12 eylül 1980

    112.
  1. ben 17 yaşındayım..

    hani şu başlıklara ''17 yaşında hayatı anladığını sanan mal'' ya da ''17 yaşında depresyona giren genç'' olarak konu ettikleri..

    ne içinde olmak için geleceğimi feda edebileceğim 60 darbesine ne de uğruna geçmişimden vazgeçebileceğim 80 darbesine tanıklık edebildim..

    ama duydum , gördüm , bildim.

    bundan tam 27 sene önce bugün bana yasaklanan şeylerin hepsini yaptım yani.. affet beni tonton kenan amca! sana , emirlerine , anayasana karşı gelmek istemedim.. sadece sorguladım. biliyorum ayıp , biliyorum gereksiz , biliyorum sürüden ayrılış..

    ilkokulda hayat bilgisi derslerinde hep atatürk'ü okuduk biz. ortaokulda hoca bize ey türk gençliği'ni ezberlettirdi. sonra bir sürü savaş okuduk , ezberledik. arada güzel şiir okuyabilenler ''atatürk'ü anlamak'' diye bağırdı kürsüden arkadaşlarına , el çırpmaya gelen velilere. 10 kasım'da biz hep buynu bükük durduk. bu arada zilyon tane şey ezberledik , tarihimizle övünmemiz gerektiği anlatıldı bizlere. türk olmakla gurur duymamız gerektiği öğretildi. biz hala bağırıyorduk ''atatürk'ü anlamak'' diye.

    sonra liseye geldik biz , ermeni soykırımını tartışır olmuştuk. bir arkadaşımız elinde nazım hikmet kitabıyla solculuk oynardı sınıfta , sol olduğu için hiçbir zaman sola oturmayan bir arkadaşımız da vardı bizim. nihal atsız'ı kadın zanneden ya da bir mayısa 400 yetelelik ayakkabısıyla giden arkadaşlarımız.. bir gün sınıfı ''bu sınıfta ateist varmış!'' diye bir veli bastı mesela.. bir kız arkadaşımız sırasına türk bayrağı kazırken devletin malına zarar vermiş olmadı mesela. bizim müdürümüz her 10 kasım'da ''atatürk'ü anlamak'' diye bağırırdı bize kürsüden , çok uzun konuşurdu. dinlemezdik. artık kimse dinlemiyor zaten birbirini. neyse , bir 10 kasım'da müdürümüz okula atatürk'ün sevdiği şarkıları çalması için saz ekibi çağırdı , gülşen'in off off şarkısı eşliğinde atatürk'ü kömür gibi yakarak mezarında atatürk'ü anladık biz.

    okuduk hep ama , önümüze ezberlememiz için sunulan her şeye rağmen okuduk. annelerimiz babalarımız ''bulaşmayın , biz değiştirmeye çalıştık da noldu? boş yere fişlendiğinizle kalırsınız.'' dedi ama biz okuduk hep. fikirlerimiz oluşmaya başlamıştı bizim. bir tarafa ait olmaya çalıştık. 17 yaşındaydık.. sadece 17! bir yere ait olduğumuzu en çok hissetmek istediğimiz yaş.. bir şey için ''evet ben bunu biliyorum!'' demek için savunduğun şeye hakim olduğun kadar onun karşıtına da hakim olman gerektiğini biliyorduk biz , ama işimize gelmiyordu.. anlıyor musun ? kimse anlamıyor artık birbirini.. demiş miydim ? dinlemiyor da..

    bak kenan amca ;

    bugün kürt - türk - laz - ermeni - hede - hödö diye bölündüysek eğer , ''kardeş kardeşi vurur mu , insan insana bunu yapar mı?'' diye bağırıyorsak eğer..

    17 yaşında bir erkek çocuğu tarih yazılısında önüme kopya kağıdı atıp ''lan emperyalizm ne demek?'' diye soruyorsa..

