ilk defa istanbul dışında bir şehirde(Kocaeli) kutlamalara(evet kutlamalara) katıldım.
Saat 13:00'de merkez bankası önünde toplanılıp yürüyüş yolu boyunca yürünülecek daha sonra kutlama alanına(perşembe pazarı) girilecek ve konuşmalardan sonra bandista ile Ali Asker konseri olacaktı.
Ama kocaeli valiliği pazarın kapalı olan kısmını kermes için ayırdığından dolayı kürsü açık alana kurulmuştu(1 mayıs 2013 izmit hava sıcaklığı 19 derece ve bulutsuz).
(bkz: perşembe pazarı http://l1305.hizliresim.com/19/1/mnp3w.png)
linkte görüldüğü üzere bu sıcaklıkta ve güneşli havada pazarın kapalı kısmı kermes için ayrıldığı için katılanların yüzde 10'u bandista konserine kadar yüzde 1'i de ali asker konserine ancak kalabildiler.Gerçi bunda sendika yöneticilerinin gereksiz uzun (kağıda bakılarak okunan,tıpkı 23 nisan şiirleri gibi) konuşmları da etkili oldu ama asıl neden kermesin bugün oraya konulmasıydı. Kermesler haklarında çok bilgim olmasada genellikle hafta sonu yapılan etkinlikler olduğunu biliyorum(Yardımlaşma amaçlı etkinlikler olduğu için katılımın daha fazla olduğu hafta sonları tercih ediliyor) neden haftanın en alakasız günü olan çarşamba günü oraya kermes kurulmasına karar verildi veya neden 1 gün sonra yapılmadı o kermes?Bu kadar mı korkulur halktan bu kadar mı nefret edilir? Bu ali cengiz oyunlarının sebebi nedir?
Diye sormama vesile oldu ve akşam oldu hava karardı evime geldim internetten taksimdeki müdahalelere bakıyorum.
1 mayıs'tan ne mi aldım hiçbirşey. Lanet olsun bayramı mı bile kutlamama izin vermeyen ama kendi değerlerine fiziksel şiddeti geçtim en ufak eleştiri yapanı bile saygı göster diye hapise atmakla cezalandıran itler sürüsüne
bilinçli yapılan taksim şantiyesi inatlaşması neticesinde sözde devrimci geçinen teröristlerin, işçi kisvesi altında sokakları savaş alanına çevirdiği, amacından sapmış kara günün adıdır 1 mayıs. bayram kutlamak ne zamandan beri maske takıp mağaza yağmalamak, sırt çantalarına taş doldurup sapanlarla polis taşlamak oldu? polisin bu teröristlere yaptığı her türlü uygulama sonuna kadar haklıdır. hatta nükleer silah kullanılsa yeridir. istanbuldaki alternatif kutlamalara ve diğer şehirlerimizdeki kutlamalara bakın. bakın da gerçek işçilerin, gerçek işçi bayramını nasıl kutladığını görün.
Yaşanacakları göz önünde bulundurarak katılmadığım bayramdan çok uzak olan 1 mayis i, 4 kanaldan ve bir çok haber sitesinden yaşanan ya da yaşatılan eziyeti izliyorum... Istanbul kilit, vatandaş mağdur, sendikalaşma daha tam oturmamış, devlet çağdaşlıktan uzak, medya yanlı, polis güç dengesini ayarlayamamakta, ticari kaygı ve baskılar göz önünde ve sonrasında apolitik vatandaş sayısı tavan...
Diğer iller medyatik ve korkutma politikalarında az etki yapacagindan şanslılar ki 1 mayis ı kutlayabiliyor...
şantiyelerde yanarak can veren, madenlerde göçük altında kalarak '' kader '' lerine terkedilen, elektrik santrallerindeki arızaları onarabilmek için göletlerde donma tehlikesi geçiren / can veren, çalıştığı yerde oluşan patlama sonucu hayatını kaybeden, en kötü ve ağır şartlarda üç kuruş para için yaşam mücadelesi veren ve bu uğurda yaşamını yitiren emekçi ''insan'' larımıza allah rahmet eylesin...
vatanı için birşeyler üreten emeğin mücadelesini vermekte olan, işçi dayanışmasının, emek dayanışmasının sembolü olan 1 MAYIS iŞÇi BAYRAMI'NIZI KUTLARIM.
