teroru onlemek bahanesiyle polisin teror estirdigi gunlerden biri daha.
polisin isi guvenligi saglamak ve olay cıkarmaya calısanları etkisiz hale
getirmektir.yoksa vatandasın nerede-neyi kutlayacagına karar vermek degildir.
iyi o zaman uc kisi biraraya gelmeyelim ya da evden cıkmayalım teror olmasın diye.
terorist eylemde bulunmak isteyen icin ozel gun diye bir kavram olmaz.
adamlar belediye otobusunde bile bomba patlatıyorlar,ozel gun dinlemiyorlar.
bir seyi ne kadar yasaklarsan o derece ilgiyi uzerine cekersin.
cebinde türkiye vatandaşı olduğunu gösteren kimlik taşıyanların güvenliğini sağlamakla görevli olanların başlardan aldığı gazla** ciddi anlamda güvenlik problemi yarattığı gündür. bu kinin ve hıncın kaynağı, sebebi nedir, hastanede bile gaz bombası kullanmak nasıl bir anlayıştır.
akp nin özgürlük anlayışı ile alakalı olmayan gündür. isteyen işçiler istanbulda kutlamalar için hazırlanan ve güvenliği sağlanan mekanlarda istedikleri kadar mutlu bir şekilde bayramlarını kutlayabilir. kimse işçinin bayramını kutlamasını engellemek istemiyor. burda müdahale edilen işçiler devlete başkaldıran, kanunlara uymayan ve isyana meyilli olan insanlardır. hak ettiklerini de daha sabahın erken saatinde toplanıp kalabalık olmadan polis tarafından görmüşlerdir.
akp nin işçi bayramına karşı çıkma gibi bir durumu söz konusu bile olamaz. aslında akp nin o sendikalardan ve sol örgütlerden daha kalabalık bir işçi tabanı vardır. hal böyleyken işçiler ile arasını bozmak istemez.
ancak durumu bilerek anlamamazlıktan gelen, işçi bayramından bile siyasi rant elde etmeye çalışan kişiler tarafından kutlamaların taksimde yapılmaması sanki kutlamaların tamamen yasaklanmış olduğu gibi gösteriliyor.
şu anda amacı devlete başkaldırmak olan değil işçi bayramını kutlamak olan işçiler devletin gösterdiği yerlerde mutlu bir şekilde kutlamalarını yapıyor.
istanbul'un resmen polis devleti ilan ediliş tarihidir.bu, bu sene olmamış,bu yıl sadece gelenek devam etmiştir.görevi vatandaşları korumak olan devlet,açıkça "biz sizi koruyamayız" demiş, hatta eylem yapmayan insanların da hayatını kısıtlamıştır.bu böyle devam edecektir. (bkz: durmak yok yola devam)
akp'nin ne kadar özgürlükçü bir parti olduğunu gördüğümüz gün.
halkın sesini kısamazsınız.
halkla inada girip, emeğin, halkın onuruyla oynayamazsınız.
yasal yollardan eylem yapıp seslerini duyurmaya çalışan halka coplarla, biber gazlarıyla müdahale ederseniz, bu ses kendine başka platformlar arar.
bu platformlar yasa dışı ve terör platformları olur.
ya terör istiyorsunuz ya da taksimi yasaklayarak halkın sesini kısabileceğinizi sanacak kadar acınası cahilsiniz.
cellatlarin doktugu kan
bir gun onlari bogacak
bu kan denizinin ufkundan
kizil bir gunes dogacak
Dünya genelinde işçi bayramının bir şenlik havasında coşkuyla kutlandığı gündür.
Hamburg'ta gece yarısından sonra bir kısım provokatör zihniyetliler kısa süre polisle çatıştıktan sonra etkisiz hale getirilmişlerdir, bunun haricinde başka da olay olmamıştır. Sanırım bu haberden birçok almanın da haberi yoktur.
Gelelim türkiye cumhuriyeti'ne...
Günlerdir tırmandırılan sendika ve hükümet arasındaki gerilim sebebiyle neredeyse kale haline getirilen taksim sessizliğini korurken, diğer semtler savaş alanına dönmüştür.