    ülkesini insan hakları mahkemesine şikayet eden birinin eşi , üstelik türban yüzünden , cumhurbaşkanlığı koltuğuna ; geçmişi mapushane duvarı dolu biri başbakan koltuğuna oturuyorsa..

    12 eylülü bilmiyorum ama 11 eylülü anlatabilirim diyecek kadar memleketine bir kız yabancılaşıyorsa..

    sizin yüzünüzden!

    nerde kalmıştık ? ''atatürk'ü anlamak'' diyorduk.. ne güzel anlamışız ata'yı diğ mi ? iki kocaman darbe , bir muhtıra.. ah pardon , yoksa o muhtıra sayısı iki mi oldu ? ahah eşitlik görüyor musun ? zaten sen çok eşitlikçi bir adamsındır elhamdülillah..

    bir sağdan bir soldan.. oh bir de yandan.. altmış.. yetmiş..seksen.. yetmez! kıvır! kop evladım kop!

    bak kenan amca ;

    bugün ''asmayalım da besleyelim mi?'' diye gaza geliyorsak..

    önümüze gelen herkese ''vatan haini'' yaftasını yapıştırıyorsak..

    gencecik fidanları dar ağacında sallandırıp üstüne filtreli sigara tüttürebiliyorsak..

    17 yaşında çocuğu öldürüp , zaten yaşamıştı yaşayacağı kadar diyip ölümü geçiştirebiliyorsak..

    sizin yüzünüzden!

    çemberimde gül oya benim en sevdiğim dizidir.. yurdanur var ya orada , o benim işte. mehmet vardı ya orda , o da senin oyuncağın. bir gün mehmet eve topallayarak geldi. mehmet'in yaraları aylarca geçmedi. mehmet çok etkilendi , sevemedi bir daha. bir daha hiç sevdiceğine eskisi gibi bakamadı. yurdanur o'nu öyle görünce öldü. son bakıştaki gözler hep aklımızda ya hani , o hesap..

    ha bu arada , sibel can bu yaz 20 kilo almış. hala sanatsal açıdan estetik midir diye düşünmüyor değilim.. bence baştan aşağı kırmızı olsun tablonuz. arada mavilikler olabilir , suyu temsilen.. kırmızının kan rengi olmasına dikkat edin. turgut özal bey , rahmetli , amerikalardan en kalitelisini getirmişti bizler için. siz memur değilsiniz ama işinizi bilirsiniz diğ mi ? ya da 5 kilo nohuta muhtaç olup hakkını satmak nedir bilirsiniz.. görmüş geçirmiş bir adamsınız.. öyle bir geçirdiniz ki hem de..

    bak kenan amca ;

    bugün parası olmadığı için bir çocuk okula gidemiyorsa..

    çocuğunu okula gönderecek kadar bir baba para kazanamıyorsa..

    hayallerini gerçekleştirmek için bir genç gençliğini harcamak zorunda kalıyorsa..

    bir anne ''anne benim neden onlar gibi kıyafetlerim yok'' diye bir soruyla muhattap oluyorsa..

    sizin yüzünüzden!

    17 mayıs 2006 günü bu ülke bir danıştayını kaybetti. adaletimin o güzel kefeleri kötü adamların lehine.. öncesinde alışıktık biz. uğur mumcu - susurluk filan. sonra hrant dink. benim ermeni bir arkadaşım vardı , gözlerindeki korkuyu görmeliydin.. ötekileşmişti anlıyor musun ? durduğumuz yerde , yerde yatan bir delik ayakkabıdan ötekileşmiştik. bir anda.. ama biz atatürk'ü anlamış sayıyorduk kendimizi. hani kahveler yerine laboratuarlarda sabahlıyoruz ya biz , anlamıştık işte. o kızın gözlerindeki yabancıyı görmeliydin..

    bak kenan amca ;

    bugün bir aile bir mayısta sadece orada oturduğu için dayak yiyebiliyor , bir kız saçından sürüklenebiliyor , bir erkek işkence delisi edilebiliyorsa..

