Bir Allah nidası var, Mevlana'yı Atından düşüren. Yalnız yalnızca Mevlana'nın duyduğu, onun titrediği, onun korktuğu, onu cezbeye sokan.
Yalnız Mevlana'ya güneş tebrizli.
"Kalbimin topraktan olduğunu söyleyince benimle alay etti.
Çünkü kalbi demirdendi…
Ama yakında yağmur yağacak
ve kalbim çiçek açacak,
onunkisi ise pas tutacak…"
“Bir şey yap, güzel olsun.
Çok mu zor?
O vakit güzel bir şey söyle.
Dilin mi dönmüyor?
Güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz.
Beceremez misin?
Öyleyse güzel bir şeye başla.
Ama hep güzel şeyler olsun.
Çünkü her insan ölecek yaşta…”
Mevlana ile saatlerce hiç konuşmadan sadece göz teması ile bakışarak oturdukları söylenir.
aralarında farklı bir aşk ilişkisi vardı yahut biraz contayı yakmışlardı, başka açıklaması yok.
kendisi ile mevlana arasındaki ilişkiyi 21. yy düşünce yapısı, yaşam tarzı ve inanç esnekliği ile anlamamız pek mümkün gibi görünmemektedir.
bu nedenle (bence) öncelikle yaşadıkları çağı, coğrafyayı ve o zamanki mevcut inanç sadakatini öğrenmek gerekir. tabii bunun için hiçbirimizin zamanı bulunmamaktadır.
o vakit üstad ne demiştir bize;
"...Beceremez misin? öyleyse güzel bir şeye başla. Ama hep güzel olsun. Çünkü "her insan ölecek yaşta. " geç kalmayasın."
Kendi Dünyasında ilahi aşkı en güzel betimleyen adam. Mevlana olan ilişkisine yanlış bakanlar olmuştur, ama “ ben onda kendimi görüp, kendi yansımama aşık oldum” demiştir.
Tanrı katında Mevlana’nın ona, eğer ölürse geleceği söyleniyor.
Şems için kendini öldürmek basit bir eylem ama, birini öldürmek daha zor. Şems Mevlana’nın kızıyla evleniyor ardından aldatılınca kadını öldürüyor. Şems Tebrizi affetmeyi bilmeyen ve cezanın hak olduğunu savunan bir adam.
“bir şey yap güzel olsun.
çok mu zor?
o vakit güzel bir şey söyle.
dilin mi dönmüyor?
öyleyse güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz.
beceremez misin?
o zaman güzel bir şeye başla.
ama hep güzel şeyler olsun.
çünkü; her insan ölecek yaşta.
geç kalmayasın.
Anadolu'ya 1244 yilinda şam taraflarindan gelmiş ama adi üstünde aslen tebrizli olan kalenderi derviş. Saçı, sakalı, kaşı traşlı, 50 yaşının üstünde, sevimsiz bir adam...
1244 yani kösedağ'ın hemen akabinde. Tebriz zaten ilhanli baskenti. Sultan'dan en bayagı adamina kadar herkesin sevip saydiği mevlana ile görüşüyor ve mevlana o günlerden sonra binlerce müslumanin katili olan baycu noyon'un evliya olduğunu falan savunmaya başliyor. Hmm.
Aslinda çok açik, mogollar bunu mevlana'ya bir teklifle göndermiş, mevlana'da bu teklifi kabul etmiş;moğol casuslugu.
Kalenderi dervişidir. Tahayyül edin; kafa dazlak, sakal bıyık yok, kaşlar yolunmuş. Böyük Romanlarımıza konu olan möthis aşkın iki kişisinden biri bu işte. Iyyyyy.
"şeytanda insandaki özelliklerin birisi hariç hepsi vardır. şeytanda eksik olan tek nimet aşktır. şeytanın insanı çekememesi aşksızlığındandır..." demiş ve bir sıfır yenik başlamıştır tasavvufta.
şeytan figürü, başta peygamber dahil olmak üzere bir çok islam alimi tarafından itin götüne sokulmasına rağmen, mevlana'nın nezdinde aşk uğruna yanmayı göze almış bir berduş gibidir. En yüce aşıktır. Bunu her şeyi gören ve bilen tanrıdan sakınacak, saklayacak cesareti gösterebilecek kadar. Tanrı ademi yaratır ve şeytan her seven gibi paylaşamamazlığın, ihtirasının yani aşkının kurbanı olur.
islam içrekçiliğinde, iblis'in adem'in önünde secde etmemesinin sebebi olarak iblis'in kibri gösterilmez. tam tersine o, tanrısını, başka bir varlığa, onun tarafından yaratılmış bir varlığa secde etme saygısızlığını gösteremeyecek kadar çok sevmektedir. yani bazı ravilerin söylediği gibi iblis, tanrılık taslamamış; tam tersine tanrının tekliği ilkesine her ne pahasına olursa olsun sadık kalmıştır. emre karşı gelmiştir ama tevrat'ta betimlenen sınayıcı melek tasvirinin tam tersine, sınandığını düşünen bir melektir. itaatsizlik ederek sadece inancına olan bağlılığını ispatlamıştır. böylece iblis, bir değişmezlik simgesi olarak belirir, bu anlamda insanın tam karşısında yer alır. çünkü insan fıtratı gereği değişebilir, çark edebilir, yenilenebilir, bozulabilirdir. Şeytan esasen senaryonun başrolünde olduğunun farkında olarak kendisi için hazırlanan imtihanı en başında boyun eğmem diyerek geçmiştir. Onun kıyamete kadar yaşamasına izin verilmesindeki anlam budur ve tanrının bir hizmetkarı olarak görevine devam etmektedir. o sadakatini göstermek için itaatsizlik etmiştir. ne trajiktir ki, imanını imansızlıkla göstermek zorunda kalmıştır.
Şems ile mevlana arasındaki uçurumu sadece şeytana olan bakış açılarından idrak edebilmek mümkünken bir önemli husus daha var. Nihai varoluş amacı olarak mevlana, her varlığı olduğu gibi kabullenip severek sonsuzluğu sınırsızlığı işaret ederken, şems ise sonsuz sevgiden (tanrıdan) nasiplenebilenlerin birliğini ve minnetini işaret ediyor. belki her ikisi de allah'a yönelişi kastediyor olabilir. lakin söylemlerindeki anlatış tarzlarına bakınız, mevlana'nın ufku ne kadar geniş; hidayetin her pencereden açıldığını söylüyor. ancak şems, bu yolun sadece hakkın izinden yani islam'dan geçtiğini belirtiyor. Aralarında derin bir uçurum var. Yaratılışın kaotikliği şems'in dikte ettiği gibi içerisinde tek doğru şık barındıran basit bir problem değil.