burdan televizyon başından izleyip ahkam kesmenin kolay olduğu gündür...
kardeşim çıkın bir meydana öyle televizyondan gösterildiği gibi şenlik içinde geçmedi bu bayram heee çok meraklıysanız katılan bir kaç kişiye sorun da ne kadar aptal olduğunuz ortaya çıkmasın bari...
birincisi: polis televizyonda gösterildiği gibi hiçte nazik davranmadı ara sokaklarda neler yaptığını kendim gördüm.
ikincisi:taş atan,atm camlarını indiren solcuları bende eleştiyiroum lakin,devrimcileri bu durumada getiren emniyettir.
iki dallama koymuşlar televizyona "biz demiştik zaten diks kesk katılsa bişey olmaz onlar cici örgütler"
eğer bu işçi bayramıysa ve siz bunun adını emek ve dayanışma günü koyduysanız o meydana herkesi alıcaksınız öyle chp vari örgütleri yada sendikaları değil...
şimdi taş atan devrimcileri görünce "ulan hayvan utanmıyormusun" diyorsunuz peki saat 8 30 sıralarında bir gençi hiç bişey yapmadığı halde 50 tane polis öldüreyesiye dövdü 50 diyorunm bakın,yer pangaaltı disk binasının bir ön sokağı,orda simit dünyasında ve yolda olan bir çok kişi gördü (bunu doğrulıya bilirler) o kadar ki 50-55 yaşlarında bir teyze polise söylemediği laf kalmadı araya girmeseler dalıcaktı o derece yani.
kısacası söylemek istediğim olaylar hiçte dışarıdan yansıtıldığı gibi değil hiç yürümediysem 5 km yol yürüdüm ayıp bee ayıp...
1 mayıs sanıldığının aksine işçilerin emekçilerin biraraya gelip "heyooo heyooo bugün bayram erken kalkın çocuklar!!" şeklinde şarkılar söyledikleri saçma sapan resmi tatiller gibi değildir. önce şunu bir belleyin. 1 mayıs gayet politiktir. varoluşu politiktir. 1 mayıs'ın ifade ettiği politik anlam devlet için elbette sakıncalıdır. öte yandan muhalif hareket için de bir çok anlam taşır. bu yüzden alana gelin burada birbirinize şeker dağıtın demek abesle iştigaldir. zaten görüldüğü üzere 1 mayıs türkiye'nin bir çok yerinde kutlanır ama çatışmalar taksim'de çıkar. peki neden böyle diye bir sormak gerekir önce. bunu sormadan vay efendim şöyle böyle yaptılar demek kolay tabi. ayrıca boş laf. polis'in tavrı ve devletin taksim'i açmamakta direnişi birincil sebeptir.
p.s. 1 mayıs 1977 yılında yaşanan olayların sorumlusu işçiler değil kitle üzerine ateş açanlar ve onları oraya gönderenlerdir. sorumlu işçilermiş gibi taksim'de koruyamıyoruz demek saçmadır. binlerce insanı taksim'e sokmamaya gücün yetiyor da kitleyi mi koruyamıyorsun. bırakın allasen bu ayak oyunlarını. bu lafları ancak her 1 mayıs'ta ağızları sulanan faşist denyolar yer beyin olmadığından.
p.s. o biber gazını yeseniz bir kez cam da indirirsiniz çerçeve de. hepsi sinirden.
şöyle genel bir gözlemle, neler denmiş sanal dünyada, dedim de hakikaten üzüldüm..