    seni bir asker , darbeci , siyasetçi olarak değil de ressam olarak tanıyorlarsa..

    hiçbir şey olmamış gibi yaşayabiliyor ve bundan rahatsızlık duymuyorlarsa..

    artık değiştirmek yerine kabullenmeyi seçmiş ve kendileri gibi olmayanları dışlamayı farz bellemişlerse..

    sizin yüzünüzden!

    beynelmilel benim en sevdiğim filmlerden biri.. siz hiç sevdiğiniz için dedenizin kefeninden ilan-ı aşk ettiniz ve gözünüzün önünde sevdiğinizin öldüğünü gördünüz mü ? hiç en yakınınız en uzağınız oldu mu bir anda ? hiç , hiç tanımadığınız biri için ''doktooor'' diye bağırmak zorunda kaldınız mı ? bir sürü insanın o an sadece yoldan geçtiği için öldüğüne tanık oldunuz mu ?

    bak kenan amca ;

    bugün , gökten başıma saksı çarpsa.. ayağıma taş batsa.. gözüme çöp gelse.. kalbime yangın düşse..

    sizin yüzünüzden!

    düzeltme :

    (#454987)
    (#630131)
    (#1022820)
    (#1754008)
    (#1244068)
    (#1506641)
    107 ...
  2. 18.
  3. düşündüğünüz için tutuklandınız.
    ülkenizi sevdiğiniz için tecavüze uğradınız.
    sorguladığınız için öldürüldünüz.
    bir akıma darbe vurulan tarihtir bu tarih.
    şerefini, a.b.d.'li generallere satan kumandanların, kendi aydınlarını aciz köpekler gibi yokettiği tarihtir bu tarih.
    sayısız kitap yakıldı...içinde kitap olan evlerin sahipleri tutuklandı.
    sarhoş polisler, karakol köşelerinde genç kızlarımızın ırzlarına geçtiler...bağırta bağırta...
    ve manda başa geldi, artık o bir darbe dedeydi. önce anayasaya değiştirildi, sonra da beyinler.
    görevini çok iyi yaptı darbe dede, efendileri onunla gurur duyuyordur.
    101 ...
  4. 7.
  5. günümüz susak ağızlı , jole beyinli , düşünmeyen , üretmeyen , apolitik , tiki gençliğin tohumlarının atıldığı tarihtir .

    anlamadığım şey şudur :

    amacınıza ulaştınız efendiler! şimdi neden bu gençlik şöyle bu gençlik böyle şeklinde anolojiler yapıp koltuklarınızı kabartıyosunuz ?
    85 ...
  6. 204.
  7. şimdilerde anneler babalar hala çocuklarına"aman siyasi olaylara bulaşma" diyolarsa sebebidir.
    bir neslin apolitik yetişmesinin sebebidir.
    çocukları akıllı olacak diye aklı çıkan anne babanın sebebidir.
    ve hala yaşayanlar vardır yüzlerce o günlerin acısını..
    hayatı boyunca çocuğu olamayacaktır birinin, seneler geçse de hala ruhsal bozuklukları olan başka biri, kaçak yaşamaktan mütevellit hayattan hep kaçan başka biri...
    iç savaşın diğer ismidir. demokrasinin katli. bir milletin kendi milletine yapabileceği en üst eziyet.
    bi de ressam ya bunu yapan... sorsak ona?
    bana piçliğin resmini yapabilirmisin abidin?
    45 ...
  8. 71.
  9. tarih 12 eylül 1980. yer manisa...

    bir adam karısı ve 3 yaşındaki çocuğu ile beraber evinde oturuyor. küçüklüğünde yapmadığı iş kalmamış, tek gayesi dürüst olmak ve ailesini geçindirmek olan, dönemin etkin fikirlerinden etkilenmiş bir adam. kapı çalınıyor. içeri giriyorlar. "sorun nedir" demeden evi arıyorlar. bir kaç dergi* buluyorlar. nüfus kimliğine bakıyorlar. "diyarbakırlı" . o noktada kopuyor olay. "anne babamı nereye götürüyorlar?" sesi duyuluyor bir taraftan. o ve onun gibi binlercesi..

