bir şiir caddelerle ve lağımlarla,azizelerle,kahramanlarla,dilencilerle,delilerle dolu bir şehir gibidir. şiir savaştaki bir şehirdir.bir şiir, saati "niye" diye sorgulayan bir şehirdir. bir şiir yanmakta olan bir şehirdir. bir şiir silahlar altındaki bir şehirdir.
soguk bir gecede imlası bozuk birkaç satırda birikir dile gelmeyen sözcükler.söylenmemesi gereken ya da söylensede söylenmemiş kabul edilen, yaşanmışlık sayılamayacak kadar kısa bir hikayenin ardında zor ve son bir 3 nokta...
şiir bir duruştur, kavgadır, varoluş sanatıdır, muhalifliktir, alnıaçıklıktır, direniştir, yürek sancısıdır, şiir şiir tanımlarının hepsi içinde barındıracak kadar münbit ve değerlidir.
haylaz sevgilim
attığın taş kırdı kalbimin camlarını
seviyordum seni darıldık
içimdeki cam kırıkları her hatırlayışta canımı acıtır
istemiyordum ama ayrıldık
keşke diyorum olsaydın da yeseydim seni kıtır kıtır
-bana ne lan senin sevgiline yazdığın şiirden-
ses, renk, ahenk, mihenk uyumu sizin olsun.
şiir cümleleri alt alta getirmekten fazlasını ifade eder. girişteki cümle bir vecize değildir ama ona eşdeğerdir.
çünkü şiir 'boş zamanlarımda şiir yazarım' andavallığında bulunanların işi değildir.
adına şiir dediğimiz şey edebiyata hizmet etmedikçe hiç bir değer barındırmayacaktır.
herhangi bir emeğe dayandırılmadıkça yazanının şair, yazdığının şiir adını alması saçmasapan olacaktır.
okuduğundan fazla şiir yazmış şair olur mu?
nasıl oluyorsa oluyor. 'ben şiir okumam ama yazarım' cümlesini yoldaş bilmiş kimselerin şiir iddiaları
gülünçlükten öteye geçemeyecektir.
bir diğeri taraf 'kendi çapında yazıcılar'
insan kendi çapında şiir yazar mı? yazmamalı.
şiir sözü, bir iddiadır zaten. elde yeni bir malzeme yok. bu çok açık.
yepyeni bir malzeme yoksa, şairlik iddiasında bulunan kişinin eldeki malzemeden en iyisini çıkarma çabası
içinde olması gerekmektedir.
aşk üzerine şiir yaz ama iddian olsun. iddian yoksa yazma. zaten yazılmıştır.
şurası da kesindir ki herkes birileri okusun diye şiir yazar. kendi çapımda diyerek beceriksizliğinizi gizlemeye çalışmanız
gözümüzden kaçmadı.
bir diğer taraf 'şiir açıklayıcıları'
şiirin sözcülüğü olur mu? olmamalı.
bak bu cümlemle bunu ifade ettim diyorsanız zaten yazdığınızın şiirliğini ortadan kaldırıyorsunuz demektir.
şiirden herkes payına düşeni alır.
şair şiirini orta yere bırakıp çekilendir. şiiri üleştirmek şairin haddine değildir.
önemli bir diğer nokta şiirin demlendirilmesidir.
bir heyecanla bir coşkuyla yazdığımız şeyi en kısa zamanda orta yere koymak yararımıza olmayacaktır.
biraz sabredilmeli, sakin kafayla tekrar şiir gözden geçirilmelidir.
az demlensin kenarda ki afiyetle içilsin.
seviyeli, seviyesiz, ciddi ama disiplinsiz, koptukça yakınlaştıran, koştukça uzaklaştıran bir duygusal çöplük...
okudukça ağlatan nefestir, zaman aramaz duyulmak için.
bir zaman ayırmak ve her zaman ayrılmak gerekli o'nun için...
şiir varlık ile insan (bilhassa şair) arasındaki görüntü filtresidir. şiir; zaman ve zamanın etki alanı olan madde üzerindeki genel-geçer fiziksel hapsin kalıplaşmışlığını ve buna bağlı sosyal-kültürel saplantıları inkarın başka bir adı olmakla birlikte, içinde yaşadığımız muazzam bilmecenin biraz daha karmaşık ve zihin gıcıklayıcı bir tatlılılığa kavuşmasında en büyük rollerden birini üstlenmesinden dolayı, kutsallığı yadsınamaz bir kavramdır.
Şiir, boğazın orta yerindeki bu ülser.
Şiir, kafatasını temizleyen bu akbaba.
Şiir, aklını yitirdiğin bu poker.
Şiir, gerçeklikten bu kaçma ödevi.
Şiir, sözcüklerin birbirini öldürdükleri sessizliğin.
Şiir, bu çığırtkan ve etobur çiçek.
Şiir, derinin altında yatan bu kızkardeş.
Şiir, en tatlı şeylere edilen bu küfür.
Şiir, sevecenliğin dibindeki bu isyan.
Şiir, görünür krallığı reddedişin.
Şiir, sana kuşku şırıngalayan bu zehir.
Şiir, ağaçları deli bu bahçe.
Şiir, artık hiçbir şey öğrenmemek için aldığın ders.
Şiir, doğduğun okyanusa dönüşün.
Şiir, senden başkası olma mutluluğun... *
bardaktan deniz yapmak, uçsuz ummana dalmak, gökyüzündeki bir kuşun gözlerinden bakıp, mezardaki bir ölünün dilinden konuşmak, bir suya taş atmak, suda seken taş olmak, taşı yaracak cümleler kurmaktır.
kelimeleri bazen bir silaha, bazen bir çiçeğe dödüştürüp, sevdiğinine yada sövdüğüne sunabilmektir, Bariz bir deliliğin, hayatı ve hayattakileri anlatma şeklidir, kafiyeli bir sihirdir şiir.
bir işkence yöntemi vardır. insanın kafasına kova geçirilir ve kovanın üzerine su damlatılır; kulaklarda o ses yankılanır sürekli ve kafayı yer insan. o iki damlanın düşme anındaki farkı yakalamak insanı delirmekten kurtarır. şiir oradadır işte; o anı yakalamaktır.
okunamayan, okununca ağlanan, kusulan, dayanılamayandır. düzgün nefes alabilmek için uzak durulandır. ne yapılasıdır, bünye daha fazla acıyı kaldıramamaktadır.
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu
Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta
Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı.
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara.
Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim
O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim.
Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi.
Ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana
Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa.
Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana
Hepsi bu. uzaklarda şarkı söylüyor biri.
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi
Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana
Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
Sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona
Ellere yar olur. öpmemden önceki gibi.
O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
Artık sevmiyorum ya severim belki yine
Ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda
Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Belki bana verdiği son acıdır bu acı
Belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona!..
Belki..