yargılanan 11 sanıktan yurt müdürü Hüseyin Çömlekçi'ye 10 yıl, LPG şirketinin montaja uygunluk onayını veren 2 görevliye ise 7.5'ar yıl hapis cezası verilMiŞTiR.
tutuklu kimsenin bulunmamasında anormal bir durum yoktur diyecek zihniyetin hasır altı ettiği olay. böyle gidersek daha çok binalar çöker, felaketler olur.
kişiyi hayattan soyutlayan bu cemaat evlerine çocuklarını yollayarak onların koyunlara benzetilmesine razı olmuş ailelerin "gönül borcu" saçmalığı sebebiyle şikayette bulunmadığı öğrenci yurdu değil yobaz yurdunun çökmesidir. yine gariban ve suçsuzlar ihmal sonucu hayatlarını kaybetmiştir. ne diyelim onları oraya tutsak eden aileler ve din istismarcıları kendi başlarını yesinler.
iyi oldu iyi. hem şimdi de biz deriz ''tüp patlaması yetmedi mi'' diye, hani hoca(!)nın biri 7.4 yetmedi mi demişti ya!
kız kuran kursuymuş hem, nasılsa bunlar da büyüyünce türbandı, başörtüsüydü, uğraştıracaklardı bizi. şimdiden öldüler de, laik türkiye 18 müstakbel baş ağrısından kurtuldu.
yazıklar olsun size, lanetler olsun insanlığınıza. 18 yavrucak öldü, siz hala siyaset laf sokma peşindesiniz, ruhlarını kaybetmiş yaratıklar. ölüm o çocuklar için bir kurtuluş oldu belki ama sizi de bulduğunda siz pişman olanladan olacaksınız.
masumları kaybettigimiz aci bir olaydır. esasen turkiye milli eğitim sisteminin arazıdır. din eğitiminde belli bir yaş sınırı getirerek bireyleri sıkıntıya sokmustur. sonuçta insanların dini öğrenme-öğretme hakkına olan mudahale kaçak eğitim kurumlarını doğurmuştur. denetimden uzak bu kurumlara olan ilgi bu sekilde aciklanabilir.
bu kurumlarin yöneticileri, sahipleri vicdanlarına sormalıdırlar: "evet eğitim veriyorum ama bundan önemlisi minicik masumların can güvenliğini sağlayabiliyor muyum. gerekli önlemleri aldım mı?".. evet bu soruları sadece kacak kurumların yöneticileri değil denetimden sorumlu kurumlar ve de turkiye'de din eğitimine darbe vuran sekuler zihniyetli siyasetciler de sormalıdırlar.
demokrat ,mazlumun ve halkın sesi olduğunu iddia eden taraf gazetesinin hiç bir şeklilde sorumlularını aramak bir yana üzerine bile düşmediği olaydır.ihmalların birbirini izlediği olaydır ve üzerine gidilmeyen olaydır bazı kesimlerin hiç bir olayına gidilmediği gibi.
http://www.ntvmsnbc.com/news/456237.asp
fethullah gülen hurafeler savura dursun, bakalım altından daha neler çıkacak bu işin. yazık ya, olan o masum çocuklara oldu, gerisinin de taa..........*
bir kez daha tekrarlıyorum, olan o kızlara oldu. şimdi arkalarından ninni filan da söylemeyin, onlara iyilik yapamazsınız artık. ama illaki yapmak için bişeyler arıyorsanız, bu tip yerlerin açılmasına mani olun!
bildiğiniz ve kaçak olabileceğinden şüphelendiğiniz kuran kursu v.s. varsa polise bildirin, kontrol etsinler. eğer yasal ise sorun yok. değil ise kapatılsın, daha fazla canlar yanmasın!
dipnot: evet sözlük fettoşları buna da bir kılıf uydurun bakalım.
Konyadaki Kuran kursundan gökyüzüne kanatlanan kızlara
Uyuyun çocuklar. Sabah olacak.
Bir yanınızda Felak, diğer yanınızda Nas, kanat çırpacaksınız gökyüzüne. Kötülük değmeyecek güzel gözlerinize, öfke değmeyecek, kıskançlık, nazar, vesvese, ipe üflenen büyüler, inciten bakışlar değmeyecek artık. Ne gecenin ne kem gözlerin şerri değecek soluklarınıza.
Size kötülük yok bundan böyle.
