bugün

sevdiği entry'ler

atatürk ü sevmeme nedenleri

Orul orul orospu çocuğu olmak. Başka bir açıklaması yok.

evlilik

Ben 2 kez yaptım. Bunu söylemekten hiç çekinmem. Aslanlar gibi evlendim boşandım. Ohh mis.

Ben mutluydum aslında da noldu bilmiyom sonradan aşk bitti sanırım.

Hiç yapmamışlar için yapılması gereken, benim gibileri için boş ve gereksiz eylem.

Fuckbuddy müessesesi de ciddi bir müessese.

bundy nin kirik kalbi 2

Hahahahah hiç güleceğim yoktu iyi güldüm. Bi de ne yazmış şizofreninin kaçıncı seviyesi bu

Neyse psikolojisi bozuk yazar. Çaylak olucam ama olsun.

(img:#1913428)
(img:#1913429)
(img:#1913430)

ingilizce günlük ifadeler

sadece başlangıç seviyesi değil, orta ve ileri seviyede ingilizce'si olanların da bilmesi gereken, son 15 senedir sağdan soldan toparlayıp bir araya getirdiğim günlük konuşma kalıplarıdır. yalnız, belirtmek isterim ki, sadece bu kalıpları biliyor olmak, fluent (akıcı) bir şekilde ingilizce konuşmanın garantisi değildir. yapılması gereken, türkiye'deki eğitim sisteminin öğrencileri maruz bıraktığının aksine, ezberlemeden tekrar etmek; kalıp cümleleri yeri geldiği zamanlarda kullanmak (basit örnek vermem gerekirse 'i'm hungry - acıktım cümlesini, durduk yere değil de, gerçekten acıktığımızda ya da sofraya oturmak üzereyken sözlü ifade etmek) ve öğrenmeyi, ezberden çıkararak, kalıcı hale getirmeye gayret göstermektedir.

bununla birlikte, bu kalıp cümlelerin her birini, bir ağacın kökü gibi düşünüp, tıpkı resim yapar gibi, bu cümlelerden, yeni ifadeler elde etmeye çalışmak da çok önemlidir. buna da bir örnek vererek, durumu daha anlaşılır kıılmaya çalışayım:

diyelim ki, 20 numaralı cümlemiz olan 'don't move - kımıldama/hareket etme' kalıbını öğrendiniz ve yeri geldiğinde yapılan tekrarlarla bunu pekiştirdiniz. işte bu öğrenmeyle eş zamanlı olarak yapmanız gereken şey, ingilizce emir cümlelerinde kullanılan 'don't' ifadesini sabit bırakarak, 'don't' sonrası yeni fiiller ekleyerek, günlük hayatta ingilizce pratiğinize yeni kavramlar kazandırmaktır.

anlaşılmadı mı? biraz daha açayım:

diyelim ki, bir arkadaşınızla konuşmaktasınız ve kendisinin, sağlıksız olduğunu düşündüğünüz bir gıdayı yememesini söyleyeceksiniz. böyle durumlarda elbette daha kibar olan ve öneri belirten 'should' kalıbı kullanılır; ancak siz henüz eğitiminizin başında olduğunuzda, arkadaşınıza bu durumda 'don't eat' (yeme) diyebilirsiniz. böylece 20 numaralı bu cümleyi onlarca farklı duruma uyarlayarak, gerektiğinde bir sözlüğün de yardımıyla, don't speak, don't look, don't watch, don't listen vs..' gibi kalıplarla, ağaca yeni dallar ekleyebilirsiniz. burada unutulmaması gereken şey, bu cümlelerin muhakkak suretle sözlü olarak tekrar edilmesi, yani dillendirilmesidir.

ikinci aşamada ne mi yapacaksınız?

bu dalları, meyvelerle süslemeniz gerekiyor elbette. bunu yapmak için de, temel eğitiminizin ilk ayının sonundan itibaren, ingilizce pratiğiniz geliştikçe, bahsettiğin o 20 numaralı cümleyi elinizden geldiğince süslemektir. örneğin;

'don't eat' demeyi öğrenmiştiniz. şimdi hayal gücünüzü konuşturun ve arkadaşınızın ne yememesi gerektiği üzerine kafa yorun. fast food yemesin, mesela. bu durumda cümlenizin sonuna bu ifadeyi ekleyin ve yeni cümlenizi sesli olarak tekrarlayın: 'don't eat fast food.'

bu cümleyi daha da geliştirmek ister misiniz?

