bugün

entry'ler (36)

kelly brook un memeleri

(resim:#1)
(resim:#2)
(resim:#3)
(resim:#4)
(resim:#5)
(resim:#6)

kate upton un memeleri

dünuyanın en güzel memeleridir.

görsel
görsel
görsel
görsel

lise yıllarını hatırlatan şarkılar

yalım- zalim
grup 84 - ölürüm hasretinle
irem-Hayalet Sevgilim
rihanna- pon de replay
The Pussycat Dolls - Buttons
ah britney ah ne günlerdi ama.

predestination

bende ilk başta tam bir mantık hatası çöplüğü olduğu hissiyatını uyandıran film.
hani olayların başı yok. ama emin değilim biraz araştırıcam bu paralel evren mi en imiş onunla açıklanıyormuş sanırsam, o tür boşluklar.

ashlyn coray

1993 doğumlu abd'li model.

digimon

holyangemon ve blackwargreymon düellosu aklımda kalan anime.

zlatan ibrahimovic

ibrahimovic : maçı kimin kazanacağını tanrı bilir.
muhabir : ona sormak biraz zor.
ibrahimovic : zaten kendisiyle konuşuyorsun.
(!)....

alayına isyan ölümüne kürdistan

1000 yılda bu noktaya gelebildiler adamlar ne yapsın. normal bu tür sıçramalar.
bu arada çaktırma haritası doğuştanşeyimin kenarında.

atatürk ün çocuğunun olmaması

bugün bile iyisiyle kötüsüyle mustafa kemal'in sonsuz istismar malzemesi olduğunu düşünürsek çocuğunun da aynı kaderi paylaşmaması içindir. bence vardır ama bilinmez tabi.

sigara içmenin yakıştığı insanlar

winston churchill.

adanalı dizisinin abartıldığı gerçeği

adanalı dizisinin övüldüğü kadar güzel bir dizi olmadığının ifade edilişidir.
yok senaryo müthişmiş yok roller harika oynanmış. yok (bkz: Mehmet Akif Alakurt) harika dövüşüyomuş (bunu bizim türk kızları beğeniyo ya bir de beni görseler). oktay kaynarca ününe ün katmışmış (bence kendi biletini kesmiştir)
ben izledim dizinin bazı bölümlerini hiç öyle bir şey yok. bir kere bazı sahneler aşırı uzatılmış. o kadar da iyi bir polisiye değil. bilmiyorum bi ben mi böyle düşünüyorum? ülke kafayı yemiş. sırf bu yüzden bu ülkede yaşadığıma utanmıyor değilim.

günümüz kızlarının bi değişik olduğu gerçeği

gerçeğin ta kendisidir.
hani bizim ülkemizde bir ikilem var ya. ne doğu diyebiliriz ne de tam batılı. şimdi bu ikilem günümüz kızlarımıza da tesir etmiş gibi. anladınız o dediğimi. ne biliyim dizilere bakıyorsunuz hep batı tarzı ilişkiler ön plana taşımaya çalışır, gerçek hayattaki ülkemizle hiç alakası olmayan türde hayat tarzları gözüne sokulur insanın. öyle eski tarz ilişkiler kalmadı kısa yoldan direk yatağa. gerçek hayatımızda yaşayışımızla hayal edilenler bir olmayınca böyle tuhaf bir ülke oluyoruz. sonra ''dünyada bizim gibi ülke yok böyle'' klişeleri... hep tutarsızlık hep tutarsızlık. buradan neye geleceğim. kızım kararını ver. ya yatak ya baş örtüsü. lafı geveleyip durma gözünü seviyim. sonra bu ülkede niye bu kadar tecavüz oluyor? hem diyorsun erkekler kadınları ne zaman anlayacak. peki bu halde nasıl anlamasını bekliyorsun seni. tamam erkeklerde de suç vardır dedim ya hep ikilem. bir adım attığında ikincisini düşünebilecek bir insan populasyonuna sahip olamadık bir türlü.

türk çocuklarının hristiyanlaştırılması

onlar türklüğü ve islamı ayrı görmezler. türk-islam kimliği üzerine yüklenirler. almanyada 100 bine yakın türk ve müslümanlığından haberi olmayan alman vatandaşı olduğu bilinmekte. bak türk dedim. önem arz etmiştir senin gibiler için.

türk çocuklarının hristiyanlaştırılması

yine aynı amaçla norveç'te bugünlerde gerçekleşmiş bir olaydır.
Halil Kiriş, çocuklarının gördüğü kötü bir rüyayı, kreş yetkililerinin çocuklara kötü davranıldığı şeklinde yorumladığı ve bu yüzden çocuklarını ellerinden aldığını söyleyerek Türkiye'den yardım ister.
Sonrasında yapılan baskı sonucu Volda Belediyesi Çocuk Esirgeme Kurumu geri adım atar ve kurumun avukatları kiriş’in avukatlarını arar ve Çarşamba günü şartlı tahliye ediliceğini bildirir.
Sonuç olarak yetkililer haftada iki kez bazen de haber vermeden ailenin evine kontrole gelecek.
Alınan çocuklar ise 1, 3 ve 5 yaşlarında imiş.

etkileyici filmler

pan'ın labirenti.

yılmaz özdil

yine kendisiyle aynı kafada olanlara 'bugün de yazısıyla birilerine koydu' sloganları attıran ucubedir.
bu kişiler için bi kendi gibi olanlar bir de ak bilmem neler vardır ya, karşı görüş bildiren bir laf edersen sende o ak bilmem nelerden olursun. işte böyle ufku geniş kimselere hitap eden bir zattır y.öz. o gereksiz yazılarının konu bakımından kaç kutuba hitap ettiğini, kendi şak şakçılarından başkalarının da okuyup okumadığını bir araştırmak gerek ama o bile fazla.

