Türk milletinin bir nebze de olsa mutlu olmasına sebep olmuş hadise. O yıllarda çekilen kısa bir belgeselde, Öcalan şahsının yargılanışını izlemeye giden şehit ailelerinin mutluluklarına ve gözyaşlarına tanık olabilirsiniz. idam edilmesini hepimiz dilerdik, maalesef gerçekleşmedi.
yarım bırakılmış olan yakalamadır. o gün uçakta ona refaket eden yetkililer ve pilotlar uçaktan güvenli şekilde atlayıp paraşütleri ile yere inerken o uçağın yere çakılması en doğrusu olacaktı. aradan 19 sene geçti ve bu 19 senede bu şerefsiz bu ülkenin ekmeğini yiyip ziyaretine gelenler aracılığı ile ekmeğini yediği ülkeye ihanet etmeye devam etti.
şu üç hadisenin neredeyse 30 gün içinde ardı sıra yaşanması bi hayli ilginç ...
16 şubat 1999 - abdullah öcalan'ın türkiye'ye getirilmesi
22 mart 1999 - fethullah gülen'in abd'ye gitmesi
26 mart 1999 - recep tayyip erdoğan'ın cezaevine girmesi
abdullah içeri feto dışarı resmen oyuncu değişikliği yapılmış tesadüfleri bile kurgulayan bir USA kokusu almamak elde değil he bide kahraman yetiştirmek lazım , siyaset üretmek-siyaset yapmak sözde mağduriyetten bir figür oluşturmak yani ne yazık ki unutkan bi toplumuz arkasını hiç görmeden gündemle ordan oraya savruluyoruz bunu temel olarak bob başkanlığına kadar kronolojik beyin fırtısnaı yapmakta fayda var nacizane önerim.
hain teröristbaşı suriye'deydi.
şanlı ordumuz suriye sınırında en üst düzey komutanının ağzıyla net bir mesaj verdi.
"haini saklamayın..."
ve yılan deliğinden çıktı.
çıkmak zorunda kaldı.
ardından apo dolaşmaya başladı.
rusya'ya gitti, italya'ya gitti...
rahat vermedik.
zira devletimiz devlet gibi devletti.
teröristbaşını besleyen her ülkeye, herkese postasını koyuyordu.
nihayet yunanistan sahip çıktı haine.
apo o sırada kenya'daydı. yunanistan büyükelçiliğinde saklanıyordu.
ama türkiye'nin baskısı sonuç vermişti, yunanistan'ın artık teröristbaşını kendi büyükelçiliğinde saklamaya yüzü kalmamıştı...
ve yunanistan, apo'yu kenya'dan almak için hollanda'dan uçak kiraladı...
cavit çağlar'ın uçağı, sivil havacılık genel müdürlüğü personeli tarafından boyandı.
yunanistan'ın hollanda'dan kiraladığı uçağın aynısı birkaç saat içinde uçuşa hazırdı.
devletin organizasyonuna bakar mısınız arkadaşlar?
sene 1999.
buzdolabı yok(!) ya hani.
ama mitçisinden tut, sivil havacılık personelinin yer hizmeti ekbine kadar herkes liyakatli ve herkes görevinin bilincinde...
ve hazır edilen uçak içinde "muz tüccarı iş adamı" görünümlü 5 mit personeli ve bordo berelimizle havalandı...
muz tüccarları(!), bir maymunu kafeslemeye gidiyorlardı...
tıpkı 1911'de gazeteci şerif bey ve kuyumcu hamdi kılığında trablus'a giden kahramanlar gibi öncelikle mısır'a gittiler, ardından uganda'ya indiler.
burada dikkatleri dağıtmak için 10 gün beklenildi.
bu sırada yunanistan'ın hollanda'dan kiraladığı uçak havalanmış, kenya'ya geliyordu.
hollanda'dan gelen uçak havadayken, bizim muz tüccarları uganda'dan havalandı.