şimdi, sözlükten 'çünkü' anlamına gelen kelimeyi bulun ve gerekçenizi belirtmeden önce, bu kelimeyi cümlenin sonuna ekleyin:

don't eat fast food, because' (fast food yeme, çünkü...')

şimdi de, zararlı anlamına gelen 'harmful' kelimesini cümlemize eklemleyelim ve yeni cümlemizi tekrar edelim: don't eat fast food, because harmful'.

yukarıdaki cümlede yer alan 'it' öznesi ve 'is' yardımcı fiil eksikliğini elbette fark etmediniz. hiç sorun değil. zira önemli olan, dili, hatalar yaparak öğrenmektir. konuşma pratiği kazandıkça ve yeni kaynaklarla, video ve ses dosyalarıyla, filmlerle ve dizilerle yabancı dilde haşır neşir olduğunuz sürece, yapmış olduğunuz bu küçük hatalar ya da eksiklikler minimuma inecek ve ağacınızın dalları meyvelerle dolacaktır.

dikkat edilirse, sadece 20 numaralı kalıbımızdan, eğer sabır sebat edilirse, onlarca (hatta abartmadan söylüyorum, 'yüzlerce') yeni ve farklı cümle çıkabiliyor. dolayısıyla, size vermiş olduğum 390 kalıp cümleden kaç adet cümle çıkarabileceğinizi siz hesaplayın.

son olarak şu uyarımı yapayım:

bu sistem, ezbere kaçmadan ingilizce konuşma yetisi kazanmanın en kestirme ve zahmetiz yoludur. lakin, bu çabayı kısa sürelerle de olsa her gün göstermeniz gerekir. yeni cümleler ürettikçe, sesinizi kaydedip, gece uyumadan önce, yatağınızda 5 dakika bile olsa dinlemeniz gerekiyor. gün içerisinde ise, ne kadar yoğun olursanız olun, yanınızda taşıdığınız not defterinizden, belirli bir durumla alakalı, aklınıza o an gelen cümleyi bulup, bir dakika boyunca pratik yapmayı da unutmamalısınız. bu cümleleri, çevrenizde sizinle pratik yapacak bir arkadaşınız yoksa, kendi kendinize, evde duvara karşı ya da aynanın karşısında sözlü olarak tekrar etmeyi unutmayın. sizi temin ederim, eğitiminizin ilk ayı bitmeden, kelime kelime de olsa ingilizce sayıkladığınız rüyalar görmeye başlayacaksınız.

lafı fazla uzattım. işte o kalıplar:

