Kaosa ne kadar hazırlıksız olduğumuz hükümetin deprem bölgesi il valileri ile bir buçuk gün iletişim kuramamasından ortaya çıkmıştı. Sanmıyorum ki geçen o kadar zamanda o zamankinden daha hazır olduğumuzu.
depremin olduğu sene istanbul'daydık. 7 yaşında olduğumdan mütevellit, hatırladıklarım kısıtlı.
annemin akrabalarına ziyarete gelmiştik. gece birden uyandırıldığımı, elektrik süpürgesine benzer bir sesin çıktığını dolapların devrildiğini ve ışığın yanıp yanıp söndüğünü hatırlıyorum.
1 hafta boyunca ne ankara'ya dönebilmiştik, ne de eve girebilmiştik.
tüm halk sokakta yatıyordu. yerlerde dev yarıklar oluştuğu için her yerde fareler cirit atıyordu.
annem bir yerden şapka bulup kafama geçirmişti yatmadan önce.
fareler kulaklarımı kemirmesin diye.
ilgili güne dair bir hatırladığım bir şey de yıldızlar.
depremi yaşayan çoğu kişiden duydum bunu.
yıldızlar arka arkaya kayıyordu, onlarcası, yüzlercesi...
dönüş yolunda ise depremin üstünden 1 hafta geçmesine rağmen tüpraş hala yanıyordu, yakınından geçmiştik.
Ankara da sallanmıştı beşik gibi.
Elektrikler kesildi.
Doğalgaz kesildi.
Herkes sokakta ne oluyor diyordu.
Tvler elektrik olmadığından açılamıyordu.
Olan cep telefonları çalışmıyordu.
El radyolarından haberler dinleniyordu.
istanbul Düzce adapazarı dümdüz olmuştu. Radyodan dinliyordu çoğu.
Ankara'da sadece iki ışık vardı o gün.
Biri Anıtkabir diğer Kocatepe.
Başkent bile çaresizdi, gece karanlığında.
Gün doğdu.
Hava aydınlandı.
Elektrikler geldi.
O dakika anladık.
Çaresizlik, korku, telaş.
Bir bebek çıktı. Sonraları.
ABD başkanı clinton geldi Türkiye'ye.
Yardım istendi.
Adamı oraya götürdüler.
Bir bebek aldı kucağına.
Bebek burnunu sıktı patlıcan burunlu amerikalının.
Resmî rakamlar 17000 can kaybı dedi amma bütün millet az çok bilir 50000 bin civarı kaybımız olduğunu.
Yıkıldık.
Darmadağın olduk.
Yardımlar aktı bir taraftan.
En kazları ölüleri soymaya çalışan şerefsizleride gördük.
Bir daha yaşamayalım.
Allah bu millete bu acıyı bir daha yaşatmasın.
17 ağustos herşeyi ile Zordu.
Kaybı olanların başı sağolsun.
daha annemin karnındaymışım, 8 aylık. annem depremden önceki 3 saniyede karnını yırtacak şekilde tekmelediğimi söyler. doğmadan önce daha hayırlı evlatmışım ya.
Gölcük merkezli 7.4 büyüklüğünde Kocaeli ve çevre illerde büyük hasar ve ölümlere yol açan depremin olduğu tarihtir. Saat 03.02 de meydana gelen ve 45 saniye süren depremin sonlarında uyanan bünyemin hissettiği ilk duygu , dehşetle sallanan bina ne zaman yıkılacak ve öleceğiz diye beklemekten ibaretti. Bu gün yıl dönümü ve üzerinden 18 sene geçmiştir. O tarihte, istanbul depremi en geç 30 sene içerisinde olacak diyen profesörler haklı ise önümüzde kalan süre en çok 12 yıl civarı, Allah bilir.
--spoiler--
erkan tan: adana'daki yangın şehitlerine dua ediyoruz.