1 mayıs 2009 tarihin semboluk günlerinden biri olacaktır. 32 yıllık bir özlemin giderilişidir çünkü. ama bu sanıldığı gibi "taksimsiz" işçi bayramının anlamsızlığşı ile ilgili değil, taksim gibi siyasetin sokakta yaşandığı günleri temsil eden bir alanda toplanmanın güzel bir mesajı olmasıdır. gün be gün bencilleşen siyasi anlayışı içinde, özellikle de sol için de "biz bilinci"nin tekrar oluşması için anahtar bir noktadır. bu kilidi açmak için, taksim ısrarından daha önce olan kitlesel bir kutlamadır tabi ki.. bu yüzden, bugün saat 12ye kadar 1 mayıs bir kez daha kaybedilmiş diye düşünülmüştü. 2007/08den farklı olmayacak, ara sokaklarda çatışmalar, taksimden ve verilmek istenen mesajtan uzak, hatta tam da tersi bir anlayışla varolan yargıları biraz daha destekleyecekti. (bugünki kazanıma rağmen hala "provaköter" diye adlandırılmışsa eylemci, başka türlüsünü nasıl olurdu tahmin etmek zor) partiler, ödp/tkp/emep, özellikle disk'e kızgındı çünkü. inatla taksim diyor, ama işçilerini, sendika çalışanlarının çok az bir kısmını hatta sadece istanbulu taksime getiriyor, diğer illerde başka programlar yapıyordu. bu yüzden her yıl, kalabalıklaşamayan gruplar biber gazı yiyip geri dönüyordu. disk'in alamadığı sorumluluk bu yıl iktidarın aldığı çekimser tutum sayesinde yenildi. buna sadece iktidarın siyasi taktiği denilebilir. tıpkı bir mayıs'ı tatil yapıp, pikniğe gidin demek gibi emeği anlamsızlaştırma çabası, bir mayıs öncesinde yapılan korkutma operasyonundan sonra taksime gelen bir kitleye dur demek zaten kıpırdanan muhalif yapıda büyük tepkiye yol açacaktır, iş bu bi eleştiri değil, tespittir. zaten karşı fikirden bir jest(?) beklemek veya bu durumu bu gözden değerlendirmek düpedüz saflık olurdu. ki iktidarın yapması gereken de budur. mantıklı, kimseyi germeyen çözümler üretmek.. hiç bir gün/alan anlamını kendi kendine yitirmez. işte disk'in (birazda şaşırtan) başarısı burdadır. bu bir mayısı önemsizleştirme çabasına direnerek, doğru anda gruplara ulaşarak kortej haline getirip taksime yürümesi, evet, kazanımdır! yaşanan çoşkuyla dalga geçmekse düpedüz çoşkunun öneminin farkında olmaktır. belki işçilerini yığmadı alana, ama uzlaşmacı yaklaşımı, bitirin dedikleri anda bitirmesi ve 32 yıl sonra taksimde olması, marmara otelden açılan pankart, uyandıracağı tepkiler için umut vericidir.
sendikal başarı, krizin getirdiği elverişli muhalefet şartları ile birleşip işçilerde yaratacağı hareket; yarın için atılmış değerli bir adımdır..
şimdi bu nokta da bir eleştiriye cevap vermek gerek, "neden orda işçiler değil öğrenciler var" sorusu.. çünkü amaç işçiler arası köprü oluşturabilmek, yok olan gruplar halinde hak arama bilincini yerleştirebilmek, emeğin yanında olup kalabalıklaşabilmek için! yani işten atılan bir işçinin, atıması tehlikesiyle karşı karşıya olan işçiye destek olabilmesini, dar gelirlinin daha dar gelirliyi ezmesine neden olan sömürü anlayışına okulları eğitimleri ile çözümler üretebilmesini, taşeronlaşmanın, yani günü kurtaran ağır iş koşullarının nedenlerini görüp okuyup işçinin yanında olarak daha iyi koşulların mümkün olduğunu anlatabilmek için!!
ban bundan daha yeterli bir cevap yoktur gibi geliyor.. (sen okumuş etmiş sözlüksün son'um, böyle sığ yaklaşımlarla kırma kalbimi..)
tabi konu bir mayıs'In siyasi içeriğinden açılmışken belitilmesi gerek en önemli nokta, bir mayıs'a nasıl samimiyet kazandırılır? yani bunu öğrencilerin kaldırım kırma günleri anlayışdan nasıl kurtarırız? sokaklara, alanlara çıkmak ilk adım ama siyasi içerikten önce ilgi çekmek, toplumsal bir duyarlılık oluşturabilmek için bu yıl yapılan çalışmalar diğerlerinden daha farklıydı. bence bugünki başarının bir nedendi budur. bu sene halaylarla, türkülerle yapılan çağrı geçen senelerdeki bildirilerden daha etkili olmuştur..
halay, türkü demişken, diğer ülkelerde kutlanan bayramları feyz alıp bizde neden böylesi olmuyor eleştirisi bir nebze daha gerçekçidir. olmuyor, ilk neden şimdiye kadar dövüşerek dayanışma yollu gerginliktir. ikinci neden hak arayışının tepkisel olmasının zorunluluğudur. toplumsal bir tepki yokken bugün oraya çıkan dört bin kişiden, tuzlanın hesabını sormasını bekleyemeyiz örneğin. ama o dört bin, 2010da 10 bin olmasını, bir mayıs'ın "arkadaşlar, bu emeğin yanında olmaktır" söylemini gönülden destekleyecektir.
ankara sıhhıye meydanından edinilen izlenim budur! taksim'in bir mayıs alanı olması, her yeri bir mayıs alanı yapmıştır. ankara'da aynı çoşku yaşanmıştır.. (biraz daha erken dağılsa da)
bundan sorna görev, sosyalizmi, işi, emeği, sendikayı günümüz koşullarından bir kez daha sorgulamak, oluşan heyecanı kaybetmeden toplumsal çıkış noktalarını yakalayıp gerçekçi çözümcü bir hareket oluşturabilmektir!
bankaların, marketlerin ve iş yerlerinin kırık camlarını, biber gazından etkilenmiş ağlayan küçük çocukları, polise taş atan yüzü kapalı provokatörleri tv de görüpte, ne bayramı hamınıza koduklarım böyle mi bayram kutlanır? resmen 1 mayıs' ın ne anlama geldiğini ve neden işci bayramı olduğunu bilipte, o bilinçle hareket eden insanların azınlık olması üzüntü verici. bugünü savaşmış gibi görüp, devletin polisine gövde gösterisi yapmaya çalışan provokatörlerin, ortalığı karıştırıp, insanları huzursuz etmekten ve her sene aynı manzaraları yaşatmaktan başka bi boka yaramayan gündür.