1- I quit - istifa ediyorum, bırakıyorum
2- No way - Asla, olamaz
3- Hold on - Bekle
4- I agree - Katılıyorum
5- Allow me - Bana izin ver
6- Be quiet - Sessiz ol
7- Cheer up - Neşelen
8- Good job - iyi iş, aferin
9- Have fun - iyi eğlen
10- I'm full - Doydum
11- I am home - Evdeyim
12- I am lost - Kayboldum
13- This way - Bu yönden
14- Bless you - Çok yaşa
15- And the same to you - Sen de gör
16- Follow me - Beni takip et
17- Forget it - Unut gitsin
18- I promise - Söz veriyorum
19- Slow down - Yavaşla
20- Don't move - Kımıldama
21- Guess what? - Bil bakalım ne oldu?
22- I doubt it - Bundan şüpheliyim
23- I think so - Bence öyle
24- Keep it up - Böyle devam et
25- Let me say - Söyleyeyim
26- It's none of your business - Seni ilgilendirmez
27- Never mind - Boşver
28- I don't mind - Takmıyorum
29- I don't care - Umrumda değil
30- That's all - Hepsi bu
31- Time is up - Süre doldu
32- Count me in - Beni de sayın
33- Don't worry - Endişelenme
34- I feel better - Daha iyi hissediyorum
35- Do I have to? - Mecbur muyum?
36- Noone knows - Kimse bilmiyor/tanımıyor
37- What a pity! - Ne yazık!
38- Anything else? - Başka birşey?
39- Do me a favour - Bana bir iyilik yap
40- I'm on diet - Diyetteyim
41- Keep in touch - irtibatı kaybetme
42- Time is money - Vakit nakittir
43- Who's calling? - Kim arıyor?
44- You set me up - Bana tuzak kurdun
45- Give me a hand - Bana yardım et
46- I've no idea - Hiçbir fikrim yok
47- I'm in a hurry - Acelem var
48- Who cares? - Kimin umrunda?
49- You owe me - Bana borçlusun
50- Of course - Tabii ki
51- What do you mean? - Ne demek istiyorsun?
52- I don't mean it - Bunu kastetmedin
53- I have nobody - Kimsem yok
54- You should defend me - Beni savunmalısın
55- Don't take sides - Taraf tutma
56- Can you be open with me? - Bana karşı açık olabilir misin?
57- No need to say much - Fazla söze gerek yok
58- I'm bored of this job - Bu işten sıkıldım
59- Take a break - Bir ara ver
60- Thanks to me - Benim sayemde
61- You are going over your limits - Sınırlarını aşıyorsun
62- There is no other way - Başka yolu yok
63- Forgive me - Beni bağışla
64- This is bullshit - Bu saçmalık
65- Take it easy - Sakin ol, kolayına bak
66- So so - Şöyle böyle
67- Not so good, not so bad - Şöyle böyle
68- By the way - Bu arada,aklıma gelmişken
69- I wasn't born yesterday - Dünkü çocuk değilim
70- Let me have a look - Bir bakayım
71- Let's see - Görelim,bakalım
72- Keep your promise - Sözünü tut
73- Tell the truth - Doğruyu söyle
74- You heard that? - Şunu duydun mu?
75- Dont underestimate me - Beni küçümseme
76- What is the weather like? - Hava nasıl?
77- Its raining cats and dogs - Bardaktan boşalırcasına yağıyor
78- I can't believe it - inanamıyorum
79- Believe it or not - ister inan,ister inanma
80- I could be better - Daha iyi olabilirdim
81- Where were you? - Neredeydin?
82- How are things? - Durumlar nasıl?
83- There aren't enough hours in a day - Bir gün yetmiyor
84- I didn't know - Bilmiyordum
85- Actually - Aslında
86- I guess / suppose - Sanırım
87- I got it - Anladım
88- That's it - işte bu
89- It doesn't matter - Farketmez
90- It doesn't make a difference - Farketmez
91- Shame on you - Yazıklar olsun
92- I'm back - Geri döndüm
93- Can you imagine? - Düşünebiliyor musun?
94- What is it to me? - Bundan bana ne
95- I have no complaints - Şikayetim yok
96- Same as usual - Her zamanki gibi
97- Good appetite - Afiyet olsun
98- I am starving - Açlıktan ölüyorum
99- That's all for now - Şimdilik bu kadar
100- More or less - Aşağı yukarı
101- See you soon - Yakında görüşürüz
102- This has nothing to do with me - Bunun benimle ilgisi yok
103- Nowadays - Bugünlerde
104- Get well soon - Geçmiş olsun
105- Enjoy your meal - Afiyet olsun
106- Have fun - iyi eğlen
107- Congratulations - Tebrikler
108- Have a nice vacation - iyi tatiller
109- Damn it - Kahretsin,lanet olsun
110- Cheers - Şerefe
111- What's the matter with you? - Senin sorunun ne?
112- What's wrong with you? - Neyin var?
113- Let me go - Bırak gideyim
114- It's up to you - Sana kalmış
115- It depends - Duruma göre değişir
116- I see - Anlıyorum
117- Understood? - Anlaşıldı mı?
118- You look pale - Solgun görünüyorsun
119- So far - Şimdiye kadar, çok uzak
120- Don't get me wrong - Beni yanlış anlama
121- I know a little - Biraz biliyorum,tanıyorum