ve ardından nairobi havalimanına indiler...
kenya'daki yunan istihbaratı kandırılmıştı.
bizim uçağı, kendi uçakları zannettiler.
o zamanlar biz kandırılan değil, kandıran, ne istedilerse veren değil, ne istediysek alan taraftık.
ama buzdolabı yoktu yani. vallahi bak...tuvalet de 1 milyondu...
uçağın indiği bilgisini alan yunanlar, apo'yu saklandıkları delikten, yani kendi büyükelçiliklerinden çıkarıp havalimanına getirmeye başladılar.
ve nairobi havalimanında bekleyen mit görevlilerine, yunan istihbaratına teslim eder gibi teslim ettiler apo'yu.
kendi elleriyle...
apo'da ne olduğunun farkında değildi.
hollanda'dan gelen uçağa bindirilip yunanistan'a götürüleceğini zannediyordu.
bu hissiyatla uçağa adımını attı.
hala her şey normaldi. uçak kalkışa hazırdı, motorları çalışıyordu.
apo kendisine gösterilen koltuğa oturdu.
ismi bizde saklı olan mit mensubu apo'nun karşısına geçti elini omzuna koydu ve gayet temiz bir istanbul şivesiyle konuşmaya başladı;
Pkk'lıları ve malum ırkı bayağı kudurtan yakalanıştır..
Tabii o zamanlar muz cumhuriyeti değildi bu ülke.. Teröristlerle müzakere yapılmıyordu.. Teröristlerin içinden geçiliyordu.. Apo'culara çatal fırlatılıyordu.. Hem bu yakalanış, hem de bu çatal olayı hala pkk'lıları zırıl zırıl ağlatır.. Ağlamayın lan hewaller.. Ağlayacaksınız oynamayalım yani..
başarılı bir dış politika ile aLIP GETiRMiŞTiK katili.
ne bilirdik imralıya heyetler gönderip, trt ye kardeşinin çıkarılacağını..
gençler hatırlamaz... mit, tsk, devlet başarılı bir organize bir biçimde alıp getirdi katili. ülkedeki belki de en güzel gecelerden biriydi. hatırlıyorum da insanlara bir umut doğmuştu sonrasında..
en son milli kahramanlık gecemizdi. sonrası da hep bilindik şeyler işte..
çok güzle bir gündü. birebir getiren ekibin içerisinde babamın sınıf arkadaşlarından aile dostumuz olan bir abimiz de vardı ayrıca gurur duymuştuk kendisi ile.
devletin teröriste "kodum mu oturtur, istedim mi bulurum" dediği dönemdi.
kendisi ecevit hükümeti zamanında yaka paça yakalanmıştır. rahmetli ecevit bir kez bile miting meydanlarında bununla övünerek oy toplamaya çalışmamıştır.
devlet gitmiş yapacağını yapmış geri gelmiştir.
tıpkı kıbrısta olduğu gibi, tıpkı kardakta olduğu gibi.
çünkü devlet ayrı hükümet ayrı şeylerdir.
ne tansu çiller ne de bülent ecevit bununla oy toplamaya çalışmamış, siyasi propaganda olarak kullanmamıştır.
şimdi ise 16 şehit verilen operasyon istanbul’un fethi gibi kutlanıyor.
Öncesinde ecevit'tin "yakakayacağız" veya "müjde vereceğiz" diye tek kelime etmediği şanlı operasyondur.
Hoş, sonrasında da "ben yakalamadım, devlet yakaladı" dedi.
Ya şimdi? Rehine kurtarılacak, operasyon başlamadan önce şahsım "birkaç güne müjde vereceğim" diyor. Sonra 3 bordo bereli kaybediyoruz. baktılar olmuyor, plan B'ye geçip, uçaklarla vurmaya başlıyorlar. Mağaraya üç gün sonra ulaşılıyor ama rehineler şehit edilmiş maalesef.