--spoiler--
zaten ihmal olmaz, hata olmaz, sorun olmaz, bina temelinde sıkıntı olmaz, yangın merdivenin yapılışında sıkıntı olmaz; kaderde var denilir, şehit bunlar denir, olur böyle şeyler denir.
kimse hatasını kabul etmez ve gariban yine mağdur olur.
sahi; hiç mi değişmeyeceğiz biz ?
not: 17 ağustos'takilerin mekanı cennet olsun.
şadıman abla'nın tekrardan başı sağolsun.
Bugün 18.yılı. 18 koca yıl geçmiş. O zamanlar 6 yaşındaydım. Ağır bir hastalık geçiriyorum. Sürekli olarak nefesimin kesildiği nöbetlerim var. O sıralar oksijen de alayım diye annemle birlikte köye gitmiştik , Karadeniz'in bir dağ köyü. Yani depremi bizzat yaşamadım. O geceye dair birkaç anı var kafamda ama . Çünkü gece yine krize girmiştim tam depremin olduğu vakitler ve beni apar topar hastaneye acile götürmüşlerdi. Yediğim ilaçların da etkisiyle yatıyordum. Dayımın ve annemin konuşmalarını hatırlıyorum. Elektrikler yoktu kimseye telefonla ulaşılamıyordu deprem olduğu söyleniyordu . teyzemler Sakarya'da .. kimseden haber Yok. Sabaha karşı idi sanırım (zaten bir gram uyumamıştım, uyuduğumu zannediyorlardı) tv açıldı . Manzara korkunç . Sakarya'da bir cami vardı o yıkılmış, teyzemlere yakın. inanamadım gözlerime Sakarya'da girişteki o devasa otelin sadece tabelası görünüyor her şey toprağa batmış. Dayım anneme döndü sanırım gittiler abla dedi. O sahneyi hiç unutamam. iki ya da üç gün sonra haber alabildik. Kimse ölmemişti. Teyzemler bina dışında mahallede ayakta kalan bir tek bina yoktu . Biraz zaman sonra yanlarına gittiğimizi hatırlıyorum. Birlikte oyun oynadığım arkadaşlarım Yoktu artık. Yollar yarılmış, mahalle yıkılmamış da toprağa gömülmüş gibi. insanlar çıldırmış, çığlıklar, toz toprak... kan kokusu. 1999 Ağustos 17 benim için Budur..
Çoğumuz belki bebektik, ya da anlamayacak kadar küçüktük ama hepimiz bu günün anılarını hep dinledik durduk.
8 aylıkmışım. bana hep ailem tarafından ben o gece ağladığım için annemin uyandığı ve beni susturmaya çalıştığı, zifiri karanlık olduğu, aniden sallanmaya başlayıp bir o duvara bir bu duvara çarpa çarpa yürüyebildikleri, apartman yöneticisinin kapıyı çalıp acilen çıkın dediği, annemin 'lütfen ışığı tutun da çocuğa kıyafet alayım' dediği, günlerce dışarıda yattıkları anlatıldı durdu. tabiki ankara'da yaşananlar gölcük-istanbul tarafıyla kıyaslanamaz bile. ama türkiye'nin neresinde olursak olalım hepimiz için çok acı gerçekten. allah vefat edenlere gani gani rahmet eylesin.
bir de aklıma hep depremzedelere götürülen yardımları bile yağmalayan, göçük altında kalan insanların takılarını çalmaya çalışan yaratıklar geliyor. insanlık batsın diyorum. allah bir daha ülkemize böyle felaketler yaşatmasın.
22 yasinda bir universite ogrencisiydim o kara gecenin oldugu tarihte. 1000 km uzakta olmustu benim sehrimden ama dun gibi hatirlarim cektigim uzuntuyu ve aciyi. Sonra aradan zaman gecti bir gun kendi sehrimde o depremden sag cikan bir yurttaşa "deprem oldu bunlarda buralara dolustu. Hirsiz mi arsiz mi kim bilir kim" diye hakaret eden kansiz soysuzun tekiyle yumruk yumruğa kavga ettiğimi hatirliyorum. Allah bir daha milletimize boyle kederler acilar yasatmasin.
