12 angry men

    18.
  1. iddialı kaçacak lakin bu filmi sıkıcı bulduğunu söyleyenler, sinemadan anlamayanlar demeyeyim de, sinemayı sadece bir eğlence aracı olarak görenlerdir. diyaloglardaki vurgular, davis'in (ismini filmin sonunda öğrendiğimiz henry fonda) diğer juri üyelerinin aksine görevini ciddiye alması, vericeği kararın neticesinde bir insan hayatının daha yokolacağının bilincinde olması, önceden bir avukat titizliğinde davaya hazırlanması, lee j. cobb ve ed begley'in ''suçlu işte, o kadar!'' emirvakiliklerine karşı iddialarını mantığa dayandırması ve sabırlı bir şekilde, insanları ikna etmek için değil, insanları akla ve mantığa, düşünmeye davet etmek için çabalaması.

    filmin sonu ise gerçekten ilginçtir, ilk başta siz de suçlu gözüyle bakarsınız ancak ortaya atılan tüm delil ve tanıkların ifadeleri altı biraz kaşındığında, biraz düşünüldüğünde son derece şüphelidir, filmle birlikte siz de yavaş yavaş ikna olmaya başlarsınız. özellikle ed begley'in fakir insanlara tepeden bakan önyargılı tiradı ve sonrasında herkesin begley'den tiksinmesi ve filmin başlarında siz hiç terlemez misiniz sorusuna evet yanıtını veren e.g. marshall'ın fonda sıkıştırınca alnından bir damla ter süzülmesi ilginç detaylarındandır filmin. izlenmesi gereken filmlerden birisi her şekilde.
    26 ...
  2. 24.
  3. filmin başında arka fonda kıkırdayan bir kadın figüranın haricinde hiçbir kadının olmadığı filmdir. adamların bu kadar kızgın olmasına şaşmamak gerek. *
    12 ...
  4. 3.
  5. çocuğun suçlu olup olmadığına hala emin olamadığım film.
    17 ...
  6. 14.
  7. basit ama bir o kadar da hayati olan iki mesajlı film:
    1- suçlu olduğu kesin olarak ispat edilene kadar herkes masumdur.
    2- insan hayatı bir şüpheye ya da önyargıya kurban edilemeyecek kadar değerlidir.
    11 ...
  8. 304.
  9. On iki engri men diye okunur.
    Özellikle hukukla ilgilenenlerin mutlaka izlemesi gereken bir filmdir,üzerine saatlerce teorik tartışmalar yapılabilir.
    10 ...
  10. 5.
  11. 96 dakikalık temposunu hiç kaybetmeyen ve kişisel çıkarların, bencilliğin ne kadar ön planda olduğunu anlatan ve her oyuncusunun muazzam bir performans gösterdiği film.
    10 ...
  12. 45.
  13. 1957'de çekilmiş. of.
    siyah-beyaz. off.
    tek mekanda geçiyormuş. offf.
    aksiyon falan yokmuş, hep konuşuyorlarmış. offff.

    imdb'nin listesinde 7. sırada olmasa belki de kimse beni izlemeye ikna edemezdi bu filmi.

    bak, nasıl bir ön yargı?

    filmin anlattığı şey de bu işte, ön yargı.

    izledikten sonra sadece ön yargınızı yıkmış olduğunuz değil, ön yargılarınızı yıkabilmeyi öğrenmiş olduğunuz filmdir bu film.
    9 ...
  14. 9.
  15. Amerikan adalet sisteminin önemli unsuru olan jüri içinde geçiyor. 12 insan bir zanlının idamına veya masumiyetine karar verecek ve bu karar kesinlikle "oy birliği" ile alınacak. işte burada biz de jüriye dâhil oluyoruz ve vicdan ile önyargı arasındaki mücadeleyi izliyoruz.

    Filmde ilerleyiş, diyaloglar, oyunculuklar, konu ile alâkalı ipuçları vesaire her şey mükemmel.

    9.5/10

    Not: Konu olarak yine Henry Fonda'nın başrolünde olduğu "The Ox-Bow Incident" ile oldukça benzer ki onu da öneririm.
    8 ...
  16. 244.
  17. bir film düşünün; sıfır aksiyon,
    bir film düşünün; sıfır görsel efekt,
    bir film düşünün; hiç kadın oyuncunun yer almadığı ve hiçbir şekilde cinsellik ve cinsel görsellik üzerinden ilgi uyandırmaya çalışmayan,
    bir film düşünün; tek oda içerisinde geçen
    bir film düşünün; tüm bunlara rağmen bir an bile sıkılmadığınız,
    bir film düşünün; bir oda içerisinde 12 farklı insan ve her biri 12 farklı insan karakteri...
    8 ...
  18. 69.
  19. öncelikle imdb'deki sıralamasının hakkını verdiğini düşündüren filmdir. neden?
    çünkü film karar verme sürecini bölmeden ve en önemlisi bunu yaparken seyirciyi de sıkmadan yansıtmış. hoş detaylarla seyirciye verdiği değeri göstermiş yönetmen.şimdi gelelim spoylırlara:

    --spoiler--
    terleme sahnesi, gözlüklü elemanın gözlük hakkındaki soruda takındığı endişeli tavır, şapkalı elemanın umursamazlığının seyirciye verdiği rahatsızlığın pantolon askısı giymiş adam tarafından belirtilmesi. ama filmdeki en vurucu iki özellik sona saklanmış. bunlardan birincisi çocuğu katı bir şekilde suçlamaya devam eden jüri üyesinin aslında kendi çocuğunu suçladığını ve bu hatanın farkına vardığını belli ettiği o ağlama yani çöküş ve bir nevi teslim olma sahnesi. ikincisi ve daha önemli olanı ise filmde isimlerden pek bahsedilmemesi ve esas adamın yani davis'in isminin öğrenilmesinin sona saklanması. bence burada yönetmen güzel bir detaya değinmiş. böyle bir suç olayını hepimiz bu şekillerde yargılayabiliriz. kimimiz "mantıklı şüpheler"imize başvururuz kimimizse önyargılarımıza... yani aslında oradaki 12 kızgın adam herkes... ve önlerine mantıklı şüpheler sunulmadıkça kızmaya da devam edecekler. ya da filmin sonundaki gibi sakin bir kabullenişle ceketimizi giyip kendi yargımızla çıkacağız o kapıdan.

    bilhassa belirtmem gereken başka bir nokta da yaşlı adamın, tanıklık eden yaşlıyla ilgili görüşlerinin önemiydi...önemsenme duygusu...ve diğer jüri üyesinin "nereden biliyorsun ki?" sorusuna karşılık yüzünde oluşan derin ve bilge ifade. sanki "kendimden biliyorum." der gibiydi.
    --spoiler--
    filmde kusur aradım. ancak bulamadım. bu nedenle ; 10/10

    ha bu arada tvaylaytçılar için uyarı; sizi sıkar bu film.
    8 ...
© 2025 uludağ sözlük