şaşırtmayan bir gün. 1 mayıs olayları, şaşırtmamalı aslında kimseyi. zira AKP getirdiği açılım süreci ile milliyetçi muhafazakar seçmen tabanında küstürdüklerinin gönlünü almaya çalışıyor bu 1 Mayıs'la. Geçtiğimiz 1 Mayıs'larda bağıran çağıran Sırrı Süreyyacık'ın da şimdi kameralarda rahat şekilde keşke olmasa deyip esprilerle kahkaha atması da bunun güzel örneği. Çünkü Kürtler istediklerini aldılar, şimdi 1 günlüğüne işçi olmayı unutabilirler. Unutmayanlar yani sendikalar da Silivri'dekilerle eş değer tutulacaktır kuvvetle muhtemel. Sürekli tartıştığımız noktaya geliyoruz yine barış süreci diyorsunuz ama barış sadece Kürtler ile Türkler arasında diye kabul ediyorsunuz, hayır canım kardeşim artık eğer barış olacaksa iktidar algısı ile ona muhalefet edenler arasında olacaktır. Muhalefet her zaman vardır ama iktidar onu susturmak için şiddete başvuruyorsa ortada güç mücadelesi değil sadece savaş vardır, eğer Türkiye'de barış istiyorsanız önce bu şiddet aygıtını durdurun..
biz istemiyorsak yapamazsınız diyerek sadece bayramlarını kutlamak isteyen emekçilerin önüne set vurulmuştur. sol görüşlüleri sindirme uğraşı tüm hızıyla devam ediyor, yazık.
Bu devletin bir polis devleti haline geldiğini bir kez daha bizlere göstermiş olan emekçi bayramıdır. Resmen polis devletinde yaşıyoruz.
Taksim meydanının tadilatta olduğu gerekçesiyle, sendikaların taksim meydanına çıkmasına izin verilmediği söyleniyor. Anladığım kadarıyla alanın 4'te 3'ü kullanılabilir durumda. 4'te 1'lik kısmın tehlike yaratacağı ve güvenliğin sağlanamayacağı söyleniyor. Bunu da haklı sebep olarak görenler var.
Şimdi, sendikaların girmemesi için aldığınız önlemleri, taksim meydanının 4'te 1'lik kısmı için alsaydınız, yine halk biber gazı yemiyor olacaktı. Dolayısıyla güvenlik önlemi gerekçesi inandırıcı değildir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, biber gazını şu anda yiyenler sadece sokaktakiler değil. Olayların yaşandığı mahallerdeki evlerin içlerinin de şu anda biber gazıyla dolduğunu düşünüyorum.
Evet bir polis devletinde yaşıyoruz. iktidarın istemediği faaliyetlerin gerçekleşmemesi için, elindeki silahlı gücü kullandığı zamanlardayız.
öyle birgün ki beşiktaş'ın iç sokaklarında, evlerinde oturan insanlar olarak cam pencere kapı ne varsa kapatmak zorunda kaldık havadaki biber gazının yoğunluğundan.
istanbul'da an itibarı ile tüm şehir hatları vapur seferlerinin,metrobüs seferlerinin yanısıra Kabataş-Taksim finüküler sisteminin,Şişhane-Taksim ,Taksim Hacıosman ve yine Şişhane-Taksim,Levent-Taksim istasyonları arası metro ulaşımının, iDO' nun anadolu yakasından avrupa yakasına yolcu seferlerinin iptal edildiği bayramdır.
iki ihtimal var;
1-Ya; bu seferleri yapacak şöför/kaptan arkadaşların da bayramlarını kutlayabilmeleri için onlara izin verildi.
Alanlara koşsunlar ,coşku ile bayram yaşasınlar diye,
2-Ya da; bir çeşit 'gizli sokağa çıkma yasağı' uygulanıyor.Hani sıkıysa git,araç bulursan git.
Yok canım ama,bizim ileri demokrasiye inanmış.özgürlükçü yönetimimiz mutlaka 1.ihtimalden yola çıkarak bu kararı vermiştir.
Aslında yasak falan yok.
Misal,varsa özel oton git meydana,park et,aç bayrağını kutla
Yatın,teknen mi var.Hemen yola çık,Beşiktaş iskelesine bağla tekneyi,oradan taksiyi çağır,hoop 5 dakikada Taksim meydanındasın.
Bas bas bağırıyor Sağlık Bakanlığı Obezite ile mücadele..vs diye..
Bak seni düşünmüş,yürümen için tüm imkanlarını seferber etmiş.
Al eline bir şişe su başla şimdiden yürüyeme,birkaç saat içinde oradasın.
Yok yasak falan,bunlar hep yıpratmaya yönelik fikriyatlar.
