gözaltına alınanlardan ikisinin hala cezaevinde olması ve haklarında açılan davanın gerekçesinin "kamu malına zarar vermek" olmasıyla hala güldüren, güldürürken kaşındıran, kaşındırırken aşındıran olaydır.
gözaltına alınıp serbest bırakılan insanlar hakkında okulca açılan soruşturma üzerine, 9 mayıs günü savunmaları kendilerince yazılı olarak verilmiştir.
içimizde provakatör kaynayan bu günlerde sağ-sol görüşün gaza gelip şuursuzca hareket etmesi.
arada birde düşünün "ben bunu yapıyorumda, bundan kimler nasıl fayda sağlar? kim en çok fayda sağlar" diye.
bu tartışmalar konusunda iki tarafta haksızdır efendim. sağ-sol farketmez. iki tarafta amerika ve yandaşlarının çıkarlarına istekli veya isteksiz hizmet etmekte
iki hafta evvel serbest bırakılan gençlerden 6'sının bugün savcılığın emriyle tekrar gözaltına alınması ve tutuklanma talebiyle mahkemeye çıkarılmasıyla gizli gündemdeki yerini koruyan olaydır.
direkt kaynağından alınan son haberlere göre olay günü sayıları toplam 75'i bulan kendini "sol görüşlü" olarak tanımlayan arkadaşlardan 75'i (basit bir matematiksel hesaba göre tamamı) (iddialara göre diyeceğim ama iddiası mı kaldı, birebir tanıdığım arkadaşlarımın çok büyük bölümü) jandarma tarafından önce güzel bir pataklanıp sonra içeri alınmıştır. yetmediği gibi bu kişiler şehrin çeşitli yerlerindeki karakollara dağıtılıp tek kişilik hücrelere tıkılmışlardır. bizzat içeriden çıkan birkaçı ifadelerinde, jandarmanın ilk gece sabaha karşı hücrelere biber gazı saldığını iddia etmiştir ki iddia doğruysa, gençlerin iyiliğini düşünen jandarmanın yüksek miktarda c vitamini içeren biberin gazı ile söz konusu gençlerimizin bağışıklık sistemini sağlamlaştırmayı amaçladığı aşikardır.
söz konusu vatan bölücüsü katil balina öğrencilerin 25'i dün serbest bırakılmış, geri kalan 50 kişi için ise gözaltı süresi savcılığın isteğiyle uzatılmıştır.
ayrıca belirtilmesi gereken birkaç not:
- olay günü mediko taraflarında oturan birkaç "fişlenmiş" öğrenci de jandarmanın tesadüfi dikkatine takılmaları sonucunda, olaylarla hiçbir ilgileri olmamalarına rağmen apar topar araçlara binirilip gözaltına alınmıştır.
- ülkücülerin ve jandarmanın yoğun dikkatine,şefkatine ve sağduyusuna rağmen, gözaltına alınan insanlardan 2 kişinin kolu, 1 kişinin bacağı kırılmış, 2 kişinin başı yarılmış, 1 kişinin ise boynu zedelenmiştir.
- olay günü tesadüfen kampüste olan medya olayı iyiden iyiye abartmış fakat ne hikmetse, sonrasında gözaltılarla ilgili en ufak bir haber yapmamıştır.
- ülkücü yoldaşlar hala yurtlarında ve şu an osura osura uyuyorlar.
ülkücü geçinenler sözüm size! yahu, herkes biliyor bunların orada ne yaptıklarını.. sadece çay içiyorlar! savunanlar sırf size karşı olan tepkilerinden terör örgütü sempatizanlarını savunuyor. siz "takım elbiseli, bir elinde tespih, diğerinde demir çubuk" gezdiğiniz için "hah, işte bunlar ülkücü!" diyerek benim ideolojime hakaret ediyorlar, her zaman yaptıkları gibi.
