zamanında Ulu Onderimizin egemenlik kayıtsız sartsız milletindir sozune karsı cikan zihniyetin, takiye sonrasi bu soyleme sarılıp gizli emellerini millete mal etme gayretidir...
o 10 küsür milyon oyu chp ya da dsp alsaydı ya da başka bi deyişle akp dışında herhangi bi parti alsaydı en ufak gündeme gelmiycek sözdür. lakin akp nin her yaptığı her aldığı rahatsız ettiği için bu kişileri bu da rahatsız etmiştir, ha şu da vardır gün gelir ak parti 30 milyon oy alır o zaman bu zihniyet gelir "30 milyonu 70 milyona mal etmek" diye başlıkda açar, normaldir.
oyların yüzde otuzunu alan bir partinin nasıl oluyor da yandaşları tarafından "kullanılan oyların çoğunluğunu aldığı" savunuluyor, anlaşılamamış bir durumdur. öyle "bak şimdi 40-10 = 30 hatta 70-50=20 karekök potasyum kökyedi" laflarıyla olmaz, yemez bu millet böyle şeyleri. ben sizlere bir eşitlik vereyim sevgili akepeciler, yüzde otuz = kullanılan oyların yüzde otuzu,en azından seçmen olarak katılması beklenen kişilerin oyları. çaktın köfteyi? hıh? yani neymiş, nüfusa göre yüzde otuz olması gerekmiyormuş illaki de. ha nüfusa göre, ha seçimlere göre, tokat gibi duruyor havada bu sayı. yüzde otuz. ve evet, otuz yetmişten küçüktür güzellerim.
bir de yüksekten sallayan, istatistik dehalarına bir öneri:
neyi ve kimi neye dayanarak savunduğunuza bir bakın da savunun. bugüne bugün meclis çoğunluğuna sahip olmasına rağmen, cumhurbaşkanlığı seçimini yüzüne gözüne bulaştıran bir hükümetten söz ediyoruz. ondan dolayı kimse kalkıp bana ne meclisi ne de akp hükümetini savunmasın. sol taşşağım daha iyi becerirdi cumhurbaşkanı seçme işini.
kısacası: bunlar boş laflar. kasmayın kendinizi. o müthiş istatistik bilgilerinizle de beni benden almayı bırakın artık, yüreğim kaldırmıyor.
barajın haksızlığını bir kez daha hatırlamamızı sağlayan olaydır. arkadaş barajı geçemeyen diğer partilerin aldığı oyla milletvekili sokamamaları sonucu, sen neden milletvekillerini meclise 1 veya 2 fazla sokasın öyle değil mi? biraz mantık ey canına yandıklarım. azıcık yahu! fazla istiyorsam adam değilim şurada.
- türkiye'de yllardır seçimler yapılır, bu seçimlerin hangi koşullarda ve hangi kriterlere göre yapıldığı, sonuçların neye göre belirlendiği de herkesce bilinir. lakin, bir anap'ta; daha düşük oy çokluğu ile iktidar ve sahip olduğu erke kullanımı eleştirilmez iken, neden konu akp olunca; herkeste bir ince eleme ve sık dokuma merakı başlar.
- aynı bahisle, chp bu ülkede yıllardır seçim kaybeder. öyle ki, artık seçim yenilgilerini kanıksamış görünmektedir. lakin yine, konu akp olunca; mecliste oy yeter çokluğu konusu anayasa mahkemesine taşınmış ve cumhurbaşkanlığı seçim süreci yılan hikayesine döndürülmüştür.
esas mesele şudur ki, bizler demokrasiyi ya anlamıyor ya da işimize geldiği şekilde yorumlamaya çalışıyoruz. başarısızlıklarımızı kabul etmek yerine, kısa yoldan arkaya dolanıp puan alma mücadelesi veriyoruz. kolaycılık; adeta genlerimize işlemiş.
çatlasak da patlasak da akp, gümbür gümbür iktidara gelmiş ve ülkeyi yönetmektedir. bizler ise kıçımıza kına yakmakla meşgulüz.
%48.........10 808 229 kişi ederse
%52........x kişi eder
---------------------------
x= 11 708 915 kişi.
bu kadar kolay olan denklemdir.
yani 10.808.229 kişi, 11.708.915 kişiye hükmetmektedir. Bu da demokrasilerde normaldir. aradaki %2 lik fark azınlığın çoğunluğa baskısı olarak nitelendirilemez.
genel anlamda olayın chp veya akp ile özdeşleştirilmediği konudur. mesele türkiye'nin herhangi bir şehrinde 1. yahut 2. yahut 3. çıkan bir partinin barajı geçemediğinden dolayı o şehirden vekil çıkartamaması durumudur. e adama sormazlar mı? be hey allah, din, iman için makatını yırtan can-ı ceset. bunun neresi adaletli seçim? neresi demokrasidir? Ondan sonra ben eze eze geldim efendime söyleyeyim dağı taşı gezdim edebiyatıyla gelmeyin rica ediyorum çok fena kalp kırarım. bu durum anap başa geldiğinde de aynıydı, dsp geldiğinde de aynıydı ilerde chp gelirse de sistem değişmediği sürece aynı olacaktır. milyonlarca seçmenin seçme hakkını baraj gibi bir boka püsüre kurban eden kişilerin, demokrasiyi sadece ağzına sakız yapmak ve sadece türbandı, imam hatipti işlerde kullanmaları ne hoş bir ironidir değil mi ey ya rab! bırakalım efendim takiyeyi. köyün meydanına kadar gelmişiz hâlâ kılavuzluk derdindesiniz.