bugün

sevdiği entry'ler

muharrem yalama timi

Dedi, 16 yıldır ağzına almaktan boğaz iltihabı olmuş olanlar. Tabi yıllardır bağımlısı oldular, gitme arefesinde kudurmaları normaldir.

pes vs fifa

(img:#1690324)

Görüntü kalitesi ve gerçeklik oranı ile fifanın alacağı versustur.
Fifacıyız!

tescilli atatürk düşmanı

Derin Tarih diye bir dergi var.
Genel yayın yönetmenliğini Mustafa Armağan diye bir herif yapıyor.
Tescilli Atatürk düşmanı.
Belgesiz, şahitsiz, düpedüz yalanlarıyla Atatürk'e ve devrimlerine iftira üstüne iftira atıyor.
*
Feto'nun tetikçisiydi.
Feto'yu öven kitaplar yazıyordu.
Yazdığı bu yalama kitaplar, fetocuların kurduğu gazeteciler yazarlar vakfı tarafından basılıyordu.
Feto'nun onursal başkan olduğu bu vakıfta yöneticilik yapıyordu.
Fetocuların zaman gazetesinde köşe yazıyordu.
Fetocuların televizyonunda program yapıyordu.
Fetocuların dergisinde genel yayın yönetmenliği yapıyordu.
Fetocuların Abant toplantılarında daima başroldeydi.
Akp yandaşı Yeni Şafak gazetesine geçti.
*
Derin Tarih dergisi, Yeni Şafak gazetesinin de sahibi olan Albayrak grubu tarafından 2012'de piyasaya sürüldü. ilk sayısının tanıtım toplantısı TBMM Milli Saraylar Sergi Salonu'nda Bülent Arınç'ın himayesinde yapıldı. Bülent Arınç o zamanlar henüz fetoculukla suçlanmıyordu, kendisine bizzat Akp medyası tarafından Manisalı Lawrence filan denmiyordu, başbakan yardımcısıydı, pek keyifliydi, “derginin ismi pek manidar, biz derin devleti biliyorduk, şimdi de derin tarihi duyuyoruz” diyordu.
*
işte bu Derin Tarih dergisinin ilk sayısından beri genel yayın yönetmenliğini Mustafa Armağan denilen herif yapıyor. Gerçeklerle uzaktan yakından alakası olmayan mevzuları, sanki gerçek tarihmiş gibi kakalamaya çalışıyor, somut gerçekleri çarpıtmaya gayret ediyor. Derin Tarih dergisinin yanısıra, gene Albayrak grubuna ait olan yandaş televizyonda Derin Tarih adıyla program sunuyor. Defalarca yalanlanmasına rağmen, foyasının defalarca meydana çıkmasına rağmen, defalarca rezil-i rüsva edilmesine rağmen, adeta suratına tükürülmesine rağmen, hiç istifini bozmuyor. En son… Latife Hanım'ın mektubunu yayınlıyoruz ayağıyla Atatürk'e kin kustu, yetmedi, Afet inan'a dil uzattı, Atatürk'ün manevi kızıyla nikahsız birliktelik yaşadığını öne sürüp, “yatıp kalktıklarını” söyledi.
*
iğrençliğin bu seviyesine “insan” olan herkes isyan etti tabii.
Sosyal medyada ortalık ayağa kalktı.
En büyük tepkiyi de, haliyle, Chp'liler gösterdi.
Chp milletvekilleri, Chp belediye başkanları, savcıları göreve çağırdı.
*
iyi de…
*
2014'teki cumhurbaşkanlığı seçimine kadar… Bu Mustafa Armağan denilen Atatürk düşmanı herifin yönettiği, Akp yandaşı Derin Tarih dergisinin “danışma kurulu üyesi” kimdi?
*
Ekmeleddin ihsanoğlu'ydu!
*
Karşıdevrimci Mustafa Armağan, dergisini yayına hazırlarken kime danışıyordu yani?
Ekmek için Ekmeleddin'e!
*
E şimdi, hazır bu Mustafa Armağan denilen herifin son pespayeliği gündemdeyken…
Ve hazır, 2019 seçimlerinde kimlerin cumhurbaşkanı adayı olacağı tartışılırken…
*
Atatürkçü CHP kadroları guguk kuşu'na sormayacak mı… Partide kimsenin haberi yokken, adı bile geçmiyorken, bu Ekmeleddin ihsanoğlu'nu kimin talimatıyla aday yaptığını açıklamayacak mısın hâlâ?

http://www.sozcu.com.tr/2...-ataturk-dusmani-1838637/

atatürk büstleri ne işe yarıyor

aldığın nefesi bile onun sayesinde aldığını hatırlaman için, yürüdüğün topraklarda onun sayesinde yürüyebildiğin için ve ona bir teşekkür borçlu olduğun için.

reis filminin 6 dalda oscar a aday gösterilmesi

(bkz: en iyi yalancı film)

sözlük yazarlarının itirafları

siz erkeklerden bunaldım. geberene kadar eksileyin yine de bıktım. anlayamazsınız. ..

