ne kadar ipin ucunda yaşadığını hatırlatır. Ben bir defasında lise sonda kamyon altında kalmaktan güç bela kurtulmuştum.
Bizim dershanede bir hoca vardı, babası inme geçirmiş bir hastaymış yaşadığı ev de mezarlığa yakınmış. Bir gün Karısına "ev ile mezarlık arasında gidip geldim" demiş karısı da anlamamış, meğerse ölüm ile yaşam arasında gidip geldim diyormuş.
bi dingil misafir sayesinde deneyimlediğim.. kız baya yabancı oralara, Denize girdik birlikte. Benim on yıldır girdiğim, karış karış bildiğim bi sahil. Tam denizden çıkarken, ayağınız tekrar kesilicek panik yapmayın diye seslendim. Benim cümlemi tamamlamamla kızın çırpınmaya başlaması bir oldu. ilk önce küçük kardeşim uzandı. kız, kardeşime asılarak onu çekti. kardeşim geri döndü kızı çıkaramayınca. Üçümüzde (ben ve iki kardeşim) ona yardımcı olabilecek yüzücülükte ve serinkanlılıkta insanlarız. Sonra ben kıza uzattım elimi. Küçücük kız, insan irisi bana öyle bir asıldı ki yanında buldum kendimi. Sakin ol diye tutmaya çalışırken saçlarıma asıldı. Yardım etmek istiyorum ama saçlarıma asılmasından paniğini anladım, kendi canımın derdine düştüm. ilk olarak kendimden sıyırmak istedim. Saçlarımı bırakmasını falaan filan anlatmaya çalışırken iyice gırtlağıma su doldu. O an gerçekten de bu denizde mi ölücem diye düşündüm. Saçımı bıraktı dingil, söz dinledi. bu defa bikinime asıldı. Çok iyi yüzme bilmemize rağmen kızın paniği yüzünden hepimiz daha da panik olduk. En az birimizin kesinlikle öleceğini düşündüm. kızdan umudu kesip kendimi halata atıp sonra kızı çektim. halat ve kız arasında bi müddet ya geri çekemezsem cesedini nasıl çıkarıcam diye de düşündüm ansna. neyse Tanrıların elleri gibi kavuştum halatla o an. kız uzaklaşınca kardeşlerim de kendi çıktı. Hayatımda bu kadar yakından öleceğimi düşünmemiştim. Herkes iyiydi ama panikten içim çıktı.
Bir daha yüzme bilmeyen insanla asla ama asla denize girmeyeceğime yemin ettim. Bana ömürlük bi ders verdi.
bir sabah uyanırsınız, gecikmişsinizdir 15 dakika içinde evden çıkarsınız. her gün yaptığınız gibi, otobüse binmek üzere yolun karşısına geçeceksinizdir. yol 2 şeritlidir, arada bulvar ve devamında bir 2 şerit daha ters yönden gelir. sola bakarsınız araba yoktur. sağa bakma gereği bile duymazsınız. zira tek yöndür yol. tam yolu koşarak geçerken 10 cm önünüzden 80-90 km hızla bir araç tersten gelip geçer. kafanızı kaldırıp görürsünüz ki, karşı yön kapalı olduğu için trafik aynı yönden çift şeritte akmaktadır. 1 saniyeyle ölümden kurtulmuşsunuzdur.
tabi devamında, yayaya uyarı koymayan belediyeyi suçlamak gerekir.
Adrenalini bacaklarınızda hissettiğiniz yaşanası tarifsiz anlardan biridir. Çok enterasandırki özellikle çocukluğunuz ve son bir kaç yılınız bir kaç sn içinde gözünüzün önünden geçer.
Çok telaşlı bir durumda önemli bişeyler yaptığınızı sanarken, herşeyin bir anda durmasıdır. Sanki biri, ses görüntü kablolarınızı bıçakla kesmiş gibi olur 3 sn boyunca sonraki 3 sn de yüzünüzü ensenizi yavşça okşayan ılık rüzgarı hissedersiniz. Azrailin ağır çekimde göz kırpıp 300 km hızla yoluna devam etmesi bu olsa gerek.