    önce götürüyorlar adamı manisa işkence evine. çırılçıplak soyuyorlar adamı. aklınıza gelebilecek en iğrenç şeyleri yapıyorlar. "neden?" diye haykırıyor adam? sebep; polsi tek şey diyor "tüm kürtler ibnedir!". neden diyor adam? "solcusun!" işkence yapılıyor daha fazla. insanların düşüncelerinden korkuyorlar. ezelden beri yaptıkları şeyi yapıyorlar, düşünceyi güç ile, silah ile, zorbalık ile bastırıyorlar. bu işlerin böyle yapıldığını sanıyorlar.

    sonra adamı alıp diyarbakır a hapisaneye yolluyorlar. 400 kişilik hapishanede 3000 kişi kalıyorlar. solcular ve kürtler. onlara göre o dönemde insanların en çok korkması gereken iki şey. insanlar çıldırıyor burda. aklıma geliyor 2. dünya savaşında yahudilere yapılan işkenceler.. bir polis ölüyor hapisanede, 7 kişi birden üstleniyor suçu. sebep? insanlar işkenceden kurtulmak istiyor artık. üstlenmek istiyor polis in faili meçhul ölümünü. 12 eylül ağzına sıçıyor işte bu insanların hayatlarına.

    işte pkk. neden? niye yıllar boyunca bu millet ile beraber yemiş, beraber uyumuş bir millet şimdi dağlara çıkıyor? niçin?
    çok belli değil mi cevabı? sizce bir canavar kendi kendine mi uyandırılır? onu birileri dürtmeden neden katliam a başlar? 12 eylül ün belki de en acı sonucu pkk dır. o dönemde organizasyon seviyesi en alt seviyede olan bu örgütün 1990 lardaki azılı hareketlerinin temelidir bu darbe. en son görmüştük nu nesilin çocuklarını, abbas güçlü nün "genç bakışında", o kenan evren i ayakta alkışlayan gençleri. analarının babalarının düşüncelerini hiçe sayarak, 1 dirhem bile utanmadan, saygısızca alkışlarla toprağa gömen gençleri.

    ki o düşüncelerini yok ettikleri insanların oğlusunuz. ki annelerinizin babalarınızın sicillerinde hala yazıyo emin olun siz her ne kadar göremesiniz de "bu bir kürt! olsa da olur olmasa da!" "bu bir solcu, istediğinizi yapın, hayatı zorlaştırın onun için."
    "geberse de olur gebermese de!"

    bu darbe şunun anlaşılmasına sebebiyet vermiştir. türkiye nin aslında en çok korkması gereken ordu ve polis tir en güvenmesi gereken değil. çünkü bu ülkede tek suçun düşünce özgürlüğü olduğunu biliyoruz. evet, düşündüğünüz anda var değilsiniz, artık yoksunuz. çünkü her daim sizin düşüncelerinizden korkan insanlar olucak. birileri sizin düşüncelerinizi yok etmelerine kimse ses çıkarmayacak. uyuşturucu yedi bitirdi diyoruz kendimizi. ama gümrükten kamyonlarca eroin i sırf satış amaçlı taşıyan polisleri unutuyoruz. bir gece canı sıkılıp da fahişeleri sokaktan toplayan, sonra da "bize verin! yoksa tüm geceniz nezarette geçer" deyip de fahişlelerden bile çıkar sağlayan adamları unutuyoruz. hrant dink suikast ınan sonra "ortala hoca ortala! arkasındaki "vatan toprağı kutsaldır" yazısı da çıksın" diyen jandarmayı unutuyoruz; ki bu öyle bir olay ki başka bir ülkede olsa bir hükümetin düşmesine sebebiyet verecek bir olay. duyarlı bir toplum un, o ülkenin dışişleri, içişleri başbakan vs vs sini bırakmayacağı bir olay. ama öyle bir ülkede yaşlıyoruz ki şu anda, malatyaspor un bir maçta sırf hrant dink malatyalı diye "ermeni malatya" sloganı atan insanları görüyoruz. trabzonspor maçında "ayağa kalkmayan ermeni!" sloganı atan insanları görüyorz, bir allahın kulu çıkıp da susturmuyor bunları.

