Vahdettin sürgün edilmemiş, kaçmıştır.
Tüymüştür, topuklamistir.
"Vahdettin sürgün edildi" diyen itler, vahdettin ile ilgili sürgün edilme kararını evrakını kaynak olarak koymalıdır.
Ama tabi öyle bir şey olmadığı için laflar hep havada kalıyor.
Kim sürgün etti lan bu tabansızı?
Hani belge? Hani kaynak?
(bkz: vahdettin hakkında çıkan sürgün kararı)
ittifak kurduğu devletler büyük türk ulusu karşısında bozguna uğrayınca ülkeyi terk etmesi olayıdır. bazı aklı evveller olayı dramatize ediyor "sürüldü ama yaaa ümmetin selameti için gitmek zorunda kaldı yoksa iç savaş çıkacağıdıııı" şeklinde.
hani bazen söylenen şey çok aptalcadır gülersin dersin aklı evvel herhalde söyleyen diye. bu yazılanlara gülemiyorsun bile suratında sadece limon emmiklemişsin hissi oluşuyor. oğlum siz aklayınca aklanmış olmuyor tüm dünya biliyor neyin ne olduğunu sen sözlükte adamı aklasan ne olacak. kaçmasaymış gerekirse işgalciler tarafından kurşuna dizilip "vatanını terk etmek yerine ölmeyi göze aldı büyük adamdı" diye hatırlansaymış.
Vahdettin, sürgün edilmemiş, göt korkusuyla ingiltereye sığınmak istemiş ancak kraliçenin bunu reddetmesi sonucunda bindiği ingiliz gemisi tarafından malta adasında sikilmiş gibi bırakılarak, ne halin varsa gör denilmiştir.
ömrünün kalan kısmını Malta'da yaşamış ve 16 Mayıs 1926'da 65 yaşında ölmüştür.
--spoiler--
dersaadet isgal ordulari baskumandani
general harrington cenaplarina...
--spoiler--
başlığıyla yazılan siyasi sığınma talep mektubu sonrası, vahdettin'in kendi isteği ve gelecek kaygısı ile kendini ingilizlerin kucağına teslim ederek yapmış olduğu topuklama eylemidir...
hazretleri general harrington'a yazdığı mektuba göre;
--spoiler--
istanbul'da hayatımı tehlikede gordugumden ingiltere devlet-i fehimanesine iltica ve bir an evvel mahall-i ahare naklimi talep ederim efendim...
--spoiler--
hayatını tehlikede görmüştür.
bu yüzden iltica talep etmiş ve ülkeyi terk etmiştir.
aslında vahdettin ingilizlerle bu pazarlığı yaklaşık 1 aydır yapmaktadır.
lakin 1 kasım 1922'de saltanatın kaldırılması ile birlikte iyice telaşlanmış, kaçış sürecini hızlandırmıştır.
netice olarak 17 kasım 1922 sabahı vahdettin rıhtımdan bir ingiliz istimbotuna binerek açıkta bekleyen hms malaya zırhlısına ulaştı, böylece 1299'da kurulan osmanlı devleti, hain bir padişahın beceriksizlikleri yüzünden 1922 yılında sona ermiştir...
Saddam hüseyin tüm baskılara rağmen kaçmadı, ülkesini bırakmadı, bir delik de kendi ülkesinde yakalandı ve kendi ülkesinde öldü-öldürüldü.
Kaddafi, o da öyle öldü-öldürüldü. Kaçmadı, sonuna kadar direndi.
Bu liderler istese ülke kaynaklarını yabancı güçlere açar, kendileri aile ve servetini alıp yurt dışına çıkar, iktidarı emperyalist taraftarlara devreder kendi ve ailesi refah içinde emperyalistlerin korumasında yaşardı.
Vahdettin hazineyi almadan gitmiş, hazine mi vardı? Tarihi eserler kutsal emanetler falan onları kast ederek bunlar hazine diyorsanız alamazdı. Alsaydı peşini bırakmazlar bunlar sadece osmanlı türkler padişaha ait değildir.
Sonunda türkiye'ye iade veya kendine ailesine suikast tarih önünde lanetlenme durumu olurdu ki buna cesaret edemezdi.
aramızdaki cahil angutları göstermiş başlıktır. saddam hüseyin in saklandığı delikten çıkarılıp idam edildiğini, kaddafi nin zırhlı araçlarla kaçarken nato hava güçlerince vurulup durdurulduğunu bilmeyen beyinsizleri gün ışığına çıkarmıştır.