122- Is it possible? - Mümkün mü?
123- So what? - Ne olmuş?
124- Done? - Bitti mi?
125- I'll miss you - Seni özleyeceğim
126- Get back to work - işine dön
127- Give up - Vazgeç, pes et
128- I'm proud of you - Seninle gurur duyuyorum
129- I am jealous of you - Seni kıskanıyorum
130- Don't get mad - Delirme
131- You are welcome - Birşey değil
132- Not at all - Birşey değil
133- Don't mention it - Lafını bile etme
134- Do you understand what i mean? - Demek istediğimi anlıyor musun?
135- Keep the change - Üstü kalsın
136- What are you looking for? - Ne arıyorsun?
137- Get out of here! - Burdan defol
138- While I think of it.. - Aklıma gelmişken
139- These things take time - Bu şeyler zaman alır
140- What a mess! - Ne dağınıklık
141- Are you serious? - Ciddi misin?
142- Why not? - Neden olmasın?
143- What's on t.v.? - Tv'de ne var?
144- What's new? - Yeni birşey var mı?
145- What's playing? - Ne oynuyor?
146- It may rain - Yağmur yağabilir
147- Are you kidding? - Dalga mı geçiyorsun?
148- Are you joking? - Şaka mı yapıyorsun?
149- Just kidding - Sadece şaka yapıyorum
150- I apologize - Özür dilerim
151- I changed my mind - Fikrimi değiştirdim
152- I need some time - Biraz zamana ihtiyacım var
153- There's something wrong here - Burada yanlış birşeyler var.
154- I'll be right back - Hemen döneceğim
155- You are absolutely right/wrong - Kesinlikle haklısın/haksızsın
156- Let's try and see - Deneyip görelim
157- Stay away from trouble - Beladan uzak dur
158- I bet - Bahse varım, bahse girerim
159- You can say that again - Hem de nasıl
160- I'm over the moon - Sevinçten uçuyorum
161- Is everything okay? - Herşey yolunda mı?
162- I'm pulling your leg - Şaka yaptım
163- I am just having a look - Sadece bakıyorum
164- There's nothing I can do about it - Bu konuda yapabileceğim birşey yok
165- You asked for it! - Bunu sen istedin
166- Just my stupidness! -Bendeki salaklığa bak.
167- You are fired! - Kovuldun
168- You are hired - işe alındın
169- Don't mess with me! - Benimle uğraşma
170- I am surprised - Şaşırdım
171- I am keen on basketball -Baskete meraklıyım
172- How often do you read? - Ne sıklıkla okursun
173- What is the reason for it? - Bunun sebebi ne
174- It is because of you! - Senin yüzünden
175- I am good/bad at playing tennis - Tenis oynamada iyiyim/kötüyüm
176- How dare! - Ne cüret
177- That is what I am talking about - Ben de bundan bahsediyorum
178- You want something? - Birşey mi istiyorsun?
179- I warn you! - Seni uyarıyorum
180- You should be careful - Dikkatli olmalısın
181- Make your decision! - Kararını ver
182- Take care of yourself - Kendine iyi bak
183- It is getting dark - Hava kararıyor
184- I am getting better-iyiye gidiyorum
185- I am getting worse-Kötüye gidiyorum
186- Have a nice day - iyi günler
187- What would you like? - Ne istersiniz?
188- I have fallen in love - Aşık oldum
189- I have got a headache - Başım ağrıyor
190- How far is it? - Ne kadar uzaklıkta?
191- Can I ask you something? - Sana birşey sorabilir miyim?
192- Please call the police - Lütfen polisi arayın
193- I was born in 1993 - 1993'te doğdum
194- What do you like doing? - Neler yapmaktan hoşlanırsın?
195- What is going on here? - Burada neler oluyor?
196- What is your size? - Bedeniniz nedir?
197- It is my pleasure - O zevk bana ait
198- Make yourself at home - Kendini evinde hisset
199- May I know you? - Sizi tanıyabilir miyim?
200- Are you free today? - Bugün boş musun?
201- It's out of the question - Söz konusu bile değil
202- Anyway - Herneyse
203- Just in case - Ne olur ne olmaz
204- Can you repeat? - Tekrar edebilir misin?
205- What's up? - Ne var ne yok?
206- Watch out! - Dikkat et!
207- Shut up! - Kes sesini!
208- Any questions? - Sorusu olan var mı?
209- Does it ring a bell? - Çağrışım yapıyor mu?
210- Who knows the answer? - Cevabı kim biliyor?
211- What else? - Başka?
212- Get to the point - Sadede gel, konuya gel
213- I can't stand it - Tahammül edemiyorum, dayanamıyorum
214- Sweet dreams - Tatlı rüyalar
215- You can't teach an old dog new tricks - Tereciye tere satılmaz
216- Thanks for dropping in - Uğradığın(ız) için teşekkürler
217- It's bed time - Uyku vakti
218- Et cetera (etc.) - Vesaire
219- It's all or nothing - Ya hep, ya hiç
220- Is there anything I can do? - Yapabileceğim birşey var mı?