    vatan - millet - sakarya ve bu üçlemeden çıkar sağlayan insanlar. .... fason milliyetçilik... baba oğul kurtuluş savaşına gidip de 7 sene sonra sadece oğul akli dengesini yitirmiş bir şekilde döndüğü savaştan, hala vatan - millet - sakarya edebiyatı ile ceplerini dolduran insanlar.. 12 eylül ün tohumları.. bu ülkenin görebileceği en kötü insanlar. ne yobazı ne kürdü ne ermenisi. işte içimizdeki irlandalılar...

    hepinizden nefret ediyorum...
    45 ...
  10. 3.
  11. Bir neslin susturulup fislendiği turkiyenin tarihindeki en karanlik sayfa
    26 ...
  12. 25.
  13. bir annenin kucağında 2.5 aylık bebeğiyle sabahın köründe iki sokak ötedeki annesini ziyaret etmek için evden çıktığı, ama askerlerin onu durdurup "dur, hoopp nereye gidiyorsun ihtilal oldu bir yere gidemezsin, dön evine" dedikleri gün. kadının "olmaz, kıyamet de kopsa ben anneme gideceğim dedesi kızımı görecek, onunla oyun oynayacak, çünkü dedesi hasta ne kadar yaşayacağını bilmiyorum" dediği gün. askerlerin tüm ısrarlarına rağmen kadının evine dönmediği gün. çaresiz kalan askerlerin kadını yanlarına alarak annesine götürdükleri gün. küçücük yaşta anne olan bir kadının korkusuzca tankların, eli tüfekli askerlerin arasından geçip bebeğini dedesine götürdüğü gün, oyun oynasınlar diye. dedenin bebeği görünce ihtilalim geldi dediği gün. yorgun kalbi ihtilalin yıkımını kaldıramayacak bir dedenin ihtilal kelimesine güzel bir anlam yüklemeye çalıştığı, o günden sonra bebeğin adının ihtilal kalmasına neden olacak gün. o yılda doğmuş bir kızın anlatılanlardan en çok aklında bu kalmış olan gün. 12 eylül dendiğinde o kızın hep dedesini özlediği gün...
    14 ...
  14. 15.
  15. Türkiye cumhuriyeti tarihindeki en karanlık sayfa. düşünen Genclik 12 eylul sabahı aniden susturulmuş , önceden kimlikleri tespit edilenler bir bir toplanmış , hapse girenlerin çoğu dışarı cıkamamış , bir çoğu işkencelere maruz kalmış dışarı çıkınca fazla yaşamamıştır. Bu arada bu gencliğin çoğunluğu universite öğrencisiydi , çapulcu değildi.
    15 ...
  16. 4.
  17. türkiyenin avrupaya ekonomik entegrasyonunun sağlamak amacıyla nato kontrolunde yapılmış darbedir... (Hot Money And The Politics Of Debt isimli kitapta da açıkça böyle yazar...)
    ayrıca (bkz: our boys did it)

    buradaki entegrasyondan kastın ne olduğu, neyin neremize entegre edildiğini söylemeye gerek yok heralde...

    üstelik bu katliam için görevlendirilmişlerin (bkz: kenan evren) hiç utanmadan atatürk adını ağızlarından düşürmemeleri tükürük bezlerimdeki salgıları üç kat arttırıyor...
    15 ...
  18. 14.
  19. "bizim çocuklar başardı."

    bu söz amerikalıların darbeden sonra komutanlarımız hakkında söyledikleri sözdür. aslında bu tek cümle bile çok şey anlatmaktadır. anlayana tabi.
    15 ...
© 2025 uludağ sözlük