yılmaz özdil

üslubu bu ülkede vasatın üstünde olan, bilgi olarak ise belediye çöplüğünden farksız yazarımsı.

arzu okay

her şeyin en güzelini hakeden dünyalar güzeli bir kadın.
14 yaşında sinema sektörüne adım atmış. yaşından büyük karakterleri oynamak zorunda bırakılmış. o meşhur yetmişli dönemlerin olmanın utanç verici nasibini fazlasıyla aldı. Kendi anlattığına göre bir sinema oyuncusu olamak aklından geçmemiş. Aldığı para hayatını ailesini (anne) geçirmesinde zar zor yetiyomuş ve bir yandan da ne iş yapabilirim derdindeymiş. Bir hostes veya sekreter. Açıktan sınavlara girip liseyi bitirmiş ve filmden kazandığı parayı Londra’da ingilizce öğrenmek için harcamış.daha sonrasında fırsat bulup 86 da fransaya gitmiş ve ticarete atılmış.yani çoğu kişiye ilham perisi olabilecek bir şekilde hayatına yeni bir sayfa açmış. Ticaret hayatında Devlet Bakanı’nından ödül alacak kadar da işini büyütmüş.bugün bir kızı var, sanat eğitimi almış ve resim ile ilgileniyor, deri ticaretiyle uğraşıyor.
Bir röportajında
Annem dedi ki bir gün, “Utanmıyor musun böyle resim çektirmeye”, “Yoo” dedim. “Sen benim çektirdiğim o resimlerin parasıyla yaşamaya utanmıyorsan ben niye utanayım?”
Ben bu işi artık yapamayacağım dedim ve bitti. Çünkü bir iş yapıyorsun, oradan çıkıyorsun başka bir insan olarak yaşantına devam ediyorsun. Tabii ki oyunculukta illa hayatındaki gibi roller düşmüyor sana. Ama ne olursa olsun kendine saygını yitirmemen lazım. Başkalarının sana saygı duyup duymaması onların problemi, beni çok ilgilendirmiyor. Kendime bir yerden sonra “Arzu sen kendine haksızlık ediyorsun, artık yeter” dedim.
Erotik filmler sayesinde param vardı, Allah razı olsun onlardan. 80 küsur diğer filmlerimden hiç para kazanamamıştım. Ciddi ciddi aç kaldım. Yoksa zevkine mi gideceğim, oynayacağım erotik filmlerde.
O zamana kadar kazandığımla ancak aileme ve kendime bakıyorum. Kirada oturuyorum. Para gelince önce anneme veriyorum, sonra kalırsa bana. Bir dönem dram filmleri furyası vardı. Sırasını hatırlamıyorum. Sonra işte köy filmleri. Onlar bitti kovboy, sonra komedi furyası. Bitti, bitti... Sonra her şey bitti, hiçbir şey çekilemez hale geldi sinemada. Yok yani beş kuruş yok. Mecburen oynuyorsun erotik filmlerde. Mercimeği haşladım, soğanları kavurdum. Ama kıyma alacak param yok.
O parayla ingiltere’ye gittim, dil öğrendim. O bitti, geri geldim. Sonra şarkıcılık yapmaya kalktım. Tabii muhteşem bir ses olduğu için bende! Sonra ibrahim Tatlıses’le bir turneye çıktık. Turneden kazandığım parayla Topağacı’ndaki evimi aldım.
Çok kötü filmler çekildi. Herkes geçim derdindeydi. Arz-talep meselesi. insanlar istedi, yapımcılar da yaptı. Herkes kendi payını becerebildiği kadarını aldı. Ama sonuçta kimin başına patladı? Niçin benim yaptığım filmlerin yapımcısı, yönetmeni, kameramanı eleştirilmiyor? Neden erkek oyuncusu eleştirilmiyor? O erkek oyunculardan daha sonra ödül alanlar da oldu. Her şey unutuldu gitti. Ama işte Türk toplumunun kadın üzerindeki baskısından bahsediyoruz.
Ticarete 24-25 yaşımda istanbul’da başladım. Önce tanımazlardı beni. Makyajsız falan. Diyorum “Ben bu dükkanı tutmak istiyorum”. “Kızım senin baban yok mu, kocan yok mu?” diyor. “Yok ben tek başıma geldim, tutmak istiyorum” diyorum. Adam yine de direniyor. Sonra adımın Arzu Okay olduğunu öğreniyor. Ya rahatsız ediyor ya da kiraya vermiyor.
kızı eda ne istediği sorulduğunda, cevabı;
Mutlu olmasını. Hayatta en çok insanları sevmesi çok önemli. Sevgiyi bilmesi lazım hayatta. Sevmeyi bildikten sonra gelir arkası her şeyin. Doğru bir yerde olsun. Hayatın içinde bir duruşu olsun mesela. Kimseyi yargılamaya hakkı olmadığını bilsin. Herkesin duruşu kendine. Bu solcu da olur, sağcı da olur, cumhuriyetçi de olur, ulusalcı da olur, faşist de olur. Neyse o duruş, içinde kendini taşısın. “Ben buyum” desin kendi kimliği içinde. Koysun ortaya ve o kimliğine sahip çıksın

arapların aletinin büyük olmasının nedeni

türklerinkinin genelinin küçük olması hasebiyle yaratılan vahim bir algıdır.

dünyada türkleri seven ülkeler

pakistan ve afganistan'ın başı çektiği ülkelerdir.