bu yaz tatilimden sonra bazı işlerimden dolayı bandırma'ya giderken bizim evin ilk arabası emektar şahin'le ortalama 100-120 km'ye yakın bir hızla gidiyordum.tabi araba da şimdiki şahinler gibi modifiye kelimesinin m si yok.yol da o kadar düzgün değil ön süspansüyonun sürekli aşağı-yukarı yaptığını hissediyorum ama buna aldırmadım.herneyse kimi arabalar yavaş kalıyordu bana göre artık nereden geliyorsa normalde böyle bir sürücü değilimdir,önüme geleni solluyordum.diyorum böyle gidersek sonumuz nasıl olacak belli değil.
neyse bir iki tır çıktı onları da geçtim ardından hızımı almış giderken bir anda bir kamyon sanırsam yüklü taş,çakıl vardı.arkasına ortalama 60 la falan gidiyordu,neyse bir süre geçemedim çünkü trafik vardı.aracın sarsıldığını hissettim biraz yavaşladım çünkü yol biraz bozuktu.kamyonla fark açıldı.sonra yol düzelince asılım 5. vitese dayanıp yolun boş olduğunu hisssetip bastım,kamyonun arkasına yaklaşırken 100 le geliyorum.aşağı yukarı 20 metre falan kaldı.kamyondan birşey düştüğünü gördüm.kamyonda hızlanmıştıki demirde yolumun üstünde sekiyordu.,bana çarpacağını hissediyorum ama ne frene basıp yavaşlıyorum ne de yön değiştiriyorum,hızım o demiri camdan içeri alacak kadar yeterli ve demirden gözümü ayırmıyorum.bir anda demirin yok olduğunu hissettim o anda demir benim tarafımdaki ön cama çarptı ve çok şükür ön camlar biraz kalınki cam kırılmadı ve ben burada yazabiliyorum.
kıssadan hisse:* aşırı hız yapmayın ve asla yurdumun kamyonları arkasına yaklaşmadan geçip gidin ya da yavaşlayın o gitsin.
arabayla 160 km/h ile giderken arabanın yerinde durmayıp karşı şeride geçmesi sonucu ölümün soğuk nefesi enseye yapışır. eğer karşıdan gelen birde araba varsa, ki vardı o anda sadece ölümü düşünürsünüz. ama bu anda soğukkanlı olmak en doğrusuymuş. ben denedim oldu. ******
ölümün sadece bu şekilde deneyimlenebilir bir şey olduğu kesin olan durumdur. zira hiç bir ölü ölümü deneyimlememiştir. gerçekten ölenler, öldüklerini bilmezler.
10 yaşlarında ya vardım ya yoktum araba çarpması sonucu ölümle kapıştık, apandistim patladı zehirlendim bir hafta boyunca yatakta kıvrandım ölüm riskim vardı yine kapıştık ölümle daha ne kadar burun buruna gelmem gerekiyor ölüm ile anlamadım gitti.
bu duyguyu ilk başta trafik kazası yaparken yaşadım. ana yoldan 140 km hızla giderken tali yoldan karşı tali yola geçmek isteyen araç yolun tam ortasında durdu. (bkz: arabanın istop etmesi) o an aklıma fren yapmaktan başka bir şey gelmedi. arabam fren yaparak kaya kaya duran araca doğru ilerliyordu. işte o an 3-5 sn içinde birazdan öleceğim dedim (gerçekten gözünüzün önünden hayatınız film şeriti gibi akıyor) emniyet kemerim takılı değildi. araca çarpma anı itibari ile patur kütür sesler duymaya başladım, gözüme beyaz bir perde indi. içimden o an "demek ki insan ölürken gözüne böyle beyaz perde görünüyormuş" dedim. patırtı sesleri yerini korna sesine bırakmıştı. kafamı kaldırdım, yaşıyordum. demin gözüme gözüken beyaz perde airbag imiş. Öldürmeyen allah öldürmüyor, öbür arabadan da ölen olmadı. karşı arabanın tam ortasına vurmam sebebi ile arabam takla atmamış ve karşı tarafın arabası ile 15 metre sürüklenmiştik.
Yani ölümle burun buruna geldikten sonra yaşamanın değerini, bu dünyada yapman gerekenleri daha doğrusu yapman gerekip de yapmadığın şeyleri ve gerekliliğini çok daha iyi anlıyorsun.
bir anda karışık,birbirleriyle ilgisiz olan şeylerin kafana üşüştüğü zaman.sanırım gerçekten ölüyorum deyip aileni aklına getirdiğin zaman ya da o an hayata geri dönme isteğiyle çabaladığın,uyku gibi olan fakat o an sana çok daha ağır gelen şeyden uyanmaya çalıştığın zaman...