çardaklarda arkadaşlarımla iki günde bir çay-kahve içerim; bazen akşam vakti bağlama, ney de dinlerim. ve inanır mısınız, daha şimdi, şu üstteki satırları okurken öğrendim onların aralarında fısır fısır, bize karşı büyük büyük gözlerle bakarak ne konuştuklarını. okula geldiğimde sıkı bir solcu olan arkadaşımdan öğrendim, dövülenlerin kürtçü olduğunu. o bile "dövülenler kürtçü" diyorsa, benim bir şey dememe gerek yok.
ama ben, sizin pkk'lıları dövmenize izin verdiğim için haksız oluyorum. tamamen haksızım.
üstelik saat 10'da yatağımda uyuyordum. uyuyordum yahu!
Bir kısım üniversite çağındaki türk gencinin biran evvel okulunu bitirip hayata atılmayı düşünmek yerine sağ sol gibi abidik gubidik işlerle uğraştıklarının göstergesidir.
Bu olaylara karışan öğrencilerin derhal okuldan atılması ve bir daha da sokulmaması kesinlikle gerekmektedir.
Madem okumayacaksınız siktirin gidin devletin parasını çarçur etmeyin.
Madem sistemde bir aksaklık görüyorsunuz, okulu bitirin, eğitiminizi tamamlayın, karar verici makamlara gelin ve gördüğünüz aksaklıkları siz düzeltin.
Ama sizin amacınız üzüm yemek değil ki, sizi dürzüler sizi, daha sıçtığınız bok bursa kanalizasyonunu aşmadan memleket düzeltmeye kalkıyorsunuz.
kendilerini ülkücü yada sağcı olarak adlandıran kişiliklere siz nasıl insansınız sorusunu sormak istediğim eylemdir.Acaba bu sabah aynaya baktıklarında gördükleri yansımadan ne kadar mutludurlar?
sol görüşlü öğrencilerin acımasızca dövülüp hakarete uğradığı fakat sağ görüşlü öğrencilerinse sütten çıkmış akkaşık gibi gösterilmeye çalışıldığı utanç verici bir olay.
güvenlik kurumlarının haklı dahi olsalar sol görüşlü öğrencilere bakış açısını açık ve net bir şekilde sergileyen rezalet
bana mezun olduğum gün 20 tane kendine ülkücü diyen yavşak tarafından sıkıştırılmamı hatırlatan olay.
neymiş efendim ben neden zıplıyarak yürüyormuşum.
şekile takılıp kalmış, eşşek gözlüğü* takmış, örnek aldıkları it pardon kurtlar gibi sürü halinde gezen, tuvalet bekcisi reislerin oluşturduğu, amatör berberlere ne zamandan beri ülkücü olmuş.
(bkz: türk öğün, çalış, güven)
türk kim ne dinliyor, kimle el ele tutuşuyor, saç sakal kontrolü yap değil...
Maalesef türban denkleminin sonucu cıkan avagadro sayısına eş değerde yaralı verilmiş, olayın gerçekleştiği yer ve tarihi. insanı şaşırtan havuz problemleride arada kaynıyor tabi. Bunları yapanların amacı ve bunların gerçekte kim olduğu kaygısıdır. Allah tarafından Sonumuzun Hayır Edilesidir...
olaydan sonra solcu hippilerin "faşizme karşı omuz omuza" sloganı atmaları komiktir. ulan adamlar sanki slogan atmak eylem yapmak için yaratılmışlar. ne zaman 5-10 kişi bir araya gelseler ortada bir slogan atma yarışı, sol yumruk havaya stand-up ı oluyor. siz hiç bir ülkücünün miting havasında takıldığını gördünüz mü? ülkücüler aktivite ve aksiyon adamıdır. fiziki eylemini yapar sonra karşısındakine slogan attırır.
sağ sol kavgası falan değildir bu.. televizyonlardan izlediğim ve bizzat gözümle şahit olduğum üzere bildiğin lise önü "çıkışa gel çıkışa" kavgasıdır.
tek farklı yanı birkaç hippi kılıklı 3 beş kıçımın aktivistinin attığı sloganlarla jandarmanın olaya zevkle ve coplarla dahil olmasıyla gerçekleşmiştir.