yanlışlıkla harun abiyle ilişkiye girmek

başıma gelen ilginç olay..

sabah sözlükten birisiyle tanıştım. alev isminde çok güzel bacakları olan birisi.. bacaklarını da whats app'daki profil resminde gördüm. ikimizde antalya'dayız, ikimizde muratpaşa'dayız, evlerimizde yakın. whats app'dan sex sohbeti ettikten sonra bendenizi evine davet etti. hatta sabah konusunu burada da açıp* sizlerden yardım istemiştim. aldığım tavsiyeye de uyarak hazırlandıktan sonra evine doğru yola çıktım.

telefondan mesajlaşarak evine kadar gidip binaya girdim. bana asansöre binip 6. kata çıkmamı söyledi. asansörü sevmediğim için ben merdivenden çıktım. 23 numaralı dairede oturduğunu söyledi. çelik kapıyı görünce kalbim küt küt çarptı ve heyecanla çelik kapıya doğru ilerledim. tam zile basacakken kapı açıldı ve karşımda bir bacak beni içeri davet ediyor. ayakkabımı çıkarıp içeriye doğru bir adım attım. bacaklarından süzmeye başlayarak yavaşça yukarı doğru çıktım. güzel sexi bacaklar, altında kısa bir şort, ince parmaklı narin eller, beli bir erkeğe göre ince ama bir kadına göre ise sanki biraz kalın gibi geldi fakat yukarı doğru süzmeye devam ediyorum ben, aa göğüs yok ya lan!!! o da ne hafif kirli sakallı yakışıklı biri...

-ben
+ali(nam-ı diyar alev)

- meraba abi
+ ne abisi ya sen 26 yaşında değil misin ? ben senden küçüğüm.
- a aa
+ alev canım alev
- nasıl alev yaa
+ya aslında ali ama alev ismini kullanıyorum.
- hmm. ben rahatsızlık vermim, gideyim en iyisi
+ olur mu canım ne rahatsızlığı, içeri gelde bir kahve içelim. kakao mu kokuyorsun sen ? bizlerin en sevdiği koku kakao kokusudur nereden biliyorsun yaa ?
- ıııııııı(faux aq senin, sen kakaoyu önerdin(#35991061) ibine nerden biliyon lan bunların kakaoyu sevdiğini yoksa sen ?) bilmem.

içeri oturma odasına geçtik. 2'li koltuğun bir kenarına oturdum. ali'de yanıma oturdu.

+ terlemişsin sen yaa(diyerek kapşonumu çıkarttı)
- evet, alışkın değilimde..
+ bir şey yok canım rahat ol(diyerek kahve uzattı)

kahveleri içerken sürekli olarak o konuyu sexe getirdikçe, ben siyasete falan çekerek konuyu dağıtmaya çalışıyorum.

+ attığın resimde de aletin baya büyük uzundu
- uzun adam uzun adam diyorlar da uzunluğundan başka bir özelliğide yok mk
+ sanki biraz sola doğru eğiklik mi ne var dimi seninkinde ?
- abidik gubidik yamu yumuk başbakan olursa dünyaya maskara olmak gayet normal
+ daha önce 1 kere küçükle yapmıştım ama seninki gibi büyüğü ilk defa görüyorum
- dış politikamızın mimarı küçük eniştenin de ayağını kaydırdılar geçen sene

derken ister istemez vücudumdaki kanların yukarıdan aşağıya doğru istemsizce itildiğini hissettim. evet, kahveme bir şey atmıştı ve artık beynimle düşünmekte zorlanıyordum. üstümde sade bir tşört olmasına rağmen sıcaktan terlemeye başladım. o kadar ki tşörtü çıkardım, ama ateşim sönmemişti. üstüne üstlük ali gözüme gerçekten de alev gibi görünmeye başlamıştı. git gide sohbet ederken sanki kelimeleri bilerek uzatarak söyleyip beni çıldırtıyordu, yada uzatmıyordu ama beynimle düşünme yetisini yavaş yavaş kaybettiğim için normal konuşmasına dahi odaklanamıyordum.

- alevvvv, gell buraya!!!11
+ ay! dur, hayvan, yavaş bee

olayın geri kalan kısmını anlatmayacağım. biliyorum bu olay için cul sıtori, serin hikaye falan diyenleriniz olacak. fakat tamamiyle gerçektir ve o an ki düşüncemle bende olayı ölümsüzleştirmişim.

hayat işte ne oldum dememeli, ne olacağım demeliymiş insan... ~~

ben hayır dersem oyumun gideceği yer kandil dir

Demokrasi var ama benim dediğim şeyi işaretlemeyen teröristtir.

Hukuk devletiyiz ama ben anayasayı takmam ve istediğim kişiye istediğim cezayı veririm.

istediğim kişiyi devlete alır, atarım.

Tüm kuralları değiştirir dilersem meclisi bile kapatırım.