Türban konusunda son derece demokrasi ve özgürlük yanlısı kesilenler, iş işçi bayramına gelince en faşist elbiselerini giyerek demokrasi kavramının da içini boşaltmayı başarmışlardır.
Bayramlarını kutlamak ve haklarını aramak isteyen işçilere devlete başkaldıran asi muamelesi yapanların bu faşist tutumu, insanları sindirmeye yetmiş ve sendikalar eylemlerinden vazgeçtiklerini açıklamışlardır. Ya ne olacaktı ki? Bile bile ölüme mi gideceklerdi?
işin daha da trajikomik boyutu, hak aramak için meydanlara çıkmak isteyen ve polisle karşı karşıya kalan emekçilerin, başka emekçiler tarafından anarşist olarak görülmesidir.
Faşist uygulamaları ve özgürlüğün kısıtlanmasını haklı bulan işçiler...
Ne kadar komik değil mi?
işte bu yüzden türkiye'de bir işçi sınıfı ve kültürü oluşmamıştır. Var olan küçük bir zümrenin dışında kalanlar işçi değil ameledir. Ve bu ameleler "deveye diken insana siken yaraşır" sözünü sürekli olarak tekrarlamaktan ve bunu eyleme dökmekten büyük bir haz almaktadırlar.
Ve yine bu nedenle de türkiye'de bir işçi sınıfı olmayacaktır.
Türkiye'de hiçbir şey olması gerektiği gibi olmayacaktır.
Çünkü artık türkiye'de sadece ülkesini düşünen kimse kalmamıştır.
ülkeyi her iki taraf da o kadar gerdi ki en sonunda taksim olayından vazgeçildi. disk bize ne biz taksim de yürüyeceğiz inadında davrandı sanki amına koduğum istanbulunda başka yer yok mis gibi kadıköy var. hükümet ise tövbe billah taksime izin vermeyeceğiz indadı yüzünden çatılara keskin nişancı bile çekartıldı. ne lüzümu vardı lan bu kadar gerilim resmen 1977dekki olayların aynı olması için her şey yapıldı sağolun be her iki tarafa da iç savaş çıkartmak için elinden geleni yapıyorsunuz.
kanal türk ün canlı bağlantılarla, halka gelişmelerden haber verdiği gün.
hiç bir zaman ulusalcı kanal türkçü olmadım olmamda. ama bugünlük onlara olan nefretimi törpüledim. sadece muhalefeti çok boktan yapıyorlar ondan onlara öfkem.* neyse...
halkın haber alma özgürlüğüne gerçekten saygı duyuyorlar. bunu bugün yapan onurlu tek kanal. reklam ve piyasa manyağı ntv, polislerin faşizan uygulamalarını, onurlu insanlara yapılan müdahaleleri göstermek yerine gene reklam arası haber ve acaba piyasalar bundan nasıl etkilenecek endişesinden başka birşey taşımıyor.
yazık çok yazık...
artık kutlamadan, şarkılar söylemekten vazgeçildi, sadece can kaybı olmasın diliyoruz. zira devletin müdehale politikasına bakarsak, öldürmek çoktan göze alınmış gibi.
eğer sendika binasının ve hastanelerin içine dahi saldırılıyorsa, bu, bu anlama gelir.
bu arada dünyaya dönelim. 1 mayıs bayramı, tüm dünyada çoşku ile kutlanmaktadır, fransa'da elysee sarayı, kutlamalara ev sahipliği yaptı.
hırvasitan başbakanı ve slovenya başbakanı, büyük bir hoşluğa imza atıp, sınırda buluştular ve işçilerle beraber yürüdüler.
dünyanın pek çok bölgesinden renkli görüntüler gelmeye devam etmekte.
türkiye'ye bakmak bile istemiyoruz, hastanelere, sendika binalarına saldırılıyor, işçiler dövülüyor, işin en acısı ise, halkın bir kısmı bu vahşeti tasvip ediyor.
yazık çok yazık.