o dakikadan sonra olay artık lise önü çoluk çocuk kavgasınan çıkıp üniversite sağc-solcu kavgasına dönmüştür.
lüzumsuzdur..
mevzuunun pkk yla falan da ilgili olduğunu düşünmüyorum,
hatta gerçek sağcı solcu kavgalarının dahi gerçekte kimin bu memleketi sevip sevmediğiyle ilgili olmadığını bu saçma çocuksu mücadelenin sebebinin "kimin bu memleketi nasıl sevdiği" yla ilgili olduğunu düşünüyorum.
bu vatanı sevmedeki yöntem farklılığıdır tüm suni çatıçmalarımızı çıkaran..
birde dayak atanlar neden hep faşist damgası yer,dayak yiyenler de komünist damgası yer bilinmez..
..............................................
hatun olayı bile olabilir,belkide "ne bakıyon lan" kavasıdır, "o elini indircen bikere" kavgasıda olabilir..
"o elini indircen bikere" ciler sağcı
"indirmezsem neolucak ulan" cılar ise solcudur sanırsam..
zira 70 lerden beridir sağcıyla solcunun bana göre ayrıldığı tek noktada budur.
olayların başlangıcı, sivri fikirli solcuların takıldığı çardak bölgesidir. aynı şekilde karşı tarafında kyk üstünde etkinliği vardır. mazlum tarafın tepkimesi son çatışmada yurt bölgesinde gerçekleşmiştir. bu bölgeler genel kavramların hakim olduğu yerlerdir. olayların buralarda yaşanması gayet doğal karşılanmalıdır; ancak boyutları değil!
edit: çardak güzel bir yerdir. ancak çay içmek için, gazete okuyup, hatunları dikizlemek için. şahsımın bulunma nedenleri de bunlardan ibarettir.
belirtmek gereken bir nokta gözüme çarpmıştır bu olay hakkında. televizyonlarda kafası yaralı öğrenci vatandaş, çardakta çay içtiklerini iddia etmektedir. ancak iibf tarafından 2 kişi ve peşlerinden çardak içinde atağa geçmiş diğer taraf ile başlamıştır olaylar. diğer iki kişi sonradan olaylara katılmıştır. herhangi bir tarafa mensub olmadığım için de rahatlıkla belirtebilirim ki, çardak denilen yer okulun sol kesimini temsil eden gençliğin provakasyon üssüdür, bu herkesçe bilinmektedir.
okulda degildim ama anlatilanlar olayin gorukle minibuslerinin orda takilan gencler yuzunden ciktigi anlasiliyor,vakifbankin onundeki cimlerde takilan gencler..
bizzat orda terorist propogandasi yemisligim vardir,yani olay sag sol kavgasi degil bariz pkk sempatizanlarina atilan dayaktir,arada kaynayan masum koministlerde olmustur.
cozum siddet degil hem nedendir anlasilmaz bu ulkuculer bu misyonu niye ustleniyor?
ama su bilineki orda masumca baglama calan turku soyleyen gencler degil,pkk propogandasi yapan serefsizler takiliyor.
"bugün kampüs içerisindeki 3 büyük çatışmaya birden anında tanık olduğum olaydır. ilk çatışma saat 11 sularında iibf durağının arkasındaki büfede patlak vermiştir. zatı alim maksum maksum üstadın *romeo ile juliet satırlarına dalmış iken hemen 1 metre önümde ilk muharebe ile karşı karşıya kalmışımdır. akabinde yaklaşık yarım saatlik bir oyalanmadan çimler mevkiine eğitim fakültesinden yana yaklaşır iken bir önceki kavgada dayak yiyen tarafın hastanelik olmayan yandaşları, benim karşımdan gelen bir vatandaşa arkadan bodoslama dalmışlardır. bu ikinci vukuat ufak çaplıdır. ancak yine bir metre önümdfe yaşanmıştır. tırsım tırsım tırsarken ortalıkta, vakit geçmiş ve buski 'yi yüklübir faturayla ziyaret etme vakti gelmiştir. malumaliniz yurtkur 'un yolunu tutmuşumdur. ahanda tam o sırada televizyonlardaki görüntüler yaşanmış ve ben kendimi olayların ortasında elimde romeo ile juliet ile bulmuşumdur.
