kimi kalbe ağır gelir, özlem.
sabır işidir, özlemek ve beklemek.
yolun sonunda güneş ışığını görme garantisi dahi yokken;
onsuz onlu hayaller kurabilmektir, özlem..
92 gün oldu bugün;
o gideli tam 92 gün oldu. sesini duymayalı, yüzünü görmeyeli 92 gün geçti. sanırım 100 günü geçecek.
hiç iyi değilim. bir insan ancak ne kadar özlenebilirse, o kadar özledim. memleketim kadar.
sabrın sonu selamet mi bilmiyorum da, iyi olmadığımı biliyorum. sabırlı, anlayışlı ve mantıklı bir insan olduğum için öylece bekliyorum. içimde fırtınalar kopuyor ama... ama gelecek, çok az kaldı. Zaten geçici bir ayrılık.
bazen sevdiklerimize kavuşmamız için araya zaman girer. o an geldiğinde içimdeki kağıt kesiği sızısı dinecek.
Neyi istedim bu kadar ve neden kaybettim.
ister miydim böylesini.
ister miydim sensizliği.
Belki kader belki de mahalle baskısı...
Ama sonuç sensizlik.
Sıcak teninden ayrı geçen zor ve kara geceler...
Koşar miyim yeniden sana,
Girer miyim bir gece koynuna.
Bilmiyorum.
Dedim ya kader.
Kaderin adı özlem.
Özleminin adı sensizlik.
Bilmiyorum.
Hala seviyor musun beni.
Ama biliyorum
Sen de özlüyorsun beni...
Bana demiştin ya hani.
Bensiz kaldığında anlayacaksın,
Her yalnız kalışta beni hatırlayacaksın diye.
Öyle olmadı.
Daha beter oldu.
Özlemin, özlemim...
Baktığım her gözde aradım gözlerindeki ateşi.
Başımı yasladığim her omuzda,
Bekledim saçlarımı okşayan elleri.
Seviştiğim her kadında,
Aradım tenindeki nefaseti...
Demiştin ya bana hani,
Bensiz kaldığında anlayacaksın.
Anladım.
Özlemin, özlemim...
Bugün gözlerine baktığımda anladım.
Sen benden beter olmuşsun be kadın.
Müstahak bunlar bize.
Fevkalade müstahak.
Özlemin ceza bana özlemim.
Özlemim ceza sana özlemim...
iki tip özlem vardır. Özleyenine acı çektiren özlem, hem ilkel hem vahşi hem de insanı yavaş yavaş bitiren bir özlem. Özleyeniyle özleyenin geçmişi arasında köprü kuran iftardan önceki son beş dakika gibi özlenene karşı duyulan açlıktan haz duyuran özlem. Dış faktörler ikisinde de çok benzerdir ama içeriyi yeterince olgunlaştıramayan herkes için değişir.