221- Time will tell - Zaman gösterecek
222- No comment - Yorum yok
223- These things happen - Olur böyle şeyler
224- It cost an arm and a leg - Çok pahalıya mal oldu
225- I should have known better - Tahmin etmeliydim, anlamalıydım
226- You are telling me - Hem de nasıl
227- That sounds like a good idea - iyi fikir gibi görünüyor
228- What seems to be the problem? - Sorun olan ne?
229- May I have your name? - Adınızı öğrenebilir miyim?
230- The pleasure is mine - O zevk bana ait
231- That's very kind of you - Çok naziksin(iz)
232- I feel like a million dollar - Bomba gibiyim
233- What is your nationality? - Uyruğun/milliyetin nedir?
234- How long does it take by bus? - Orası otobüsle ne kadar sürer?
235- What is your profession? - Mesleğin nedir?
236- The curiosity killed the cat - Merak kediyi öldürdü
237- Do you mind? - Sakıncası var mı?
238- I'll catch you later - Sonra görüşürüz
239- Allright then - Peki öyleyse
240- I appreciate that - Çok mahbule geçti
241- Drive carefully - Dikkatli sür
242- Don't worry about me - Benim için endişelenme
243- It's freezing - Hava çok soğuk
244- How about doing homework? - Ödev yapmaya ne dersin?
245- Shall we do homework? - Ödev yapalım mı?
246- Who is up for tea? - Kim çay ister?
247- I'm not a tea person - Çayla aram yoktur
248- What is your major? - Hangi bölümde okuyorsun?
249- What is your grade? - Kaçıncı sınıftasın?
250- Pardon me! - Afedersiniz!
251- Come again? - Tekrarlar mısınız?
252- I got the picture now - Şimdi jeton düştü
253- I'm running late - Gecikiyorum
254- When does the bus leave? - Otobüs ne zaman kalkar?
255- I'm all ears - Can kulağıyla dinliyorum
256- I have two days off - iki gün izinliyim
257- You are expressing my feelings - Duygularıma tercüman oluyorsun
258- You took the word right out of my mouth - Lafı ağzımdan aldın
259- Who is serving this table? - Bu masaya kim bakıyor?
260- I like to place an order - Sipariş vermek istiyorum
261- Is there a table free? - Boş masa var mı?
262- I want to book a table - Bir masa ayırtmak istiyorum
263- I'd like a table for two - iki kişilik bir masa istiyorum
264- What do you recommend? - Ne tavsiye edersiniz?
265- What do you have for dessert? - Tatlılardan ne var?
266- The bill, please - Hesap lütfen
267- Check, please - Hesap lütfen
268- Can I have the bill? - Hesabı alabilir miyim?
269- I have no appetite - iştahım yok
270- Which team do you support? - Hangi takımı destekliyorsun?
271- What is the score? - Maç kaç kaç?
272- I got ticket - Trafik cezası yedim
273- Don't let me down - Beni hayal kırıklığına uğratma
274- Don't close all the doors - Tüm kapıları kapatma
275- Can I have some privacy? - Biraz yalnız kalabilir miyim?
276- It's a piece of cake - Bu çok kolay
277- Let me see you off - Seni yolcu edeyim
278- Would you show me the way? - Bana yolu gösterebilir misin?
279- Boys don't cry - Erkekler ağlamaz
280- You got the wrong impression - Beni yanlış anladın
281- This matter is eating me - Bu mesele içimi kemiriyor
282- I'm comfortable with myself - Kendimle barışığım
283- Feel free - Keyfine bak
284- Pull up your stuff and get out - Pılını pırtını topla ve defol
285- The secret is out - Takke düştü, kel göründü
286- Can I pay by installments? - Taksitle ödeyebilir miyim?
287- Just fine by me - Benim için sakıncası yok
288- Have a heart - Elini vicdanına koy
289- Can I borrow your pen? - Kalemini ödünç alabilir miyim?
290- You can't fool me - Bana yutturamazsın
291- To make the long story short - Uzun lafın kısası
292- Don't tell me my business - Bana işimi öğretme
293- Watch your mouth - Ağzını topla
294- Don't blow the money - Parayı çarçur etme
295- Get to it - Fırla
296- Back off! - Üstüme gelme!
297- Don't be silly - Saçmalamayı kes
298- Give me a break - Beni rahat bırak
299- Leave me alone - Beni yalnız bırak
300- Save your breath - Nefesini boşa harcama
301- Never say never - Asla asla deme
302- I'm off to bed - Ben yatmaya gidiyorum
303- Can you make some discount? - Biraz indirim yapabilir misin?
304- It's next to impossible - Hemen hemen imkansız
305- I would if I could - Yapabilsem yapardım
306- I'm going out for a while - Ben biraz dışarı çıkıyorum
307- May your future be fortunate - Bahtın açık olsun
