bugün

evet gene nuh zamanından bir maçla beraberiz...

alessandro del piero'nun o dönem taşaklarını teraziye serdiği maçtır çoğu futbol otoritesine göre ki bana göre de öyledir bu 1997-1998 sezonu uefa şampiyonlar ligi yarı final ilk maçı...*
italya serie a bir dönem dünyanın en gıpta edilen ligiydi hey gidi, şimdiki konsol bebeleri premier league sevdalısı. velhasıl o dönem avrupa futbolunda taşak sahibi olan 3 fedaiden bahsedebiliriz, ne hikmetse üçü de italyan futboluyla alakadar. atletico madrid'in yılmaz forveti christian vieri, inter milan'ın süper golcüsü "gerçek" ronaldo : ronaldo luis nazario da lima ve dabiğ ki grande alex lakaplı güzel favorili yakışıklımız alessandro del piero. konumuz gereği tabi ki diğer iki elemanı es geçip alex'e yavşıyoruz.

dedik ya, herhalde bir futbolcu hayatında bundan daha fena karizma yapamazdı bir maçta. del piero'yu kısa süreliğine bir kenara koyarsak o sezon monaco da öyle böyle işler yapmadı, grupta daha ilk maçta sporting lizbon önünde ağır bir hezimete uğradıktan sonra rakiplerini gol bombardımanına tutarak çeyrek finale çıkan tekel 2000 formalı fransız temsilcisinin bu turda rakibi alex ferguson'ın sezon başında avrupa'da dominasyon hedefini koyduğu manchester united'dı. grup maçlarının en iyi futbolunu oynayan united cantona'sız geçen ilk sezonunda dolu dizgin gidecekti ki old trafford'daki maçta yanılmıyosam sarı-lacivert formasıyla arz-ı endam eden rakibine karşısında david trezeguet diye adı sanı duyulmamış fransa u21 forması giyen bir genç golcüye takıldı. karşılığı joker golcü solskjaer verse de deplasmanda atılan golle monaco yarı finale yükseldi.

yani monaco da hasbelkader gelmemiş oraya, önceki sezonun ligue 1 şampiyonu. kadroda nijeryalı deli oğlan ikpeba var, willy sagnol var, costinha var, david trezeguet var, thierry henry var, hatta kalede de yumurta kafa barthez. teknik direktör de tanıdık gelecektir, ağzında kürdanla inönü'de 2 yıl boyunca kebapçı ambiyansı yaratan jean tigana monaco'nun başındaydı. velhasıl delle alpi'nin yanında bulamamıştı işte bir anadolu sofrası, yoktu kürdanı. ne de olsa karşısında o dönem dünyanın en başarılı takımı olan juventus vardı.

neyse alessandro del piero bu maç itibariyle, uefa şampiyonlar ligi tarihinde yarı finallerde hat-trick yapma başarısı gösteren ilk futbolcu oldu, hatta 1 ay öncesine kadar da tekti ama ivica olic yarı finalde olympique lyonnais'e 3 tane sallayınca ortak oldular. olic de bunu bilmiyormuş, "sonradan öğrendim ki bunu benden başka sadece del piero yapabilmiş" deyu, ee sen balkanların puslu havasında kampta abilerine çay taşırken millet neler yapıyordu koçum...

grande alex ve juventus ilk golünü çok meşhur bir serbest vuruş golüyle buldu. yaldır yaldır ilerleyen zizou'yu yere çalan djetou yüzünden yayın birkaç metre gerisinden juventus frikiği kazandı. bu djetou'yu hatırlarsınız lan 25 ekim 2000 as monaco galatasaray maçında kırmızı kart gören sütü bozuklardan birisi de bu sarı saçlı zenci oğlandı, o zamanlar öyle değildi de neyse. o sezon serie a'da ve şampiyonlar liginde gol krallığına oynayan, tartışmasız en iyi sezonunu geçiren frikik ustamızın da gözleri parladı. kaleye ceylan gibi baktı del piero, geldi topa doğru ve muhteşem bir vuruşla barthez'in sağından ağlarla buluşturdu meşin yuvarlağı. yumurta kafa müdahele etmeye çalışsa da ağlarında gördü topu stadio delle alpi'nin o mistik gol sevinci arasında. akabinde del piero'nun yaptığı sevinç koşusu da muhteşemdir, elleriyle "yo yo gelmeyin" figürleri yaparak tribünlere koştu grande alex, işte bu manzara öyle karizmatikti ki... bu gol hala her türlü jeneriği süsler ağalar, del piero'nun oynadığı bir monaco maçı vardı bilirsiniz diye de söze girerler.

bir de bu adam gençlik dönemlerinde attığı gollerden sonra sık yapardı bu olumsuzluk anlamında eli sallama hareketini, şimdi dilini çıkarıyor tribünlere. napıyorsun çocuğum?

velhasıl juventus dünyanın en iyi takımı olmasına rağmen önceki 2 sezona göre güç kaybetmiş görünmekteydi, forvette artık vieri, boksic ya da vialli gibi isimler yoktu. bunların yerine filippo inzaghi vardı ki attığı pek çok gole rağmen o sezon kaçırdıklarını dizsek buradan darfur'a yol olur.