Üçüncü sayfalar, hukuki raporlar, Tanrı gibi konuşanlar, yönetmelikler, ulu hocalar, havasız odalar, uykusuzluk, çağdaş yaşam parodileri, kirli sarıya boyanmış soğuk binaların girişine asılan duyurular, kokmuş peynirler, eksik ezberler, o kitapları okumalar da yok.
Uyuyun çocuklar. Sabah olacak.
Bir adam da sizin için gelecek bu şehre koşarak.
....
Birden, bir çocuk kırkıncı gününe gelmeden, kırk Yasin-i Şerfi okunmuş evlerin camlarından, derin nefesler eşliğinde, gözler kutsallıkla kapanarak, aynı kutsallık ağızlarımızda mırıltıya dönüşerek kırk Kulhu, kırk da Elham okunacak sizin için.
Uyuyun çocuklar. Sabah olacak.
Anneniz gelecek ilk dersten önce. Size iğne oyalı yemeniler, dans ederken dönen fırfırlı elbiseler, bol resimli dergiler, kokusu üzerinde kekler getirecek. Size hayır duaları, üç yaşından beri üstüne koyulan çeyizler getirecek.
Anneniz gelecek sabah erkenden.
Size elhamdülillahlar;maşallahlar,subhanallahlar ve bol bol nazar duaları getirecek.
Babanız gelecek bir de doğru söylüyorum.
Paketli dondurmalardan getirecek koşarak. Dondurmalar erimesin ya ondan!
Babanız gelecek kızlar. Size doyasıya sarılmalar getirecek. Bayram sabahları, piknik yolculukları, eve erken gelmeler, kırmızı ayakkabılar, o vitrindeki elbiseyi, o arkadaşınızdaki cep telefonu getirecek.
Mahşerde ellerinizden tutacak, kurban verdiğiniz çocuklarınız!"
Konya'da yaşamını yitiren 18 kız çocuğunun ailelerinden hiçbirinin sorumlular hakkında şikayette bulunmamasında, anlaşılan "hocaefendi" ve benzerlerinin telkinleri etkili olmuş.
edit: işte ben bu adamları bu yüzden sevmiyorum ya. çünkü bunlar için insanın değil sadece ve sadece müslümanın ölmesi önemli. içerisinde 7 yaşında kız çocuklarının bulunduğu bir bale okulu çökseydi bu adamlar iyi olmuş pis kafirler derlerdi.
daha önce türkiye'de yaşanmış trajediler gibi bundan sonra da yaşanacak olanlara örnek teşkil edecek trajikomik hadiselerden biridir.
Evet, orada çocuklar öldü. Hangi amaç için orada bulundukları önemli değil, yatılı bale kursu da olabilirdi, yatılı kız sanat okulu da olabilirdi.
Olayın sebeplerini, kuran kursu işleten yobazlara ve çocuklarını o kursa yatılı gönderen muhterem velilere bağlamak pek rasyonel olmasa gerek. Zira yobaz olmadığını düşünen ve iddia eden "batılı"ların da binalarının pek bir güzel çöktüğünü hep birlikte görmüştük.
Binanın kuran kursu işletildiği için çöktüğünü düşünerek örümcek beyinli yobaz din tacirlerine çemkiren hödükler kadar, dini değerlerine saldırıldığı için anılan hödüklere çemkiren karacahil ve sığır tipli dangalaklar da işin felsefe boyutunda olduklarını entryleri ile bizlere göstermiş oldular.
Tartışın, kavga edin, bağırışın, bu ne ilktir ne de son olacaktır.
Her boku profesör seviyesinde bilen necip türkiyeliler bununla da ilgili envai çeşit fikir, çözüm, suçlama ve sorgulama üretip ortalığa saçacaklardır, zaten saçıyorlar da.
Bir de "bu olay falan yerde ** olsaydı..." şeklinde söze başlayan yaldızlı hödükler vardır ki, onlar evlere şenliktir zaten.
Bina çökmüş, çocuklar ölmüştür.
Başka bir yerlerde bebekler ölmektedir.
Otoyollarda yolcular, yayalar ölmektedir.
Tuhaf patlamalarda meraklılar ölmektedir.
Töreler gereği gençler ölmektedir.
Köpükle eğlenicem derken çarpılan, sözüm ona beyaz ve de şapşal türkler ölmektedir.
Türkiye cumhuriyeti'nde ölümün her türlüsünü görebilirsiniz.