308- What brings you here? - Seni buraya hangi rüzgar attı?
309- Where are you headed? - Yolculuk ne tarafa?
310- Let's break the ice - Aramızdaki buzları eritelim
311- To here or to go? - Burada mı yiyeceksiniz, yoksa paket mi olacak?
312- Can I have a minute with you? - Seninle bir dakika konuşabilir miyim?
313- Please, stay out of this - Sen bu işe karışma lütfen
314- Practice makes it perfect - işleyen demir ışıldar
315- Don't make me beg - Yalvartma beni
316- It's a death penalty without a trial - Yargısız infaz bu
317- It's no big deal - O kadar da büyütmeye değmez
318- Real man doesn't cheat - Erkek adam hile yapmaz
319- Speaking of the devil - iti an, çomağı hazırla
320- We are even now - Şimdi ödeştik
321- That's the spirit - işte budur abi
322- I'm not referring to you - Seni kastetmiyorum
323- The messenger can not be blamed for - Elçiye zeval olmaz
324- It's your fault - Senin hatan
325- It's between you and me - Aramızda kalsın
326- Hang on a second - Bir saniye bekle
327- Nothing personal - Sen üstüne alınma
328- It broke my heart - Zoruma gitti
329- I can't wait - Sabırsızlanıyorum
330- I can't read you - Seni anlayamıyorum
331- Don't skip the school - Okulu asma
332- Get in line, please - Sıraya gir lütfen
333- Lucky guess - Attım, tuttu
334- That is going to cost you - Bu sana pahalıya patlayacak
335- Fair enough - Yeterince adil
336- That will do it - Bu kafi, yeterli
337- You deserve it - Müstehak sana
338- Let's hope so - Öyle umalım
339- Come prepared for the next class - Sonraki derse hazırlıklı gelin
340- Let's get to know each other - Birbirimizi tanıyalım
341- You are twisting my arms - Elimi kolumu bağlıyorsun
342- You know the best - Sen en iyisini bilirsin
343- Love it or leave it - Ya sev, ya terk et
344- I'm exhausted - Yorgunum
345- I need a nap - Şekerlemeye ihtiyacım var
346- You are just in time - Tam zamanında geldin
347- Try again - Tekrar dene
348- Before it's too late - Çok geç olmadan
349- Stop it! - Kes şunu!
350- Don't say that! - Öyle söyleme!
351- Wait a minute - Bekle bir dakika
352- I will be right back - Hemen döneceğim
353- I want my tea sugar free - Çayımı şekersiz istiyorum
354- Nice try - iyi deneme
355- Excuse me - Afedersiniz
356- What for? - Ne için?
357- It has nothing to do with me - Bunun benimle ilgisi yok
358- Are you out of your mind? - Aklını mı kaçırdın?
359- Do I know you? - Sizi tanıyor muyum?
360- Come on! - Haydi!
361- I changed my mind - Fikrimi değiştirdim
362- How about you? - Ya sen?
363- Behave yourself - Terbiyeli ol
364- Let bygones be bygones - Geçmişe sünger çekelim, geçmişi unutalım
365- You made my day - Günümü şenlendirdin,beni mutlu ettin
366- Don't lose your cool - Kontrolünü kaybetme, sinirlenme
367- I beg your pardon - Çok afedersiniz
368- Watch your step - Bastığın yere dikkat et
369- Take your time - Acele etme
370- How strange is that? - Ne kadar acayip
371- i'm dead tired - yorgunluktan öldüm.
372- let's call it a day - paydos edelim.
373- i'm in charge here - burada yetkili benim.
374- she's on top of the world - sevinçten uçuyor.
375- easy come, easy go - haydan gelen, hu'ya gider.
376- i go camping every now and then - arada sırada kamp yapmaya giderim.
377- i need to get rid of my old car - eski arabamdan kurtulmalıyım.
378- why do you give me the cold shoulder? - neden suratını asıyorsun?
379- we will all be death in the long run - uzun vadede hepimiz öleceğiz.
380- can you keep an eye on my house? - evime göz kulak olur musun?
381- you had better keep your children under control - çocuklarını kontrol altına alsan iyi olur.
382- please keep your mouth shut - lütfen çeneni kapat.
383- maybe we could meet halfway - belki orta bir yolda buluşabiliriz.
384- these clothes are out of date - bu kıyafetlerin modası geçmiş.
385- he helps me once in a blue moon - bana 40 yılda bir yardım ediyor.
386- you really saved my skin - gerçekten hayatımı kurtardın/çok yardımın dokundu.
387- you find fault with everything i do - yaptığım her şeyde hata arıyorsun.
388- he's getting on my nerves - sinirlerimi bozuyor.
389- if i hear any news, i'll give you a ring - herhangi bir haber alırsam, seni ararım.
390- let's go dutch - alman usulü ödeyelim.
---------------------------------------------------------------------------------------------