dolayısıyla beraberlik golü teşrif etti 10 dakika kadar sonra costinha'nın ayağından. bu şok pek uzun sürmedi ki ilk yarının duraklama anlarında yumurta kafa barthez zizou'yu ceza sahası içinde yerlere çaldı. hakem orta noktayı haliyle gösterdi, atışı kullanan del piero gene müthiş bir penaltıyla tam 90'a astı topu, bundan sonraki o surat ifadesi, o yaptığı koşu, her şeyiyle gene karizmanın alasını yaptı. ilk yarı 2-1 sona erdi.

ikinci yarıda pippo gene yaptı pippoluğunu ve konjic'i ceza sahası içindeki müdahalesinde sıkıştan teyyare bir düşüş gerçekleştirerek takımına bir penaltı daha kazandırdı.

topun gerisinde gene del piero, gene yumurta kafa barthez'le karşı karşıya, gene doğru köşeyi tahmin ediyor ama grande alex hat-trick yapıyor. oldu 3-1, işte bu adama neden duran top ustası dendiği buradan anlaşılabilir. "frikikleri küçümsemeyin, kupalar kazandırır" diyen hami mandıralı'yı desteklercesine 3 adet duran top golüyle, skoru 3-1 yapmıştı tek başına. gerçi hami'nin kariyeri de kupadan geçilmiyor ya neyse, ne frikikmiş.

son darbeyi vuran isim o sezon yılın futbolcusu seçilen zinedine zidane oldu, del piero'dan aldığı harika pasla beraber bir anda ceza yayında topla buluşan zizou yerden köşeye net bir vuruşla skoru 4-1 yaptı, o sezon turnuvadaki 5. golünü kaydetti ve dahası juventus tarihinin avrupa kupalarındaki 500. golünü kaydetti. del piero da böylece maçı 3 gol 1 asistle bitirmiş oldu. önceki haftasonu ac milan önünde gene 4-1'lik skorla galibiyete uzanan juventus'da grande alex biri serbest vuruştan 2 gol kaydetmişti ve böylece son 2 maçta 5 gol atmış oldu.

bu maçın 2 hafta sonra, 15 nisan'da ii. louis'de oynanan rövanşı ayrı bir başlık konusudur. yine nefes kesen bir maç oynanmıştı, ali benarbia'nın şahane performansı ile thierry henry'nin artık avrupa futbolunda kabul edilmeye başladığı dönemlerdi, o maçta da 5 gol oldu, tekel 2000 formalı takım yağmur altında 3-2 kazanmasına rağmen zebralar finale adını yazdırdı. burada da tarihe geçen bir del piero golü vardı, toricelli'nin harika ortasına yatarak dünyalar güzeli bir vole yapıştıran del piero barthez'i bir kez daha kepaze edip, keltoşun içindeki kini biraz daha arttırmıştı. üstelik bu monaco'nun ipini artık tamamen çeken goldü, o jeneriklere geçen gol gelmese resmen çiğ çiğ yiyecekleri juventus'u, o ayrı.

fabien barthez bu iki maçta del piero karşısında rezil rüsva hallere düştü. intikamı acı olacaktı, 27 ay sonra gene karşı karşıya geldiler: (bkz: 2 temmuz 2000 fransa italya maçı)
o dönem del piero gibi bir adamın milyonlarca italyandan küfür yemesinin sorumlusudur yumurta kafa.

juventus finale çıktı ve real madrid karşısında mijatovic'in golüyle sahadan 1-0 yenik ayrıldı, kaçan goller ise lippi'nin pul koleksiyonuna eklendi, üst üste 3. ş.l finalinde 2. mağlubiyet alındı. önceki tur karizmanın dibine koyan del piero bu sefer çimlerin üstünde çöküp kalmıştı, neyse buraları geçelim.

1997-1998 sezonu demek del piero demek, ronaldo demek. resmen koca sezon bu 2 hayvanın kapışmasını izledi avrupa. ligde hafiften şaibeli bir şekilde juventus milano'nun mavilerinin önünde scudetto'yu kucaklasa da o sezonun iki manyağını** karşı karşıya getiren şu maç hiç unutulmadı:

(bkz: 26 nisan 1998 juventus inter milan maçı)

juventus italya'da taraftarı olmayan herkes tarafından tiksinilen bir takım genelde, böyle maçlar yüzünden adları rubentus olmuştur.

bizim konu kahramanımız del piero o sezonu yanılmıyorsam 38 golle tamamladı, serie a'da 21 gol attı, şampiyonlar liginde ise 10 golle gol kralı oldu. velhasıl o kadar güzel geçen yılların ardından 98 dünya kupası'ndan sonra nasıl bir nazar değdiyse dopingti, sakatlıktı derken alex neredeyse hiç oynamadı 98-99 sezonunda. takım ligde gitti 6. oldu. işte takım için önemi budur del piero'nun, gerçi takımdan ayrılan toricelli gibi bir adam da bu sonu hazırladı da neyse.

bugün bu adam hala juventus'u taşımaya devam ediyor, 9 kasım 1974 juventus tarihinin en güzel günü ilan edilmeli...