bugün

entry'ler (13)

facelifting

yaşı ilerlemeye başlamış bir bayan yüzlerindeki çizgilerden kurtulmak istiyorsa cerraha gider cerrah çenesinin altından derisinin bir parça kesip yüzündeki deriyi çekip tekrar birleştirir. aynen bir giysiyi gerdiğin gibi demin ütülenmiş gibi göründüğü gibi görünüyor. ama kimisi çok fazla aldırır ve bir daha gülümseyemez hale gelir.

(bkz: nip & tuck)

cultural vibe

bir ortamın ya da benzer bir şeyin yabancı bir kültürün esrarengiz havasını yakaladığını ifade etmek için kullanılan ifade.

dem gals

"them girls" ifadesinin amerkalılar tarafından iğrrrrenç şekle sokulmuş hali! *

o kızlar demek yani

bir tehdit davranisi olarak terligi cikartmak

"şşşt lan ne diyon bah pabucumu fırlatırım ben senin gafana ama corç buşa ayakkabısını fırlatan o arap gibi ıskalamam fırlattım mı gafanı parçalaraaaa!"

pippa bacca ya tecavüz edip öldürenin türk olması

peki size bir şey soracağım. şu linki tıklayın. böyle bir olayın türkiyede olduğunu duydunuz mu?
http://tr.wikipedia.org/wiki/james_bulger

ama ingilizler hep zeka gücüyle teknolojiyle dünyayı ele geçirmeyi başarmış medeni efendi ileri bilimsel bilmemne insanlar olarak tanıtılıyor. bu iyi bir şey mi dersiniz? değil. sırf tenimin rengi yüzünden insanlar ya benim yanımda kendini ezik hissediyor, ya da beni dışlıyor. hemşerilerim için pek bir şey diyemem, çoğu yurtdışındayken hava atmayı sever. ırkçı da birçoğu. ben onlar gibi değilim asla olmadım ama pek kimseyi ikna edemiyorum bi türlü. hepimiz insanız her yerden hem kötü hem iyi insanlar çıkıyor. birileri akıllıysa eğitimliyse ona imkan sunulduğu için öyledir, o kadar. afrikalılar maymunu yakalayıp tuz yedirip serbest bırakıp nereye giderse onu takip ederek su buluyor ya. o yöntemi bulan afrikalı new york paris londra filanda doğup büyüseydi belki de zenci einstein olurdu.

bence (bkz: aşağılık kompleksi olan türkler) bunu bir an önce bıraksın yerli yabancı herkese yazık oluyor

creeps

ingilizce "your're giving me the creeps" cümlesi "beni korkutuyorsun/ürpertiyorsun/yaptıkların yüzünden manyak piskopat olup olmadığından şüphelenmeye başlıyorum" demektir

değiştir

yeni gelen patronun görevinin ilk haftası boyunca en sıkça sarfettiği söz

sarcasm

en azından ingilicedeki kullanımı açısından "sarcasm" ile "ironi" arasındaki farkı anlatayım.

"sarcasm" bir ifadenin söyleniş tarzı, ses tonu, kişinin bunu söylerken amacı demektir. "ironi" ise bir *durumu* niteler.

mesela diyelim ki dar bir sokakta yürüyorum, önümdeki kişi ortada hiçbir neden yokken çok yavaş yürüyor, ben de geçemiyorum. ona "biraz daha yavaş yürüyebilir misiniz?!" desem, buna ingilizcede sarcasm denir. yani sarcastic oluyorsun.

oysa "adam kendi kazdığı çukurun içine düştü" tarzındaki bir duruma "irony" ya da "ironic bir durum" denir. tam tersi olması gerekirken olmayacak şey oldu yani.

aslında öle bakarsan ikisi baya farklı...

ab ile müzakereye ara verelim önerisi

gerçekten ya ara veremez miyiz? tuvalete gitmem lazım...

hatalarım stilimdir

(bkz: michael jackson)
(bkz: bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak)

seviyor musun

yakın zamanda gaztede gördüğüm bir karikatür:

karı koca yan yana yatakta yatıyor
kadın: beni seviyor musun?
erkek: sevdik ya?

din toplumların plasebosudur

(bkz: din halkın afyonudur) malum plasebo (ing. placebo) aslında işe yaramayan, sırf hasta iyileşeceğini zannetsin diye verilen ilaçtır...

felafel

ne israil mutfağı be mısırdan çıktı. bi de haşlanmış nohutla yapma çok kötü çıkarmış sadece geceleyin suda bekleteçekmissin mısırlı arkadaşım öle diyo ona göre

bekiniz: http://en.wikipedia.org/wiki/Falafel