınız bir ücrete tekabül ediyor...
Siz Japonlar gençlerinize millî şuuru nasıl veriyorsunuz, nasıl bir eğitim programı uyguluyorsunuz ki; bizimkini yetersiz buluyorsunuz? Japon heyetinin sözcüsü şu bilgiyi verir: - Biz eğitime şok testler uygulayarak başlarız. Önce çocukları uçak kadar hızlı giden trenlere bindirir ve çok katlı yollardan geçiririz. En üstün teknolojiyi gösterir, robotlarla çalışan dev fabrikalarımızı gezdiririz. Bu baş döndürücü teknoloji karşısında sarsılan ve şoke olan çocuklarımıza deriz ki: - işte gördüğünüz bu hızlı trenleri ve üstün teknolojiyi sizin atalarınız yaptı. Eğer siz daha çok çalışırsanız daha hızlı giden ulaşım araçları yapar, daha üstün teknoloji meydana getirir, daha modern fabrikalar kurarsınız. Sonra çocuklarımızı Hiroşima ve Nagazaki'ye götürüp düşmanın harap ettiği bölgelerimizi gezdirir ve bu defa da onlara deriz ki: Bakın, eğer siz birlik beraberlik içinde çalışmazsanız, işte düşmanlar sizin ülkenizi böyle yakar yıkar, bu hale getirirler. Ama birlik beraberlik içinde çalışırsanız, güçlü olursunuz, düşmanlarınız size saldırmaya cesaret edemezler. Dünyadaki devletler size saygı duymaya mecbur kalırlar. Artık birlik beraberlik içinde çalışmak ve çalışmamak konusunda kararınızı siz verin!.Bu örneklerle çocuklarımız kendilerine gelerek iyi ve çalışan birer Japon genci olma yolunda millî bir şuur ve heyecanla okumaya yönelirler." Japonların bu tespitlerini sundukları sırada geriden bir ses duyulur: - iyi de bizim sizin gibi Hiroşima ve Nagazaki'miz yoktur ki demek ister.. Heyecanlanan Japon eğitimci hemen cevap verir: - Sizin Hiroşima ve Nagazaki gibi yerleriniz bizimkilerden çok daha etkilidir, der ve şu örnekleri sayar: - Bir metrekareye bin merminin düştüğü Çanakkale Zaferi'nin kazanıldığı tarihî savaş alanları sizde. Çocuklarınızın ve gençlerinizin şok olması için yeter de artar bile Çanakkale. Dünyanın en gelişmiş ve güçlü ordularına karşı Türkler olmazları olduruyor ve bütün dünyayı hayretler içerisinde bırakan bir zafer kazanıyorlar. Bu zaferin dünya tarihinde hala eşi yok. imanın, azmin, birlik beraberliğin neleri yendiğini ispatlıyorlar burada .işte sadece bu olay, bu bölge ve bu zafer dahi gençlerinizin millî şuur kazanmalarına yetecek örneklerle doludur. Bu sebeple gençlerinizi gruplar halinde Çanakkale'ye götürüp gezdirmelisiniz. Her Türk genci Çanakkale savaşlarının yapıldığı bölgeyi bilerek gezmeli, atalarının ne olmazları başardığını gururla görmeli, iftiharla öğrenmelidirler. Daha sonra onlara demelisiniz ki: Sizler de birlik beraberlik içinde çalışmazsanız düşmanlarınız yine gelirler, işgal etmeye kalkışırlar,yurdunuzda özgür yaşamayı size layık görmezler, tutsakları durumuna düşürmek isterler. Ama çalışır, teknolojiyi yakalarsanız ülkenizi kalkındırır, ilerleyen ülke haline getirirsiniz. Başınız dimdik durursunuz yabancıların karşısında!.." Bu sözler Japonların her ne olursa olsun birlik ve beraberliğinin göstergesiydi.
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
işte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, islam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
-bugün, olan gündür şehitleri anmanın bu toprakları kolay kazanılmadığının kıçımızın üstüne kolay kolay oturmamak geertiğinin ve şimd bir kez daha çanakkale geçilmez!
Okuyunca içim sızladı http://www.hurriyet.com.t...d&utm_medium=facebook .
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere,tüm vatan evlatlarına,henüz 15'inde çocukken cepeye koşan yüreği vtan sevgisi dolu yavrulara allahtan rahmet dilerim.
Bir de dilerim ki güzel ülkem kıymet bilsin.
Onur duyulacak milli mücadelesini ideolojik hesaplara kurban etmesin.
Olmayan tarihlerinden destanlar yazarken kimi uluslar,biz olanı da elimizin tersi ile itmeyelim.
Allah tüm şehitlerimizden razı olsun.
Bize de akıl ,vicdan versin biraz daha..