insanlar, affedildiklerinde küstahlaşmak bakımından çocuklara benzerler. bu yüzden onlara gereğinden çok yumuşak ve sevecen davranılmamalıdır. bir dostun ödünç alma isteğini reddetmek ile o kişiyi yitirmeyiz, ama ödünç istediği şeyi ona vermekle, onu çok kolayca yitirebiliriz; bunun gibi, bir dosta karşı gururlu ve onu biraz ihmal edici bir biçimde davranarak onu yitirmeyiz ama ona karşı çok fazla dostça ve kibar davranırsak, onu yitiririz, çünkü bu davranışımız onun küstah ve katlanılmaz kılacaktır, bu da bir kopmaya yol açacaktır. insanlar, özellikle onlara muhtaç olduğumuz düşüncesini kesinlikle kaldıramazlar; kibir ve kendini beğenme, bu düşüncenin ayrılmaz eşlikçileridirler.
doğruluğu tecrübeyle sabittir. insanların birbirini tanıdığı için muhabbetin bittiği de bazı durumlarda doğru olabilmekle beraber her zaman için geçerli değildir.
bir süre boyunca sıklıkla görüşüp konuştuğum insanlarla genellikle bir süre sonra aramıza bir mesafe bir soğukluk girer. buna rağmen hep aynı hatayı yapmaya da devam ederim. o kadar ki bunu bir hata olarak görmeye başladım artık. konuşurken hata gibi gelmiyor. "sohbet muhabbet işte. bunun neresi kötü?" diyorsun. aslen hata değil zaten. lâkin sonuç hoş olmayınca "hata" diye nitelemeye başlıyorsun bu davranışı.
peki neden "tez ayrılık" geliyor? çünkü çok hızlı yaşıyorsun. çok hızlı tanıyorsun karşındakini. o da seni hızlı tanıyor. her şey çok hızlı gelişince bir bıkkınlık olabiliyor. ayrıca muhabbeti birbirimizi tüketiveriyoruz. hâl böyle olunca da ne konuşacak bir şey kalıyor ne başka bir şey...
arada bir "naber nasılsın?" diyorsun o "çok muhabbet"in hatrına. arada bir de o atıyor bir adım ve bitiyor aranızdaki ilişki arkadaşlık. sorulsa hâlâ arkadaşsınız. hâlâ eski ilişki devam ediyor. sözde. maalesef...
maşallah bize bir şey bırakmamış yazar beyanıdır ve kesinlikle doğru tespittir çok muhabbet ayrılık getirmez sadece karşıdakinin ne halt olduğunu anlamanızı sağlar ve karşıdakinin gerçek yüzü görüldükten sonra da insanlar genelde bir birlerinden uzaklaşırlar. üstelik bu mantığa göre evlenmek diye bir şey olmazdı ulan.
inanılmak istenilen hede. çok muhabbetin tez ayrılık getirmesi muhabbetin kendisinden değildir. taraflar zamanla birbirlerinin ne olduğunu anlar ve ayrılık gerçekleşir.
genel olarak bu cümleyi kendisinden şüphesi olanların kurduğunun düşüncesindeyim. birbirini seven iki doğru insan hiçbir şekilde çok muhabbetten ayrılmazlar.
iki insn çk mhbbt edrse tiz ayrolorlar.
iki insan sadece çok iletişimde oldukları için belki de iletişimi tüketmekten dolayı bir ilişkiyi bitirebilirler. bir insanı tanımak zamanla olur. 2 saatte bir adamı bir kefeye koyup yollayamazsın mesela.
belki iyi tarafları da vardır.
