mevcut terör vb olaylarının gidişatına bakarsak uydu gövde gösterisi yapmak için yörüngeye yerleştirildi. sözüm ona istihbarat amaçlı kullanılacak uydu, yerel ve ulusal istihbaratı sorgulayıcı ve itibarını zedeleyici bir pozisyona getirdi. uydu teknolojisinin ishitbarat itibarıyla ne alakası var derseniz, türkiye'de çok alakası var derim. istihbarata büyük bir avantaj sağlandı derseniz, mevcut istihbaratın ülkenin terör olaylarını engellemeye yetmediğini hatırlatırım. yetmemesi istihbaratın yetersizliğinden değil, örtbas ve handikap yaratma, kara politika ve derin devlet çalışmalarından ötürüdür derim. insani istihbaratın her an bozulabilir, kandırılabilir ve değiştirilebilir olduğunu göz önünde bulundurarak bu göktürk 2'yi ele alırsak, uydunun bir avantajdan çok ihtiyaç ve kanayan yara için elimizdeki belki en temiz ve güvenilir görsel istihbarat kaynağı olacağını iddia edebiliriz.
teknik özelliği açısından bilinmesi gereken en önemli şey ise ömrünün 5 yıl olmasıdır.
özellikle terörle mücadelede ülkemize büyük katkılarının olacağı uydudur. bu katkılar;
-operasyonların daha net noktalara daha kontrollü düzenlenmesi
-terörist grup faaliyetlerinin güvenli bir şekilde izlenmesi**
-mayınlı bölgelerin göktürk2 sayesinde işaretlenerek mayınlı bölge tespitinin kolaylaşması
-ayriyetten tarım ve madencilikle ilgili plan ve haritaların çıkarılması
not: daha önceki entrym de izleme üssü neden norveçe kurulmuş diye sitem etmiştim ancak ankara'da da bir gözlem üssü mevcutmuş. olumsuz tepkim adına kusura bakmayınız. yaşasın göktürk2!**
başarıyla fırlatılmasından sonra bir de başarıyla yörüngesine oturursa memnun olacağımız olay. Geç başladık bu uzay işlerine ama inşallah gelişmiş ülkelere yetişiriz bir gün.
başarıyla gerçekleşmiştir. türbana takılmamış, aksine türban taraftarları tarafından uzaya gönderilmiş müslüman malıdır. irtica diye inleyen kemalistlere kapak olsun.
kendimiz fırlatmıyormuşuz da bilmem kim fırlatıyormuş diye hayıflananlar, projeyi küçümseyenler var. ulan hangimiz bir araba aldığımızda oto yıkama yağlama istasyonu da açıyoruz evimizin bahçesine. arabası olana lazım değil mi.
roket veya uydu yapmak ( hatta yapabilmek ) ayrı iş, onu fırlatmak için milyar dolarlar değerinde tesis kurmak ayrı. türkiye fırlatma tesisi kursaydı, "ne gerek vardı canım sanki haftada bir uydu gönderiyoz görüngeye" diye götünüzü başınızı yırtardınız. ayıp be. birazcık da olsa beğenin lan bu ülkenin emek emek yaptıklarını.
Uydunun çin'den fırlatılacak olması türkiye'nin yetersizliğinden falan değil, tamamen teknik hesaplamalardan kaynaklanmaktadır. Abd, rusya, israil gibi ülkeler de dahil bütün ülkeler uydularını dünyanın başka herhangi bir noktasından fırlatır. uydunun hedeflenen yere gitmesi için en uygun başlangıç noktası neresiyse fırlatma o noktadan yapılır. Bu durumun Gelişmişlikle alakası yoktur.
ergenekon destanını terör örgütü ile ilintilendiren hükümetin, uzaya fırlatılacak uyduya göktürk ismini vermesinin altında bir bit yeniği aramak lazım.
olur ki fırlatma başarısız olur, manşetleri şimdiden görür gibiyim;
-göktürk fiyaskosu,
-göktürk uçamadı,
-göktürk paramparça...
fırlatma işini şimdilik çinli'ler yapsa da göktürk 2 'nin yerli yapım olması çok önemlidir. sonuçta önemli olan o teknolojiden uzak kalmamaktır. bugün başka ülke gönderir, ileride kendi uydumuzu kendimiz göndeririz. evet geç kalmış olabiliriz; ama çook geç kalmadık. sonuçta yerlilik oranı tartışılsa bile türk yapımı bir uydu yörüngeye oturtulmuştur. bugün % 80'i türk malı olur; yarın % 100 türk malı olur. önemli olan o teknolojiye sahip olmaktır ve türkiye bu yolda ilerlemektedir.
başarıyı yalnızca hükümete mal etmek doğru değildir. bu bir hükümet değil; devlet projesidir. türkiye, son 15 yıldır bu konularla ilgili ciddi çalışmalar içerisindedir ve meyvelerini yeni yeni almaya başlamıştır. ileride türkiye bu tür konularda daha iyi yerlerde olacaktır. yeter ki bizler köstek değil; destek olalım.
not: göktürk ve çinliler, tarifi imkansız kederler içindeyim...