belirtmek gerekecek ki olaylar sırasında tesadüfi olarak hareketli bölgelerde yer almaktayımdır. tamamen! kitap okuyayım diye büfede otururken, bankamatiğe gider iken aldıda bir kavga, kesilen suyu açtırmak için buski yollarını aşındırma çabalarımda büyük bir çatışma... ah ne acayip birgün !
olaylar şimdilik siyasal ayrılıklar olarak görünüyor. ancak sivrilen noktaların muharebesi gibi. aslında ilk başta kimseleri tanımadığımdan dolayı da bu türden bir çatışmanın farkına varmam doğulu görünenler ve şık giyimlileri ayırt etmemle kafamda yer buldu.
işin ucu nerelere dayanır bilemem ancak, sonunun kaos olduğu aişkardır. kimin kimi dövdüğünü, kimin kime saldırdığını romeo ile juliet sayesinde kaçırmış oldum. her olayın ardından gidip kitabımı okumaya koyuldum. ancak siren sesleri müsade eder mi? umarım bundan sonraki günlerde..."
diyor sevgili yazarım. hay şunun kör talihi. bende öpüyorum kendisini bu ilginç bilgilerden sonra...
fasist grubun saldırıya geçtiği felaket anında, ülkücü kalabalığın arasında beliren özel güvenlik birimlerinin ne yaptığını anlayamadım, olay yerine anında gelen jandarma birliğinin de ne için orada olduğunu anlayamadım.
her şey olup bittiğinde, ülkücü grup geri cekildiğinde, jandarma ve ögb fasistlere müdahale etmediği gibi hiçbirini gözaltına da almadı.
tek şuçu cardaklarda oturmak olan ve hangi siyasetten olduğu alınlarında yazmayan 3 kişilik öğrenci grubu ise kanlar içinde yerdeydi, kendilerini savunmaya fırsat bulamadan sopa, demir ve satır darbelerine maruz kaldılar.
jandarma ve ögb ise ülkücü grubu gözaltına almak yerine, yaralı öğrencileri izleyip teselli etmeye calışmakla yetindi.
gerginlikler bunun ardından devam etti ve oyle görünüyorki devamda edecek.
jandarmanın okul güvenliğinde taraflı davrandığını gözlerimle görmüş oldum, sonra ülkücülerin fiili sekilde köpekleştiğinide gözlerimle gördüm.
üniversitede meydana gelen olaylardan sonra; üniversite bileşenlerinden biri olan öğretim kadrosuda artık olaylarla ilgili tavrını göstermelidir.
okulda siyaset olmasın, kavgalar cıkmasın, herkes dersine gidip gelsin, okumasına baksın diyen zihniyete de acıyorum.
sanki üniversitelerde bilim kaldıda; siyaset okula girmesin, herkes okumasına baksın.
mustafa yurtkuran, türbandaki tehlikenin farkındasınız ama yurtları hegomonyası altında tutan ülkücü gençlerin farkında değilsiniz öyle mi? aslında haklılar, üniversiteye ülkücü gençlik girebiliyorda, neden türbanlı gençlik giremiyor? türban siyasi sembol oluyor da, "ülkücü gençlik" siyasi sembol olmuyor mu?
çocuklarını sana emanet eden ailelere nasıl bir açıklama yapıcaksın merak ediyorum sayın rektör...
üniversitemizde bulunan mahalle arası ülkücülerinin çaresizliklerini, kendilerine değil de demir sopalara olan güvenlerini gösteren ibretlik kavgadır.
jandarma*lar coplarıyla; ülkücülüğün özünü kavrayamamış, çevre edinmek için ülkücüyüm diye geçinenler de demir sopalarıyla, ne güzel bir uyum içindeler!