disk resmen taksim yürüyüşünü iptal etmiştir. sebep olarak ise can güvenliğimiz yok demiştir.
sonuna kadar haklı, bakan, 2 gün önce can güvenliğinizi sağlayamayız demişti. dışarıdan bir provakasyon veya saldırı olursa koruyamayız anlamında değil, bizim hazırladığımız saldırılardan kurtulamazsınız anlamındaymış.
polisin acil servise gaz bombası atmadaki amacının vali, emniyet müdürü ve başbakan tarafından açıklanması gerekiyor sanırım.
gerçekten herkes şokta. polis daha insanlar toplanmaya başlarken saldırmaya başlayarak, en ufak bir harekete izin vermiyor. bayram günü, ortada kutlama ve güvenlik önlemleri olması gerekirken, sağa sola saldıran polisler var.
ben bu noktada direk olarak polisin suçlanmasını da yanlış görüyorum, birileri onlara yapın diyor ki yapıyorlar.
şu anda resmen tayyip, halka savaş ilan etmiş durumda. artık tek bir kişinin bile tayyip demokratiktir, özgürlükçüdür, halktandır demeye hakkı ve yüzü olmamalı.
istanbul valisi güler' in isteği doğrultusunda, şiddeti gördüğümüz, izin verilse bunların hiç birinin yaşanmıcağını bildiğimiz kutlayamadığımız bayramımız, bu ülkede bayram anlayışının ne olduğunuda daha iyi kavramış görmüş oluyoruz, newroz' da bunun bir benzeri, sadece tarih ve kutlanma sebebi farklı, ama 21 mart ve 1 mayısda gördüğümüz, yaşanan senaryolar yine aynı, ama bir eşitsizlik var polis oyuncular daha fazla.
an itibariyle taksim'den vazgeçilmesi sözkonusudur. disk genel sekreteri tayfun görgün isyanlarda, elimizde taş, sopa bile yokken ölümüne üzerimize saldırılıyor, ben bu hükümetin bile bu kadar ileri gidebileceğini düşünmemiştim diyor. 1 mayıs işçi bayramı değil 1 mayıs işçi savaşı'dır bugünün adı türkiye'de bu saatten sonra.
hükümetin gözü döndüğünü, gözünü kan bürüdüğünü gösteren gün. hangi konuda bu kadar kararlı bu hükümet, işçisini ezmek olunca, izin vermeyeceğiz, yaptırmayacağız...
ne olacak taksime girse bu kalabalık, bu kadar tedbiri taksim çevresinde alın, kimsenin burnu bile kanamadan eylem biter, bünlerce kişiyi, binlerce kişiyle kovalamanın ne anlamı var...
ama durun, gaz bombası kullanılıyor, hangi bakanın oğlu üretiyor bu gaz bombalarını, söyleyin bakalım, bütün amaç bu değil mi leblebi gibi bomba kullanmak...
dünya polis bayramı olarak kutlanacak gündür. sokaktan geçen kadınların dahi coplandığı, şişli etfal hastanesine bile biber gazı atılan, polislerin işçileri disk binasından çıkarmadığı rezaletler komedyası, hatta korku filmi adıdır.
polisler işçileri, disk binasından çıkarmamışlardır. bunun iki açıdan inceleyebiliriz:
-gösteri ve yürüyüş hakkı engellenmiş,
-hürriyeti bağlayıcı suçlar işlenmiştir ceza hukuku kapsamında.
üstelik muammer güler denen tetenek kekeme, elideki kolluk kuvveti*ni, mendilden başka hiçbirşey tutmayan işçilerin, halkın üzerine fütursuzca salması ile silahlardaki orantısızlık hesaba katılarak ağırlaştırıcı sebeplere de mugayir olmuştu.
istanbul valiliği ve emniyet müdürlerinin;
-insan haklarını ihlal,
-ceza hukukunda geçen hürriyeti bağlama suçunu işleme,
-gösteri ve yürüyüş hakkını engelleyip, anayasaya aykırılıktan,
yargılanmaları gereken gündür.
(bkz: oligarşi)
(bkz: baskı rejimi)
(bkz: istibdat)