liseli, komünizm meraklısı ergenlerin, gittiği parti evinde, bir güzel komünist düşüncelerle pompalandıktan sonra kulaklıkla son ses dinlediği müziktir.
bandista'nin hosca kal adiyla cok guzel yorumlamis oldugu hareketli mars.
"gun penceremde,
uyandi gunes
tenimde terin, gozumde ferin,
bekler beni kardeslerim
bana sans dile, yolculuk kente
dostlarimla biz,
gosterecegiz o kiralik katillere
ve simdi bakin, durmayin bakin
günes isigi satilik degil,
maliniz mulkunuz degil
sana bir daha gorundugumde
tv'de belki, belki hapiste,
yuzumde var gulumseme."
italyan partizanların mussolini'ye karşı direnişini anlatan bir şarkıdır. "direniş" bak tırnak içinde, ne "sosyalizm" demek, ne "devrim" demek bu kelimenin anlamı, ama insanımız stereotype yapmaya bayıldığından "bunu dinliyosan komunistsin, sosyalistsin" gibi düşünür, komik... la casa de papel'de de soyguncuların bir nevi direnişini izlediğimizden ötürü diziye çok da yakışmıştır bana kalırsa...
Birkaç senede bir, genç dimağların dillerine pelesenk olan efsane direniş şarkısı.
Bu şarkının popülaritesini bu kadar uzun süre koruyabilmesinin nedeni, zannımca söyleyenleri gerçekten biraya toplayabilmek gibi garip bir tılsımı olmasıdır. Dinlemesi de söylemesi de keyiflidir.
Sözlerinden ziyade müziği insanı tesir altında bırakıyor. Feci etkileniyorum hemen kalkıp akıllı telefonumdan kapitalizme sövesim geliyor, Starbucksta karamel makiyatomu içerken solculuk yapmak istiyorum öyle bi şarkı işte.