çok muhabbet sayesinde aşk ve ihtiras bitip mantık perdesi inebilir yolun nereye gittiğini görebilirsiniz ya da bu sayede sevdiğiniz kişiye daha da aşık olabilirsiniz.
bu nedenle ayrıldıkları söylenen insanlar, tanıdıkları insanın, tanıdıkları ve görmek istedikleri insan olmadığını fark ederler. olay budur. bana kalırsa çok muhabbetten gelecek ayrılık da ve ilişki de pek bir hayırlıdır. bu başlığa verilecek tanım burada bitmiştir.
biraz fazla muhabbetten söz etmek istiyorum. nedir bunlar, fazla mesajlaşmak, her anını paylaşmak.
iyi mesajlaştığın kişi her zaman senin dostun, arkadaşın, sevgilin değildir. ancak yanında eğlenebildiğin, iletişime geçebildiğin insanla bir ilişki yaşayabileceğinin kanaatindeyim. her zaman bu da mümkün olmuyor. kişilerin özel hayatlarına göstermediğimiz saygı yüzünden, onların her anında yanında olmasını istediğimizden her anı onunla birlikte yaşıyoruz bazen. bu da bir araya gelindiğinde bir iletişim problemine yol açıyor. sonra adı ne oluyor çok muhabbetten oldu.
"canom bono anlatmoşton zoten."
günümüzde her şey hızlı tüketilip hızlı yaşanıyor. belki de bir çoğumuz o ünlülerin hızlı ama mutsuz hayatına bakıp iç geçiriyoruz. bu iç geçirişlerimiz bizi başka biri yapabiliyor çoğu zaman. bu ilişkilerimize, yemek yiyişimize, saç tarayışımıza bile yansıyor. bazen öyle bir var olma problemi içine giriyoruz ki. karşımızdaki insanla konuşmak yerine onu yok sayarak başka düşüncelere sahip bambaşka bir insan veya insanlarla yazışmayı tercih ediyoruz.
bazen bize değer veren insanlarla vakit geçirip hayatımıza onlarla devam etmek yerine. aslında pek bir değeri olmayan kişilerin 2-3 kuruş bile etmeyen vatsap mesajlarıyla gönlümüzü avutup ilişki diye iç geçiriyoruz. hem kendimizi harcıyoruz hem de değerli olan zamanımızı. zamanı gelince "yaa bu aslında öyle bir insan değildi" diye ağlayıp aşk acısı çektiğimizi sanıyoruz.
çekmiyorsun genç insan. sen acı falan çekmiyorsun senin ki nankörlük. tüketmenin dayanılmaz hafifliği senin ki . oo onunla olmadı çünkü tükettik, oo biraz da onunla tükensin. oo şu da iyi duruyor biraz da bunda takılalım.
çok muhabbet karşımızdaki insanı tanımamızı yaşamamızı kolaylaştıran bir yöntemdir. insan iletişim yönü güçlü bir varlıktır ve bunu kullanması önemlidir. birbirinin muhabbetini sevmediğiniz insanla ayrılabilirsiniz ya da daha da bağlanabilirsiniz.
çok muhabbetten sıkılıyor ve ayrılığı hissediyorsanız. kişiselliğe önem vererek biraz uzaklaşmayı ve iletişimi azaltmayı denemelisiniz. azaltın diyorum hepten koparmayın. daha iyi olarak geri dönersiniz.
normal şartlarda birbirlerini seven iki insanın sırf bu nedenden ayrılması mümkün değildir. birbirinden sıkılan iki insan sadece birbirlerinin iletişimini tüketmiş ve her şeyi buna yani bu basit cümleye bağlamıştır. yapmayın.
son olarak da
çok muhabbet iyidir be, fark edebilenler için.
genelde bu ayrılık safhası cicim aylarının sonuna tekamül eder.bıcır bıcır ne var ne yok herşeyi konuşursun sonra "meraba, nasılsın, iiyim sen nasılsın" a düşer sonra o da kalmaz olur.kaybolur gider herşey.
herseyin hızlı yasandıgı ve yasamdaki bu hızla once haz alan sonra "hersey tukendi" gercegiyle kısa surede karsılasacak olan kişileri uyaran ve bi hayat felsefesi olması gereken,gercekci bir atasozudur,lutfen dikkate alınız.