Türkiyeliler ölmeyi sever.
Aids olduğunu bile bile hayat kadınıyla yatıp, sonra da "atın ölümü arpadan olsun" diyen eşekoğlueşeğin ruh halini isviçreli bilim adamları dahi çözebilemezken,
Ama malzemeden ama işçilikten çalarak, sırf üç kuruş fazla kazanabilmek uğruna insan hayatını hiçe sayan haysiyetsiz şerefsiz kansız imansız onun bunun çocuğu müteahhitin ve buna göz yuman sözde devlet görevlisinin ruh halini hangi ülkenin üstün zekalı bilim adamları çözebilir ki?
Üç gün sonra bu olay unutulacak, ve gündem, yeni patlamalara, yeni kazalara, yeni ölümlere doğru yelken açacak...
Türkiye'de hiçbir şey düzelmeyecek.
Dü-zel-me-ye-cek.
Aha bu kadar iddialıyım.
Çünkü nereye elinizi atsanız, elinize bok, pislik ve çamur bulaşır.
bokun, pisliğin, bataklığın ve iki ayaklı mikropların bolca yaşadığı bir ülkedir türkiye...
özrü kabahatinden büyük olan velilerin çocuklarının ölümüne nerdeyse sevindikleri izlenimi yaratacak açıklamalarda bulunmalarını sağlayan çökmedir. çöken bina mıdır yoksa o zihniyet midir ? hala karar verebilmiş değilim.
ölen kızlardan birinin babası şu sözleri söylerek beni dumura uğratmıştır.
'bizim çocuklarımız deniz kenarında, barda diskoda eğlenirken ölmediler. sarhoş olup kaza yapıp ölmediler. sabah namazını kılmak için kalktıklarında öldüler. ölenler şehit olmuştur ; kalanlar gazi.' bu fikri ben yaşadıkları üzüntüye bağlamak istiyorum. bağlayamıyorum. *
an itibari ile ölen çocukların ailelerinin hiç birinin şikayetçi olmaması ve binanın çökmesini allahın takdiri sayıp çocuklarını da şehit saymaları nedeniyle aziz nesinin ünlü sözünü akıllara getiren facia.
belediye baskaninin bile köy diye soz ettigi beldede, belediyelik olmadan evvel yapilmis bi binanin imar planina gore yapilmasi gerektigini sanan, herkesin tek duze dunya gorusune gore yasamasini bekleyip kiminin cocuguna yazin kuran ogrettirmesini degil de ille yaz kampina veya bale kursuna gondermesi gerektigini zanneden, beyinleri din denince "tarikat"; kuran kursu denince "beyin yikama" sozlerinden baska biseyi cagristirmayan orospu cocuklarina ve dinden bihaber ama din konusunda ahkam kesmede mangalda kul birakmayan denyolara malzeme olmus olaydir. sonuc olarak bir bina cokmus ve 18 can gitmis.
golcuk depremine gonderme yapan orumcek beyinlilerden daha orumcek beyinliler bu olayla rovans almaya kalkanlar ayni hitler gibi giden canlari karsilastirip istatislik yaparlar. onlar icin bir facia olup olmamasi onemli degildir sadece kimin öldügu ve nerde öldügu onemlidir. devam edin beyler sonucta sizin icin din(!), sadece sizle Allah arasinda.. ne de olsa siz yazlari sosyallesmeyi seven, ic dunyanizda din olgusunu asmis insanlarsiniz; kalbiniz temiz olduktan sonra ne bok yeseniz mubahtir.
Ölen minicik çocuklara rahmet, kalanlara ve yakınlarına sabır diliyorum.
17 Ağustos depremi sonrasında bazı söylenenler ve "7,4 yetmedi mi" şeklindeki başlıklar ne kadar iğrençse bu olay karşısında "alın işte" demek de aynı şekilde iğrenç geliyor bana. Sonuçta ihmal,sorumsuzluk ve ihmalkarlıklar sonucu yakın zamanımızdaki acı olaylara bir yenisi daha eklendi sadece. Bu olayı bir kan davasına dönüştürülme yalnışlığına gidilmesi acı. Daha da acı olan bu sorumsuzluklar, bu denetimsizlikler, bu ihmalkarlıklar devam ettiği sürece buna benzer olayların çok farklı kurumlarda yaşanabileceği ihtimalidir.