zorunlu edit: aşağıdaki yazıda 'the secret is out' kalıbıyla ilgili yapılan itiraza binaen;

bu kalıp, 'sır açığa çıktı' ya da 'kedi, çantadan çıktı' anlamlarına da geliyor olmakla birlikte, kalıba verdiğim mana, dilimize daha has bir söz olan 'takke düştü, kel göründü' ile ilişkilendirilmiştir. görüldüğü üzere, herhangi bir anlam kayması ya da ingilizce kalıptan başka anlama gelen ifade değildir.

italyanca'da güzel bir söz var:

tradittore, traditore', yani, çevirmen haindir. ben de bu kalıpta böyle bir hainlik yaptın, ancak tekrarlamam gerekirse, kalıba verdiğim anlam ile ingilizce cümle neredeyse tamamen örtüşmektedir.

kaynak: https://nedir.ileilgili.org/the+secret+is+out

kokoreç

bildiğin temizlenmiş hayvan bağırsağı iken neden bu kadar pahalı olduğunu anlamadığım yiyecek. pirzola porsiyon bile yiyebilirken bunun porsiyon servisi yetersiz gelir diye yapılmıyor. nedir bu altın mı mk. en fazla ekmek arası azcık bi şey koyup basıyorlar baharatı. bence müdavimleri dolayısı ile kolay para kazanma aracına dönüştürülmüş kokusu güzel. lezzet ve içeriği oldukça fakir yiyecek. çocukken ilk yediğimde nefret etmiştim. sonra hafiften sevdim. ama şimdi yine sevmiyorum. ne olduğunu anlayamadığım, kokusu güzel lezzeti vasat yiyecek. tam zıttı için tantuni deneyebilirsiniz. kokusu pek hoş olmasa da lezzeti hoşdur.