kitabı az önce soluk soluğa ve buğulu gözlerle bitirdim.
insanı içine çeken, alıp götüren, derin derin iç çekmenize neden olan bir çok şey yaşıyorsunuz okurken. olaylar emir'in gözünden anlatılsa da hasan'ı daha iyi anlıyorsunuz. hasan için içten içe gözyaşı döküyorsunuz. bizim de "bin tane olsa" yakalayacağımız bir uçurtmamız var mı ya da "bin tane olsa" onun için yakalayacağımız biri var mı diye düşüncelere dalıyor, kitabın son sayfasını kapattığınızda, bir vicdan azabının, yapılan yanlışların, bir çocuğun suskunluğuna, bir suçlunun vicdanını hayatındaki o kara lekeyi temizlemeye adadığını görüyorsunuz. eminim herkes hasan gibi bir dost ya da kardeş ister. ama aslında hepimiz bir hasan kadar tertemiz gelip dünyaya, emir gibi oluveriyoruz.
herkes birileri için bin tane de olsa, lütfen, bir şeyler yakalasın!