6 yaşındaydım. ilk başta abim yatağımı sallıyor sanmıştım. o olmadığını anlayınca kendimi nasıl fırlattğımı ve annemin bağırışını hala hatırlıyorum. sonrasında 2-3 gün eve girmemiştik. çok korkunç bir geceydi ölenlere allah rahmet eylesin.
yataktan fırlayıp salona koşmuştum. öyle hızlı ve gürültülü sallanıyordu ki, sanki beyaz perdeler yere değiyor gibi gelmişti. belki de değmişti. o ana dair tek hatırladığım buydu. sonra bayılmışım. gözlerimi açtığımda bütün mahalle aşağıya inmiştik. herkes birbirine bakıyordu.
Almadığımız derslerle yeni bir depreme hazır değiliz. Ve maalesef korkunç olacak. Biz ders almayız, rant yaparız. Bişeyler yaparız. Basit bu kadar insan hayatı çünkü.
'Unutmadık!' ...
Deniz kumundan yapılan ölüm binalarının hesabını mı sorduk?
Ya toplanma alanlarımız üzerinde ki avm'lerin?
100'lerce insanın hayatını kurtaran, minnet borçlu olduğumuz Akut'a yapılanlar karşısında ses mi çıkardık?
Bu olayı yaşamış olmama rağmen hatırlamayacak kadar küçüktüm. Ama yaşayanların bu konuyla ilgili anlattıklarını dinledikçe insanların hayatında ne kadar büyük yaralar açtıklarını daha iyi anlıyorum. Ailesini kaybeden var, sevdiği kızı kaybeden var, daha da ötesi aklını kaybeden var. Dilerim bu olaydan ders alınmıştır, dilerim bir dahaki depremle, daha iyi hazırlanmış şekilde karşılaşırız.
Tam 19 yıl önce;
16 Ağustos’u 17 Ağustos’a bağlayan gece, belkide hayatımın en uzun gecesiydi.
aşırı bir sıcak vardı. uyuyamamıştım bir türlü.
her zaman ki gibi balkonda oturuyordum. ama ilginçtir,
sanki o gece yıldızlar daha yakın gibiydi. belki de bana öyle geldi bilemiyorum,
tam kafamı yastığa koymuştum ki, derin bir uğultu ve sarsıntıyla gözlerimi açtım.
oldukça uzun sürdü.
hiç bitmeyecek zannetmiştim.
elektriklerde kesilmişti. karanlıkta merdivenlerden inmekte oldukça zor olmuştu.
ama en zoru çevremizden topladığımız yardımları gölcük' e götürdüğümüz zaman görmüştük.
o Genzi yakan ceset kokuları unutulacak gibi değil.
hazırlıksız yakalanmıştık hem devlet hem de millet olarak.
üç kuruş para kazanmak uğruna kağıttan yapılan evler misali her taraf yerle bir olmuştu.
ders aldık mı?
sanmıyorum.
çünkü istanbul' da olası bir deprem için hazırlanan 3 bine yakın deprem toplanma merkezi
şu anda ortada yok.
yandaş müteahhitler tarafından avm veya plaza yapılmış.
şu an 77 tane var deniliyor.
ama kimse yerini bilmiyor.
boşuna dememişler '' türk halkı balık hafızalıdır'' diye.
ancak yıl dönümlerinde hatırlarız.
ölen öldüğü ile kalır.
Daha ben doğmadan yaşanmış ama tüm Türkiye’yi hatta dünyayı derinden etkilemiş doğal afetin yıl dönümüdür. Ölenlere allahtan rahmet dilerim. Allah birdaha bugünü bizlere yaşatmasın. Amin.