(bkz: provokatörler günü)
1 mayıslarda televizyonlardan ve haberlerden uzakta iki olay vardır.
1) esnafın camı kırılır. ( bu daha bilindik)
2) esnafın işi açılır.
1 mayıslarda inanılmaz limon satılır. hatta esnaf, limona zam yapar öyle satar. ya da, sabahtan beri karşıdaki bakkala bakıyorum, inanılmaz bir şekilde içecek su, cola, meyve suyu satıyor.
bu şekliyle, 1 mayıslar küçük bir liberal ortam oluşturuyor.
bir yanda iflas eden şirketler ( camı kırılan dükkan) bir yanda karlı çıkan şirketler ( manavlar, bakkallar).
bu yönüyle, emeğin günü olduğu kadar, liberalizmin ( fırsat, rekabet, girişim) de bir simgesi.
türkiyede esas amacından farklı olaylara, farklı eylemlere dönüştürülen (veya maşa olarak kullanılan) sosyal bir bayram, gün.
çocukluğumdan beri dikkat ediyorum. hatırlarım büyüklerim beni uyarırdı. gündoğdu meydanından, konak meydanından bugün uzak dur. çatışma çıkar, orada olay olur diye. akşamlarıda haberlerden izlerdim. genelde güneydoğuda pkk mitingine dönüşmüş, bazı yerlerde devrimci veya komünist adı altında sağa sola molotof atmış, taş yağdırmış. poliste elinin ayarını baya bi kaçırarak müdahelede bulunmuş, panzerle dalmış (pardon teğet geçmiş) olurdu.
yıllar yılı geçti. 1 mayısı başka ülkelerde inceleme, görme fırsatım oldu. eski doğu bloku ülkelerinde de, vahşi kapitalizmin olduğu ülkelerde de. ne molotof va, ne de terörist bir örgütü destekleme. ne polis müdahalesi var ne de etrafa saldırma. bildiğin bayram gibi kutluyorlar. elbet geçmişlerinde yaralar almışlar. ölümle sonuçlanan 1 mayısları yaşamışlar soğuk savaş dönemlerinde. che'nin yaşadığı dönemlerde. zaten dünyanın her yerinde durum aynı değil miydi? bkimliği belirlenemeyen saldırılar, suikastler. ama geçmişe sünger çekmeyi başarmışlar. geleceğe bakmayı öğrenmişler. hepsi yerini öğrenmiş. nerede nasıl davranması gerektiğini. hala olaylar olur, oluyorda zaman zaman. provakatörler de sağ olsun karıştırmak için varını yoğunu ortaya koyuyor.
neyse konuyu toparlıyayım. adı üstünde bayram. eylem günü değil. miting hiç değil...
1 mayıs
yaşım yirmi,
lenin sağ.
bir tek Kızılmeydan
150 milyon insan.
35 yıl geçti aradan,
yaşım yine 20,
lenin yine sağ,
Kızıl meydanlarda
1 milyar insan için!
antakya'da olaysız, bol sloganlı, coşku içinde geçirdiğimiz, kutladığımız gündür.
edit: mesela bunu kötüleyen bazı arkadaşlar var ki, zeka seviyelerine şüpheyle bakıyorum. götün yemedi değil mi? 1 mayıs deyince olay, taş, sopa bekledin değil mi? yok abicim hiç de öyle değil.
işçiyi kimsenin s.ine takmadığı, daha çok siyasi görüşün öne çıktığı, terörist ve militanların etrafa taş yağdırdığı, bir gün önce atmsini kullandığı bankaya molotof kokteyli atan gerizekalıların meydanlarda dolaştığı, içinde işçilerin ekmek parası kazandığı atelyelerin ve dükkanların yağmalandığı ve hatta ateşe verildiği, milyonlarca hatta milyarlarca liralık zarara sebep olunan gün. gerçekten işçinin, emek verenin sorunlarının tartışıldığı, yaşama koşullarının geliştirilmesi için neler yapılabileceğinin tartışıldığı, bayram havasında kutlamalarla geçen bir 1 mayıs görebilsem kurban keseceğim gün.