Dedem maalesef yaşlandığından dolayı pek bir şey hatırlayamazdı ancak çocukluğunda Atatürk'ü Kastamonu'da Şapka Devrimi'ni gerçekleştirirken görüşünü ve 10 Kasım'da Atam'ı kaybettiğimizde bir ülkenin nasıl bir yasa büründüğünü detaylarıyla sık sık anlatırdı. işte o anları dinlerken dedemin gözünde gördüğüm ışığın yansıması bugün benim gözlerimden okunabilir böyle günlerde. Belki kendim göremedim ama milli mücadele yolunda attığı adımları hatırlatan reklamları izlerken aynı yolu yürümekten asla vazgeçmiyorum. Bize bırakılan eşsiz miras belki çok ağır ancak gururla bu mirasa sahip çıkmaya cesaretim yine Atam'ın azminden geliyor.
normal şartlarda duygusal birisi değilimdir. kimler kimler öldü ve ölüm günleri geçti bir damla göz yaşı gelmedi gözlerime ama her 10 kasım'da içim burkuluyor, gözlerim doluyor. yine aynı oldum, içim buruk ve hüzünlü. Bunun nedeni belki onun ilkelerini yeterince yaşayamamak belki de onun yokluğunu kabullenememektir bilmiyorum ama şundan eminim ki ben normalde gözleri dolacak bir insan değilim.
Milleti bir yöne sıralanmış görünce, tahmini 55 yaşlarındaki asker tıraşlı kırçıl saçlı kadın, bozuk Türkçesi ile arkamdan seslenip: Niye topluluk, deyiverdi. Ben "tören var, Atatürk" diye tarzanca cevapladım. Korktu ben, dediğinde "korkma, Türkiye'de her yerde böyle, saygı duruşu" dedim; o da "ben de bekleyecek" dedi. Siren çaldı ve saygı duruşunu tamamladık. Kadın da yoluna gidiverdi. 1 dakika çok süre değil. Hıyanet etmeye gerek yok. içimizdeki bazı embesillerin yapmadığını bu kadın bile yapabiliyor ise; gerisi nerede kalsın? Ayıptır, günahtır.
Atamızı ölümsüzlüğe uğurladığımız bu hüzünlü günde. saygı ve özlemle anıyoruz. Senin bizlere emanet bıraktığın cumhuriyeti, hiçbir güç yıkamayacak atam. Sen Rahat uyu..
Ataturk'u bildim bileli her yil istisnasiz 10 kasimda anitkabir'e gittim. Yaptiklarini ozumsemeye calistim. Dondum dondum nutuk'u okudum. Anladim ki bu toplum icin 100 gomlek ustte idealist bir insanmis. Simdi ankara'da degilim ama almanya sokaklarinda saygi durusunda bulunup, ruhuna fatiha okudum icimden. Ne buyuk adammissin sen ataturk. Huzur icinde uyu!
Peyami Safa'nın 11 Kasım 1938'de Cumhuriyet Gazetesinde Atatürk'ün vefatı üzerine kaleme aldıkları:
"Kara haberden sonra, hem de nasıl her şey birdenbire söndü; nasıl nasıl… Sanki onsuz dağlar karardı, onsuz dallar kurudu, onsuz mesafe bomboş kaldı. Şimdi bütün gözler yaşlı, benizler uçuk, dudaklar kilitli. Sanki her evden bir cenaze çıktı."
Huzur içinde uyu Ata'm. Senin emanetini yıkmak, adını silip atmak isteyen birtakım insanlar olduğu kadar senin emanetine sahip çıkan ve adını yaşatan hatta yaşatacak milyonlar var. Sana ve kurduğun cumhuriyete layık bir öğretmen olma hayaliyle ve vatansever gençler yetiştirme arzusuyla yılmadan usanmadan çalışıyorum. Muvaffak olacağıma da inanıyorum.
Gözün değildir o yaşaran...
Her neyse şu gereksizi de görmezden gelerek başta buna özgür söz hakkı tanıyan ve hem milletini hemde vatanın bütünlüğünü korumuş, ulu önder baş komutan Gazi Mustafa Kemal atatürk'ü saygı ve minnet ile anıyoruz.
Ölümsüzlük nasıl olur göstermiş bir dehanın, harika bir liderin uçmağa varış günüdür. Çok özledim paşam çok. Bıraktığın mirası kanı bozuk işgal artıkları yiyip bitiriyor da elden bir şey gelmiyor. Her şey için teşekkürler. iyi ki doğmuşsun, iyi ki bizim için çalışmışsın. Çok seviliyorsun çok.