Yasal olarak suç işlediğim kanıtlanmış olsa bile milletvekilleri evet demezse kimse beni yargılayamaz

Peki bunlar ve devamına evet dersek oyumuz nereye gider?

allah vardır diyenlerin hiçbir kanıt gösterememesi

evren yoktan varlığa geldiğinde, bunun olmasını sağlayan "fitilin ilk ateşlenme" noktasında fizikte birçok teori vardır. ancak fizik, somut bir evren üzerinde iş görebilen araç-gereçlerle iş görebilir. teorik fizik, matematiği bir araç olarak kullanarak, denklemler üzerinden evrenin nasıl varlığa geldiğiyle, yer çekimi ile ve bunun için birçok fizik nesne ile ilgili hipotezler kurar. fizik camiasının kabul ettiği şey şudur ki, bir şeyin var olması için deneysel veri ile desteklenmek zorundadır. ancak bununla kalmaz, elinde teori varsa, bu teoriyi, defalarca deneye maruz bırakarak, onu yanlışlamaya çalışır. elimizde hala yanlışlanamayan ancak "teori" dediğimiz bir sürü mihenk taşı niteliğinde teorimiz var. einstein'in genel ve özel görelilik teorisi, kuantum mekaniğinden gelen veriler ve daha bir çok şey. hatta bu ikisi o kadar güzel sonuçlar vermiştir ki, genel görelilikle, kuantum aynı potada eritilememesine karşın, ikisinden de vazgeçmezler. çünkü, kara deliğin anlaşılması için, hem kuantum verilerden, hem de einstein'in genel görelilik ( yani, yerçekim) teorisinden yararlanmak zorundalar. işte fizik şu sıralar böyle iş görüyor. bizim anlamaya çalıştığımız, daha zamanın varlığa gelmeden önce, evrenin çok hızlı bir şekilde varlığa gelip, genişlemeye başlamasını ateşleyen şeyin ne olduğudur. ona dair bir şey söyleyemiyoruz, çünkü deneye maruz bırakamıyoruz. he, tabi ki cern'de evrenin ilk başladığı anı, tekrardan yaratmaya çalıştıkları da bir gerçek. neyse konuya devam ediyorum, evren var hale geldi ya hani, saniyenin bilmem kaçında, dört güç oluştu, ama o dört gücün (güçlü ve zayıf kuvvet , elektromanyetizm, kütle çekimi) oluştuğu anla, evrenin var olduğu o tekillik anı arasında neler oldu bilmiyoruz. sonrasında ne olduğunu biliyorlar, anti-matterların matterlarla savaşı zart zurt. fakat bizim termodinamik yasalarımız ne diyor? enerji yoktan var edilemez diyor. ee enerji nasıl varlığa geldi o zaman? lawrence krauss, kuantumdan yararlanarak, atomaltı parçacıkların kendiliğinen varlığa gelip, yok olabildiklerini savunan bir ateist. yani, bi evren kendi kendine oluşabilmiştir diyor, ama enerji olayını nasıl açıklıyor bilemiyoruz. son verilerden sonra artık tek evren olduğu görüşü de sarsılmakta hafiften. acaba başka evrenler var da, o evrenlerden mi doğuyor diye düşünen fizikçiler var. sicim teorisi var uzun zamandır, on bir tane boyutun olduğunu söyleyen ve aslında evrenin ince tellerin titreşimiyle açıklanabildiğini savunan düşünce. ama deneyle desteklenemedi sanırım. başka boyuta parçacık yollamaya falan çalıştılar gariplerim. daha tek bir big bang olduğundan bile emin değiliz artık. kimisi inflationary theory geliştirdi, alan guth ve andrei linde. bu evrenin neresine bakarsa baksın, evrenin var olmasını sağlayacak ama yok olmasını engelleyecek kadar madde olmasını (flatness problem ki bu evrenin ince ayarına işaret eder)'ı açıklamakta bu inflation teoriyi geliştirdiler. evrenin başlangıcında, o kadar kısa sürede uniform ( homojen yani) olması ,yaratım aşamasıyla,bitim aşaması arasında iletişim olmasını imkansız kılıyor olma problemini çözmüş oldu. yani evren o kadar hızlı genişledi ki, homojenliğin bozulması için vakit kalmamıştı ve parçaların birbiriyle bağlantısı olmamasına rağmen evren uniform olabilmişti. ve sonradan bu evrenin, birçok evrenden biri olma ihtimalinden bahsettiler, öyle ki 500 üzeri bilmem kaç evren söz konusu bile olabilirmiş. buna göre, evrenin genişlemesi asla durmuyor ve exponential hızla (katlanarak artan) genişlediğini ve bu esnada başka balon evrenlerin oluştuğunu iddia ediyor. Alan guth tüm evrenin hiçlikten gelen kuantum dalgalanmalarından oluştuğunu söylüyor (ki burada enerji korunumuyla çelişmediğini düşünüyor çünkü toplam enerjinin sıfırmış. götüm) elimizde bunlar var, şimdi bunların hiçbiri tanrı vardır veya yoktur diyebiliyor mu? artık algısı olmayan bir şeye belli noktadan sonra inanmayı seçersinya da seçmezsin. bu da senin felsefi yaklaşımındır.